İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishane Komisyonu, ‘Ocak, Şubat, Mart 2019 Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’nu derek binasında yapılan basın toplantısıyla açıkladı.
Saat 12.30’da yapılan basın toplantısında raporu İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.
Temel olarak Marmara bölgesindeki hapishanelerin yer aldığı raporda bunun dışındaki hapishanelerden gelen başvurular bulunduğunu da belirten Yoleri başvuru gelen hapishanelerin tamamını şöyle sıraladı:
“Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü, Tekirdağ 1 ve 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu (CİK), Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı CİK, Bakırköy Kadın Kapalı CİK, Metris R Tipi Kapalı CİK, Kırklareli Hapishanesi, Kandıra F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı CİK, Düzce T Tipi CİK, Maltepe L Tipi CİK, İzmir Menemen CİK, Ümraniye T Tipi CİK, Düzce L Tipi, Denizli T Tipi CİK, Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK, Trabzon T Tipi CİK, Van F Tipi CİK, Bandırma 1 Nolu T Tipi CİK, Antalya L Tipi Kapalı CİK, Bafra T Tipi CİK, Trabzon E Tipi CİK, Şakran T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumları.”
Üç ayda 713 hak ihlali
Üç ay içinde toplam 121 başvuru yapıldığını dile getiren Yoleri bu başvurularda yer alan hak ihlallerinin toplam sayısının 713 olduğunu belirterek ihlalleri şöyle sıraladı:
“Sağlık hakkı ihlali 85, çıplak arama 27, muayene sırasında kelepçelerin çıkarılmaması 28, hücre cezası 25, mektup yasakları 37, süreli-süresiz yayın ve kitap yasakları 52, sohbet, spor, ortak kullanım alanlarına çıkartılmama 15, yer değişikliği talebi 12, tekmil dayatması 9, resmi kurumlara yazılan mektup ve suç duyurusu dilekçelerin gönderilmemesi 20, süngerli hücreye koyma 12, hücreli ring aracıyla mahkeme ve hastaneye götürme 27, görüş yasağı 17, yeni gelen eşyaların (giysi vb.) alınırken eski giysilerin toplanarak çöpe atılması 15, özel alanların kamerayla izlenmesi 21, infaz yakma 12, havalandırmaların üzerinin tel örgüyle kapatılması 9, Kürtçe konuşmaya müdahale 11, kantin sorunları 23, yaşam hakkı ihlali 2, kötü muamele, darp, işkence, disiplin cezaları 137, disiplin cezaları 21, sürgün sevk 49, tehdit, küfür, ırkçı söylem, onur kırıcı davranışlar 45.”
İşkence, darp, kötü muamele
İşkence ve darp örneklerine değinen Yoleri, Bakırköy Hapishanesi’nde Leyla Akyıldız’ın kelepçeli muayeneyi kabul etmediği için darp edildiğini belirtti ve devamında şunları ifade etti:
“Tekirdağ 2 nolu F Tipi Hapishanesi’nden mahpusların gönderdiği mektupta ise; ‘Saldırı ve işkence olağanlaştırılmak istenmektedir. Sudan bahanelerle insanlara saldırılıyor ve ‘süngerli oda’ diye tabir edilen hücreler, işkence hücreleri olarak kullanılıyor. İnsanlar, elleri-ayakları kelepçelenerek koridor ve maltada sürüklenip bu hücrelere götürülüyor ve saatlerce işkence görüyor. Selmani Özcan, kapı altında kolunda saat olduğu için saldırıya uğradı, Servet Göçmen’e, gardiyana soru sorduğu için saldırıldı ve ‘süngerli hücre’ye atılıp işkenceye orada devam edildi, Hıdır Bakır protesto için kapıya vurması nedeniyle süngerli hücreye atılarak işkence gördü, Cemal Bozkurt’a ‘ne bakıyorsun’ denilerek saldırıldı, Onur Kara revirden kaldığı hücreye kadar ayaklarından çekilip betonda ve merdivenlerde sürüklenerek işkenceye uğradı, Hüseyin Kütük’e slogan attığı için maltada saldırıldı. vb’ denilmiştir. Bu saldırı ve işkenceler sonucunda mahpusların ciddi şekilde yaralanmış olmalarına rağmen, hastaneye götürülmeyerek işkence raporu alınmasının önüne geçildiği, sonuç olarak da saldırı ve işkence rutin hale getirilmek istendiği, yapılan suç duyurularına ise yanıt verilmediği eklenmiştir.”
İletişim yasakları
Tutsakların en yoğun yaşadığı hak ihlalinin iletişim yasakları olduğunu dile getiren Yoleri; keyfi gerekçelerle tutsaklara mektup görüş yasakları verildiğini, tekmil dayatmasıyla telefon görüş hakkının gasp edildiğini, gazete, dergilerin ulaşımının tümüyle ihlal edildiğini, mektupların da ya geç verildiğini ya da karalanarak -üstelik sayfa eksiğiyle- verildiğini ifade etti.
Sağlık hakkı ihlalleri
Hazırladıkları raporların en özel bölümü olan sağlık hakları ihallerinin devam ettiğini belirten Yoleri, şu ifadelerle konuşmasına devam etti:
“Şikayetler; revire sevk edilmeme ya da geç edilme, acil durumlarda dahi aylar sonra hastaneye sevk, hastaneye sevk edilse dahi kontrol, tetkik ve muayenelerin randevularına zamanında götürülmeme, hastane gidişlerinde hasta mahpuslara ters kelepçe dayatması, hastanelere kafes denilen hücreli ring araçlarıyla götürülmek istenmeleri, çıplak arama zorlamasını kabul etmeyen hasta mahpusların hastanelere götürülmemeleri, doktor muayenesi sırasında askerin odadan çıkmak istememesi, muayene sırasında mahpusun kelepçelerinin çıkarılmaması yani kelepçeli ve jandarma eşliğinde muayeneye zorlanma, yine bazı doktorların aşağılayıcı, rencide edici ya da siyasi saiklerle hareket ederek mahpuslara ayrımcılık uygulaması gibi sağlık hakkı ihlalleri devam etmektedir.
“Yine, karşıt siyasi görüşten mahpusların aynı ring aracıyla götürülerek provokasyon ve nefret saldırılarına ortam yaratılması gibi uygulamalar nedeniyle çok sayıda mahpus hastanelere gidememekte ve tedavi olamamaktadır.”
Disiplin cezaları ve infaz yakma
Disiplin cezalarının keyfi gerekçelerle verildiğini belirten Yoleri, disiplin cezalarının mektup görüş yasağı, hücre hapsiyle tecriti derinleştirmeye yönelik olduğunu ayıca 3 disiplin cezası alanların infazının yakıldığını ifade etti.
Bu üç ay içinde yaşam hakkı ihlali olarak Ali Haydar Yıldız’ın yaşamını yitirdiğini belirten Yoleri, Marmara Bölgesi hapishanelerinde 713 tutsağın tecrite karşı açlık grevinde olduğunu ifade etti.
Açlık grevinde 30. gününde olanların 100. gününde olanlarla aynı sağlık sorunları yaşadığınının gözlemlendiğini belirten Yoleri, kritik aşamaya gelindiğini ve talepleri karşılanarak açlık grevinin sonlandırılması gerektiğini dile getirdi.
Son olarak Yoleri, hapishanelerdeki hak ihlalleri üzerine dışarıya çağrıda bulundu: “Biliyoruz ki; hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri sadece mahpusların mücadelesi ile değil dışarıdan yürütülecek mücadelenin desteği ile önlenebilir. Hazırladığımız rapor, bu anlamda, hapishanelerde yaşanan devasa sorunlara ilişkin duyarlılık ve mahpuslarla dayanışma çağrımızdır.”
Kızıl Bayrak / İstanbul