İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık’a Sağlık Bakanlığı'nın kanser verilerini kamuoyuyla paylaştığı gerekçesiyle verilen hapis cezasının bozulmasına itiraz etti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13’üncü Ceza Dairesi, 6 Nisan’da Şık’a verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının 6 Nisan’da bozulmasına karar vermişti. Kararla, Şık beraat etmişti.
Savcı karara, siyasal düşmanlık refleksi olarak itiraz etti. Hem de Şık’ın “hukuksal” prosedüre uydurulmuş bir dille beraat kararına itiraz etti. Savcı, Yargıtay’a sunduğu iki sayfalık temyiz dilekçesinde Türk Ceza Kanunu’nun 258. Maddesi’nde düzenlenen “göreve ilişkin sırrın açıklanması” suçunun aynı kanunun 257. Maddesi’nde düzenlenen “görevi kötüye kullanma” suçunun nitelikli hâli olduğunu iddia ederek, suçun kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar kapsamında olduğunu belirtti.
"Tespit edilen kimyasal maddelere ilişkin sorunlar çözüldü mü?"
İtirazı Bianet’ten Evrim Kepenek'e değerlendiren Şık şunları vurguladı:
"Ergene Nehri havzasında yer alan Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illeri ile Kocaeli ve Antalya illerinde yürütülen ve milyonlarca insanın sağlığını yakından ilgilendiren bir araştırma bu. Araştırmanın yürütüldüğü illerde toprak, su, hava, deniz suyu vb. gibi çevresel ortamlarda, yetiştirilen gıda ürünlerinde ve içme sularında çeşitli toksik kimyasal maddelerin kalıntıları tespit edilmişti.
"Bu kalıntıların hangi bölgelerde ya da mahallerde daha yoğun olduğu tek tek belirlendi. Araştırma biteli 5 yıldan, ben gazete yazıları ile araştırmayı kamuoyuna duyurduğum tarihten günümüze ise 3 yıldan fazla zaman geçti.
"Bakanlıklar, en başta da Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı bu geçen zaman diliminde ne yaptı? Tespit edilen sorunlardan hangisini çözdü ya da çözüm için bir girişimde bulundu sorusu hala yanıt bekliyor. Araştırmada tespit edilen toksik kimyasal maddeler kanserojen, üreme sağlığını bozucu ya da hormonal sistem bozucu niteliktedir.
“Çocukların sağlığını korumak herkesin görevi”
"Toksik kimyasal madde kalıntılarının yoğun olduğu bölgelerde yaşayan insanların bazı hastalıklara yakalanma olasılıkları temiz bir çevrede yaşayan insanlara kıyasla daha yüksektir. Ancak burada çok kritik bir nokta var: Toksik kimyasal maddeler herkesi etkiler ama en çok da çocuklara zarar verir. Yaş ne kadar küçükse görülen zarar da o ölçüde artar.
"Toksik kimyasalların olumsuz etkileri anne karnında başlar ve anne karnında maruz kaldığımız kimyasallar ileride hangi hastalıklara yakalanıp yakalanmayacağımız üzerinde son derece etkilidir. Duruşmalarda araştırmadan elde edilen bilgilerin çocuk sağlığını korumak için ilgili kurumlara, kişilere bir sorumluluk yüklediğini dile getirmiştim. Evet, çocuklar kıymetlidir. Onların sağlığını korumak herkesin görevidir.
"Çevre sağlığını korumak, insanların sağlıklı bir çevrede yaşamasını sağlamak devletin, kamu kurumlarının görevidir. Bunu yapmak sadece bizden sonraki nesiller için değil şimdi hayatta olan çocuklar için de bir gerekliliktir ve bu araştırma bize bunu söylüyordu. Bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini söylüyordu. Bir toplumun esenliği başkalarının haklarını, hayatlarını koruyabiliyor olmamıza bağlı. Dolayısıyla, böyle apaçık bir hakikat varken ortada bu davanın Yargıtay’a taşınacak olması bile bana tuhaf geliyor.
"Bakanlık beraat kararını temyiz ederek bu davayı sonuna kadar götürme yani beni cezalandırma iradesinde olduğunu gösterdi. Ama aynı zamanda araştırma sonuçlarını gizleme iradesinde olduğunu da gösterdi. Temyiz başvurusunda araştırma sonuçlarının gizli tutulması gerektiğini benim araştırmayı kamuoyuna duyurmamın bir suç olduğunu belirtiyor bir kez daha.
"Ben bir bilim insanı olarak insan haklarını korumaya yönelik çalışmalarıma devam edeceğim, çevrenin, doğal hayatın kirletilmesine yol açanlara ve göz yumanlara karşı sonuna kadar mücadele edeceğim.
"Aldığım cezanın Yargıtay’da onaylanıp onaylanmayacağını bilmiyorum ama bu konu benim için zerre kadar önem taşımıyor. Verilen ceza kesinleşse bile bir önemi yok gözümde. Memleket çocuklarının canı sağ olsun. "