“Nusra ve savaşın gidişatı İslami hassasiyeti yükseltti” diyordu, 2015 yılında Radikal’de Fehim Taştekin'e verdiği demeçte: “Eğer laik bir ordu kurulursa, proje doğmadan ölür. Milli ama İslami bir ordu olmalı. Düzenli maaş ödemesi, bu orduyu çekim merkezi haline getirir.”
Bugün artık etkisini yitirmiş Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) üyesi ve Türkiye Sözcüsü Fevzi Zakiroğlu ile kamuoyu ilk kez, 2011’de her cuma Suriye Konsolosluğu önünde yapılan gösterilerde tanıştı. Okuduğu bildirilerde, Esat’ın katil olduğunu ve indirilmesi gerektiğini söylüyordu. Sonradan sık sık iktidara yakın medyada boy gösterdi. Boğaziçi mezunu, Suriye kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı…
Peki ‘sivil muhalefetin sesi’ olarak lanse edilen Zakiroğlu’na ne oldu?
Buraya döneceğiz; ama önce, haftaya damga vuran Kızılay skandalındaki bir detayı yeniden hatırlayalım…
Başkentgaz’ın Kızılay üzerinden Ensar’a yaptığı bağış olayında, Torunlar GYO’nun tartışmalı projesi Mall Of İstanbul da gündeme geldi. Torunlar’ın proje için istediği araziler konusunda dönemin Küçükçekmece Belediye Başkanı AKP’li Aziz Yeniay’ın çabası; İBB İmar Komisyonu Başkanı’yken çıkardığı planla vatandaşın arazilerini bloke etmesi; TOKİ’nin devreye girip tapuları ucuza toplaması; nihayetinde Hazine arazisi dahil hepsinin Torunlar’ın eline geçmesi, yargıya taşınmıştı. Yeniay’ın yargılanmasına İçişleri Bakanlığı izin vermedi, dava Eylül 2019'da kapatıldı.
Bir dönem Kadir Topbaş’ın halefi olarak gösterilen Aziz Yeniay’a ne oldu peki?
Küçükçekmece’nin en büyük imar oyunlarından birinin hikayesinden sonra, buraya da döneceğiz…
Küçükçekmece’de 40 bin metrekare alanda lüks ofis, konut ve iş yerlerinden oluşan Cadde 24 adlı projesi, Ema Ortak Girişimi tarafından 2014 yılında inşa edilmeye başlandı. Belediyenin CHP’li üyeleri, 6 Şubat 2014’te verilen inşaat ruhsatı ile 12 Aralık 2014’te düzenlenen tadilat ruhsatının mevzuata aykırı olduğunu belirterek, dava açtı. İstanbul 8. İdare Mahkemesi 27 Eylül 2019 günü itirazı haklı buldu ve ruhsatı iptal etti. Gerekçede, inşaat alanının 10 bin 351 metrekare olması gerekirken, ruhsatlarda 18 bin 59 metrekareye çıkarıldığının tespit edildiği vurgulanıyordu. Ayrıca dava dosyasında, inşaatın boş araziye yapılmasına rağmen, ‘riskli yapı’ ruhsatı verilerek kentsel dönüşüm kapsamına sokulduğu, böylece vergi ve harçtan muaf tutulduğu yer alıyordu.
Son bir soru daha soralım: Mahkemece kaçak olduğu tescillenen Cadde 24’e ne oldu?
Gelin tüm bu soruların yanıtlarının birbirine nasıl bağlandığına bakalım şimdi…
***
Cadde 24 şu anda 24 Gayrimenkul adlı şirketin portföyünde bulunuyor. Bu şirketin serüveni ilginç. Projeyi yapan Ema’nın ortaklarından Cathay Gayrimenkul, 4 Temmuz 2014’te unvanını, 24 Gayrimenkul AŞ. olarak değiştirdi. Ortakları Ahmethan Yılmaz ve Erdem Güler’di. 30 Eylül 2014’te şirket, Torunlar’ın yaptığı Mall Of İstanbul’da bir ofise taşındı. 4 Mart 2015’te ise yine unvan değiştirerek, 24 Gayrimenkul Portföy Yönetimi AŞ. adını aldı.
Ancak değişiklik bununla sınırlı değildi, ortakları da yenilendi. Yılmaz ve Güler’in yanına altı isim daha eklendi. Aziz Yeniay yüzde 20 hisse ile şirketin başkanı oldu. Diğer ortak ise yüzde 10 payla bir dönemin SUK sözcüsü Fevzi Zakiroğlu’ydu. Şirket bu yılın başında SPK’dan fon izni aldı ve unvanını 9 Ocak 2020 günü, 24 Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi AŞ. olarak tekrar değiştirdi.
Böylece Mall Of İstanbul meselesinden sonra Torunlar’ın yönetim kuruluna giren Yeniay, bir yıl sonra da hızla büyüyen bir gayrimenkul şirketinin büyük ortağı oldu. Halen ruhsatsız Cadde 24’ü satmayı sürdüren şirketin, 3.9 milyar TL yatırım değerine sahip 16 projesi bulunuyor. Bazılarını sayalım: Stüdyo 24, İstasyon 24, Airport 24, Halkalı 24, Atakent 24, Arena 24, Express 24, Marina 24, Prestige 24. Başakport 24, Merkez Halkalı 24 ve Flat 24 ise plan aşamasında. Şirketin borsada dört tane de yatırım fonu işlem görüyor.
Bütün bu projeleri ve fonları Kuzey Afrika ve Ortadoğu Bölgesi CEO’su olarak pazarlayan isim ise, “Suriye’de Esat gitsin, İslami ordu kurulsun” diyen Zakiroğlu.
İnsanın aklına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık seçimi mitinglerinde söylemeyi pek sevdiği şarkının nakaratı geliyor: “Nereden nereye… Geldi Türkiye!”
Bir belediye başkanı, görevi bittikten sonra şirket kuramaz mı? Elbette kurabilir… Suriye’deki bir kesimin sivil sözcülüğünü üstlenmiş birisi, ticaret işine giremez mi? Kuşkusuz girebilir… Lakin; Gazeteci Çiğdem Toker’in ‘Olağan İşler’ kitabında söylediği gibi, emanet edilmiş kamu gücünün nasıl ve kim için kullanıldığı, yasal olanı belirleyen esas normdur.
Burada kamu yararı gören var mı?
***
Çok sayıda farenin dar bir alana sıkışması durumunda, bir süre sonra kuyrukları birbirine dolaşır. Kendilerini kurtarmak için ne kadar çabalar ve asılırlarsa, onları bağlayan düğüm de o derece sıkılaşır. Bir parça konfor için feda edilecek kuyruk bulunamaz artık. Sonunda da tek bir yaratığa, ‘ratking’e, dönüşürler. Hangisi kimin kuyruğu, belirsizleşir.
Geriye sadece çıkar ilişkileri kalmış iktidarlar da böyledir. Kızılay aracılığıyla Ensar’a para aktarmaktan Küçükçekmece’deki imar oyunlarına; Suriye politikasında rol oynayan bir aktörden kentsel dönüşüme, sahnede görünenler tek bir yaratığın kuyruğudur işte. Bütün mesele sahnenin dışındakilerin o kuyruğu çekecek cesareti bulmasında…
Gazete Duvar / 04.02.20