Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi nedeniyle, samanın dahi ithal edildiği Türkiye’de ölümcül hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların temininde de zorluk yaşanmaya başlandı. Konuya ilişkin açıklama yayınlayan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, sağlıkta yıllardır uygulanan piyasacı politikaların buna yol açtığına dikkat çekti.
Başta kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar olmak üzere bazı ithal ilaçların temininde güçlükler yaşandığı belirtilen açıklamada, ithal ilaç teminine ilişkin şu bilgiler verildi: “Bilindiği gibi 2007 tarihli ‘Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Karar’ hükümleri gereğince ülkemiz Avrupa’da en ucuz ilaç tedarik eden (Fransa, İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan) 5 ülkenin ortalamasını alıp buna ek olarak ilacın imal ve ithal edildiği ülkelerin ecza deposunda yapılan satış fiyatlarının en düşüğünü referans fiyat olarak kabul etmektedir.”
“Türkiye’nin ulusal ilaç politikası yok”
Türkiye’de ulusal bir ilaç politikasının ve ilaç/hammadde endüstrisinin olmaması nedeniyle hayati öneme sahip birçok ilacın yurt dışından getirtildiği hatırlatılan açıklamada, ilaç ithalinde Sağlık Bakanlığı ile ilaç firmaları arasında 14 Şubat’ta yapılan anlaşmaya göre 1 avronun değerinin 2.69 TL’ye sabitlendiği belirtildi. Avronun değerinin 7 TL’nin üzerinde seyretmesinin ilaç sektöründe yaşanan krizin nedenlerinden biri olduğu ifade edilen açıklamada ilaç firmalarının zarar ettikleri gerekçesiyle ilaçları piyasaya sunmadıkları söylendi.
“Kanser ilaçlarının hemen hepsinin kamu ve özel hastane eczaneleri tarafından karşılanması zorunludur. Kimi illerde kamu hastane eczanelerinde bulunmayan kanser ilaçları nedeniyle SGK kapsamındaki hastaların özel hastanelere yönlendirildikleri, ancak kamu hastaneleri dışında başka bir yerde tedavi alma olanağı bulunmayan Yeşil Kartlı hastaların daha fazla mağdur oldukları bildirilmektedir. Hastalıkları nedeniyle zaten zor durumda olan hastalar ve yakınları hekimlerinin önerdiği ilaçlara ulaşmak için çok zahmetli arayışlara mecbur kalmaktadır” ifadeleriyle süren açıklamada stokta bulunan ve alternatifi olmayan ilaçların tükenmesi durumunda krizin daha da derinleşeceğine dikkat çekildi.
“İlaç bulunamıyor, ameliyat yapılamıyor”
SGK’nın bazı ithal orijinal molekülleri geri ödeme kapsamından çıkardığı, bu ilaçların yerine muadillerini almak durumunda kalındığı belirtilen açıklamada “Son zamanlarda bazı üniversite ve devlet hastanelerinde ilaç ve medikal malzeme sıkıntısının baş gösterdiği, bu nedenle bazı ameliyatların yapılamadığı, insülin pompası gibi bazı malzemelerdeki fiyat artışlarının hastaların daha fazla katkı payı ödemesine yol açtığı da basına yansıyan bilgiler arasındadır” denildi.
“Nedeni sağlık politikaları”
Bu krizin nedenlerine ilişkin ise şunlara dikkat çekildi: “Sağlığı koruyan ve geliştiren değil, tüketimi özendiren; ilaç kullanımını kat be kat artıran, tıbbi görüntüleme yöntemlerinin kullanımında OECD birinciliğine soyunan, sağlık hizmetlerini piyasalaştıran, kamu tarafından çok daha ekonomik yöntemlerle inşa edilebilecek hastanelerin yerine kamu-özel ortaklığı ile yapılan devasa şehir hastaneleriyle milyarlarca doları sermayeye aktaran sağlık politikaları hastalarımızın yaşamsal ilaçlarına ulaşmakta güçlük çektiği bu günlerin hazırlayıcılarıdır.”
Krizin sağlıktaki boyutunun hafifletilmesinin kamucu bir sağlık anlayışının benimsenmesiyle mümkün olduğu belirtilen açıklamada “Krizin faturasının hastalarımıza ödetilmesini kabul etmiyoruz. Ekonomi programlarında ilan edilen tasarruf politikası halkın sağlığına dokunmamalıdır” denildi.