Hopa’da öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne dair Adli Tıp Genel Kurulu’nun raporuyla, biber gazına maruz kalınmasının, kronik kalp hastalığını tetikleyen bir faktör olduğu tespit edildi.
Avukat Meriç Eyüboğlu bianet’ten Ayça Söylemez’e yaptığı açıklamada, bunun benzer davalarda da emsal olabileceğini ifade etti.
Davanın ilk duruşması 24 Aralık'ta Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Dosyada yer alan 24 Mayıs 2012 tarihli Adli Tıp raporunun sonuç bölümünde şu ifadeler yer alıyor:
“Kronik kalp damar hastalığı bulunan kişinin ölümünün kendisinde mevcut kalp damar hastalığının olayın efor ve stresi ile aktif hale geçmesi sonucu meydana gelmiş olduğu, yakın mesafeden yoğun olarak ortho chlorobenzalmalononitrilo CS gazına maruziyeti olduğunun kabulü halinde, bu maruziyetin de kendisinde mevcut kalp- damar hastalığının aktif hale geçmesinde efor ve stres faktörüne, ilave faktör olarak kabul edilmesi gerektiği kararı oy birliği ile mütalaa olunur.”
“Ölüm ile biber gazının nedensellik ilişkisi var”
Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası için geldiği sırada düzenlenen protestolara yönelik polis müdahalesi sırasında yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin soruşturma dokuz yıl sonra tamamlandı.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede de Lokumcu’nun biber gazı etkisiyle hayatını kaybettiği ifade ediliyor.
Avukat Meriç Eyüboğlu, normalde otopsi sırasında toplumsal olaylarda kullanılan gazlarla ilgili inceleme yapılmadığından Türk Tabipleri Birliği’nden buna dair bir tespit için rapor talep etmişti.
TTB’nin 2012’de hazırladığı raporda da şu sonuca varılıyordu:
“1956 doğumlu Metin Lokumcu'nun; 31.05.2011 tarihli hastane evrakı, ifadeler, Hopa C. Savcılığı soruşturma dosyası ve 01.06.2011 günü Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinde yapılan otopsisi bulguları bir arada ve bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde;
“Kişinin ölümüne neden olacak düzeyde bir kalp hastalığı ya da KOAH düzeyinde bir akciğer hastalığı olmadığı, otopsi rapor sonucunda bildirildiği gibi kendisinde mevcut bir hastalık sonucu ölmediği,
“Emosyonel olarak stresli bir ortamda kimyasal gaza (OC ve CS) maruz kaldığı,
“Bilimsel olarak en muhtemel ölüm mekanizmasının; kimyasalın ön planda solunum sistemi üzerindeki etkisi ile oluşturduğu akciğer hasarı, asfiksi, solunum yetersizliği, asidoz ve daha küçük bir olasılıkla sebep olabileceği ani hipertansif krizle birlikte gelişen akciğer ödemi ve tüm bu sayılan mekanizmaların tetikleyebileceği ventriküler fibrilasyon olduğu,
“Ölüm ile kimyasal gaza maruz kalma arasında nedensellik ilişkisi olduğu kanaatini bildirir değerlendirme raporudur.”
Bu raporun ardından değerlendirme yapan Adli Tıp Genel Kurulu da benzer bir sonuca vardı.