Nişantaşı Üniversitesi’nde akademisyenlerin işten çıkarılma furyası sürüyor. 30’a yakın araştırma görevlisinin tazminat haklarını da gasp eden Nişantaşı Üniversitesi, ikisi mahkeme kararıyla işe dönen beş akademisyeni daha işten attı.
Eğitim-Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (VÜDAM) keyfiyete, hukuksuzluğa, işten çıkarmalara, ücret eşitsizliğine, baskıya, mobbinge ve emek sömürüsüne karşı Nişantaşı Üniversitesi önüne yürüyüş gerçekleştirdi.
Öğretmenler adına basın açıklamasını okuyan Sümeyye Altundağ geçtiğimiz mart ayında başlayan işten atma ve baskıların sürdüğünü hatırlattı.
Akademisyenlerin fiili meşru mücadelesi sonucu YÖK’ün inceleme başlatmak zorunda kaldığına dikkat çeken Altundağ şu şunları söyledi:
“Üniversite yönetimi her geçen gün artan baskı koşullarına karşı duran, işten çıkartılan arkadaşlarının haklı ve meşru taleplerinin yanında olan, biat etmeyen akademisyenlere yönelik sistematik saldırısını daha da şiddetlendirmeye çalışmaktadır. Korktukça saldırganlaşan üniversite yönetimi koşulsuz itaati sağlayamadığı noktada, akademisyenleri ihbarcılığa zorlamakta ve işten çıkarmakla tehdit etmektedir.
5 Eylül itibariyle Nişantaşı Üniversitesi yine haksız ve hukuksuz bir şekilde 5 akademisyenin daha işine son vermiştir. Üstelik işine son verilen akademisyenlerden 2’si Mart ayında işten çıkartılmış ve Haziran ayında idare mahkemesinin vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararı ile görevlerine dönmüşlerdi. Görünen odur ki aralarında Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve Eğitim-Sen üyesi olan arkadaşlarımızın da yer aldığı akademisyenler, idari amirlerinin ve üniversite yönetiminin baskılarına ve usulsüzlüklerine boyun eğmemenin bedeli olarak cezalandırılmaya çalışılmaktadır.”
“Mutlaka biz kazanacağız!”
Vakıf üniversitesi emekçilerine sistematik baskılara karşı “yalnız değilsiniz” diye seslenen Altundağ son olarak şunları ifade etti:
“Atılan tüm arkadaşlarımız işlerine dönünceye, ücret eşitliği sağlanıncaya ve karar alma süreçlerine üniversitenin tüm bileşenlerinin katılımı sağlanıncaya kadar sürecin takipçisi olacağız.
Birlikteliğimiz ve mücadelemiz sayesinde üniversite yönetiminin bugüne kadar uyguladığı fiziki, ekonomik ve psikolojik saldırılara rağmen yılmadık. Öğretmen Sendikası, VÜDAM ve Eğitim Sen olarak kar ve sömürüye karşı kamusal nitelikli eğitim hakkını, baskılara karşı akademik özgürlüğü, tek tipleştirmeye karşı demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle tüm akademi emekçilerini dayanışmaya çağırıyor ve daha yüksek bir sesle yineliyoruz: Baskılar bizi yıldıramaz ve mutlaka biz kazanacağız!”