Koruyucu sağlık ekipmanı lütuf değil, haktır!

AKP iktidarı sağlık çalışanları için gerekli önlemleri almayarak hem sağlık emekçilerinin hayatını hem de halk sağlığını hiçe sayıyor. Bu sorun pratikte hastane yönetimi kaynaklı bir sorun gibi gözükse de bu vahim tablonun gerçek sorumlusu kapitalist bir sektöre dönüşmüş olan sağlık sistemidir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Nisan 2020
  • 22:25

Bir yanda her şey kusursuzmuş gibi davrananlar, öte yanda ise gerçekler... AKP iktidarı “Sağlık çalışanlarının koruyucu ekipman eksiği yok, eğer varsa bize ulaşsınlar” diyerek sürekli açıklama yapıyor. Fakat sağlık emekçileri maskeleri ve koruyucu ekipmanları kendi paraları ile aldıklarını, öyle ki bu ekipmanlar pahalı olduğu için hasta önlüğü kullanmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Özellikle yoğun bakım hemşirelerinin daha korunaklı kıyafetler giymesi gerekirken; maske, bone, eldiven ve hasta önlüğü ile çalışması çok riskli.

AKP iktidarı sağlık çalışanları için gerekli önlemleri almayarak hem sağlık emekçilerinin hayatını hem de halk sağlığını hiçe sayıyor. Bu sorun pratikte hastane yönetimi kaynaklı bir sorun gibi gözükse de bu vahim tablonun gerçek sorumlusu kapitalist bir sektöre dönüşmüş olan sağlık sistemidir. Örneğin birkaç yıl önce, Akdeniz Üniversite Hastanesi borç yüzünden kapanmak ile yüz yüze kalmış ve malzeme eksikliğinden kaynaklı ameliyat yapamaz duruma gelmişti. Sağlıkta yetersiz ekipman sorunu ülkenin bir gerçeğidir. Yıllardır bunlar göz arda edilmişti fakat bugün tabloyu net olarak görmekteyiz.

Dezenfektanlar sağlık meslek liselerine ürettiriliyor, aynı şekilde maske ve boneler de. Türkiye’de sağlık sistemi bir kez daha sınıfta kaldı. Doymayan kapitalizm, emekçilerin kanını emmeye devam etmekte. Dünün bugünden bir farkı yok. Ülkede hep ilaç ve ekipman eksiği vardı. Sadece bugün daha da görünür oldu.

Dünyanın her yerinde yetersiz test, yetersiz yatak, yetersiz ekipman yüzünden insanlar ölüyor. Halbuki üretim süreçlerinde ve teknolojide yaşanan gelişmeler, bugün toplumun ihtiyaç duyduğu bir dizi ihtiyacı fazlasıyla karşılayabilir. Bunun önündeki tek engel doymak bilmeyen sermayedarlar ve onların sömürü düzenleridir.

Kapitalizm her koşulda sermaye için daha çok servet, emekçiler için ise ölüm demektir. Bugün sermayedarlar batmasın diye halk sağlığı hiçe sayılıyor. Oysa ki bu dünyadaki bütün zenginlikler ve değerleri üreten bizleriz, kârlarından başka bir şey düşünmeyen üç beş sermayedar değil. Bizlerin, ilmek ilmek ördüğümüz, nasırlı ellerimizle ürettiğimiz bütün güzelliklerden yararlanmaya hakkımız var. Her bir koruyucu maske ve kıyafet bizim en temel hakkımız. Bunlar biz sağlıkçılara sunulmuş lütuflar değildir.

Sağlık çalışanı bir Kızıl Bayrak okuru