"Orman koruma kanunu istiyoruz"

Muğla'da çevre örgütleri 6831 sayılı Orman Kanunu'nda yapılan değişikliği protesto etti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Aralık 2021
  • 16:55

Muğla’da KESK, Tarım Orkam-Sen, Menteşe Kent Konseyi, MUÇEP Menteşe Meclisi yaptık ortak basın açıklaması ile 6831 sayılı Orman Kanunu’nda yapılan değişikliği protesto etti. Menteşe’de bulunan Sınırsızlık Meydanı’nda yapılan eylemde ortak basın açıklamasını Bahadır Tamer okudu. Dünyanın birbiriyle bağlantılı iki boyutlu tarihi bir krizle karşı karşıya kaldığına dikkati çeken Tamer şunları ifade etti:

“Bir yüzüyle ekonomik krizlerin sebebi aşırı sermaye birikiminin aracı olan sömürü, diğer yüzüyle o sömürünün sonucunda insanın çevre üzerindeki etkilerinin artması ve doğal sınırların aşılmasıyla ortaya çıkan iklim değişikliği, canlı türlerinin yok olması, azot ve fosfor döngülerindeki bozulmalar, temiz su kaynaklarının kirlenmesi şeklinde ortaya çıkan ekolojik krizdir”

Orman Kanunu’nda 19 yılda 10 defa değişiklik

Son 9 yılda orman alanlarında yaklaşık 50 bin işletmenin kurulmasına izin verildiği ve bu izinlerle yaklaşık 340 bin hektarlık orman alanının ormancılık dışı kullanıma tahsisi gerçekleştiğine dikkat çeken Tamer şu şekilde devam etti:

“Son 19 yılda 10 defa Orman Kanunu'nda değişiklik yapılmıştır. Bu düzenlemelerle orman alanlarından ormancılık dışı amaçlarla yararlanma, deyim yerindeyse olağanlaşmıştır. Bu sayede en küçük bir ekonomik getiri için bile ormanlar rahatlıkla ranta kurban edilmektedir. Ormanlarımız şantiye alanı haline getirilirken, neredeyse ülkenin her yerinde yok edilen ormanların yerlerine taş ve mermer ocakları, RES'ler, JES'ler, HES'ler, maden sahaları, yollar, güvenlik barajları ve turistik tesisler karşımıza çıkmaktadır. 17/3 ve 18. Maddeler çerçevesinde çıkarılan yönetmelikler de esas itibariyle orman alanlarının çıkar çevrelerinin önündeki engeli aşmanın yolu olarak kullanılıyor. Bu engel aşılırken de kamu yararı kelimesinin arkasına sığınılıyor. Menfaatçi ve rantçı bir bakış açısı ile belirledikleri işleri ya da projeleri bu talan politikalarıyla hayata geçiriyorlar. Oysa niceliksel ve niteliksel olarak aynı zamanda ekolojik açıdan sürdürülebilirliği olmayan hiçbir proje, hiçbir iş, hiçbir yapı kamu yararı oluşturmaz.”

“Ormanların ranta açılmasına karşı mücadele edeceğiz”

Ormanların yok edilmesinde esas suçlunun doğayı, sermaye ve pazar ürünü nesnesi haline getiren sistem olduğunu vurgulayan Tamer son olarak şunları ifade etti:

“Doğa ve insanı kontrolüne alarak yaşam akışının önüne set çeken sistemin gerçekliği bilinmektedir. Söz konusu değişiklik, yıllardır alıştırılmaya çalışıldığımız, sermayenin arazi ihtiyacının kamu arazilerinin bedelsiz arsa olarak görülen orman alanları ile karşılanması ve ormanların sadece bir rant kaynağı olarak görülmesi anlayışının uzantısından başka bir şey değildir. Bu anlayış karşısında her türlü fiili, meşru mücadele hakkımızı kullanarak, halkın olanın halk tarafından yönetilmesi anlayışımızla bu yönetmelikleri yargıya taşıyacağımızı ve ekolojik yaşam hakkı mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi açık ve net bir şekilde beyan ederiz.”