Kontrgerilla tetikçilerinin konuşma kayıtları Mehmet Ağar'ın bir numaralı sanığı olduğu "Faili Meçhuller Davası"na gönderildi. Öldürülen Tarık Ümit ile MİT’çi Mehmet Eymür arasında geçen konuşmalar, MİT tarafından 19 yıl sonra açıklandı. Konuşmalarda cinayet planları ve yüksek miktarda paraların paylaşılmasına ilişkin görüşmeler de var.
Eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, emekli Yarbay Korkut Eken, Özel Harekât Başkanvekili İbrahim Şahin ile özel timci polislerin, 1990’lı yıllarda işlenen 18 “faili meçhul” cinayetle ilgili yargılandığı davanın duruşması yarın görülecek.
Taraf gazetesinin haberine göre, MİT’te Daire Başkanlığı da yapan Mehmet Eymür’ün, esrarengiz biçimde ortadan kaybolan ve MİT ile Emniyet’e çalıştığı bilinen Tarık Ümit ile 1995 yılında yaptığı görüşmenin, 13 sayfalık orijinal dökümü, bu davanın dosyasına girdi. MİT’in, savcılığın isteği üzerine gönderdiği ses kaydında, iki kişi arasındaki konuşmaların dökümü yer alıyor. Tapelerde, cinayet planları ve yüklü miktardaki paraların paylaşılmasına ilişkin konuşmalar bulunuyor.
Mehmet Ağar’ın, bir numaralı sanığı olduğu davanın dosyasına giren görüşme, 18 Şubat 1995’te İstanbul’da yapılmış. Tutanakta “Görüşenler” olarak Mehmet Eymür ve Zafer Balamir, “Görüşülenler” ise "Tarık Ümit ve Hakkı Yaman Namlı" olarak yer alıyor. Metinde, “Bandın baş kısmı, konuşmaların anlaşılmaması nedeniyle tape edilmemiştir” notu bulunuyor.
Kürt işadamlarına infaz
Tutanak, devletin, 90’lı yıllarda işlenen cinayetlerin faillerini başından beri bildiğini de gösteriyor. Dökümlerde Kürt işadamları Savaş Buldan ve Behçet Cantürk ile Fevzi Aslan’ın da dahil olduğu kimi işadamlarının nasıl öldürüldüğüne ilişkin detaylar da yer alıyor. Buna göre; Tarık Ümit, Aslan cinayetiyle ilgili Eymür’e şu ayrıntıları aktarıyor:
“Gece Fevzi Aslan’ı aldık, işi bitti. Yanımda Ziya, üç kişi daha var. Gece saat 23.00’te evraklar, daha önce evrakları almıştık. Ben Ziyalara dedim ki; ‘Siz İstanbul’a dönün, cumartesi günü oluyor bu hadise tamam mı ağabey’. Birimin patronu İbrahim Şahin. İbrahim Şahin ve ekibinin işi bu, tamam mı ağabey? Burada görev İbrahim’in. Ne Ağar’a ..ne ona katiyet suretle olmaz, çirkin... Mehmet Ağar. Arabadan açtım; Mehmet Ağar’ın emri var santrala 24 saat hangi saatte olursa olsun, Tarık Ümit aradığı zaman bağlayacaksınız. Onu da biliyorum açtım buna, buldular. Dedim o konu halloldu dedim. Böyle gayet sevinçli bir şekilde ‘Çok memnun oldum, gözlerinden öperim. Neredesin?’ dedi. ‘Yorgun musun?’ dedi ‘Değilim’ dedim. ‘Gelebilir misin?’ dedi, ‘Zaten gelmeyi düşünüyordum’ dedim. ‘Ben, müsteşar beyin evinde misafirim’ dedi.. 02.00’de aradım müsteşarın evini, ‘Yeni binaya gel’ dedi. Hadise bu, gel dedi bu akşam gitme kal burada, Ben seni istersen polis evine istersen Hilton’a götüreyim. Yok ağabey dedim çektim döndüm. Sabah Korkut bey efendiye niye haber vermemişiz..."
Buldan’ı böyle öldürdüler
Tarık Ümit, HDP milletvekili Pervin Buldan’in eşi, işadamı Savaş Buldan’ın da aynı çete tarafından nasıl öldürüldüğünü şu sözlerle dile getiriyor:
“Buldan’ın olayında arabadayız. Durak yanında iki tane...Üç, ben dört, Muhsin beş, Mikail altı, tamam mı? Biz onları kaptık. İki tanesi, Muhsin’in siyah mercedesine bindirdik, kelepçeledik bindirdik. Bir tanesi de bu....arabasına bildirdik. Ben onları otelden yolcu ettim. Ben tek başıma kendi arabamla... Gittik. Bu adamlarla benim hiçbir temasım olmadı. Arabadan indirdik. Bam bom yürüdük gittik. Ağabeyciğim adamlar burada çağırırsın, yarın sabah. Adamları aldın.
Şimdi bak ağabey bu arada enterasan bir hadise var. Ferda telefon etti korkudan. Bunun yerini tespit ettik. Ben otele telefon ettim Turan’a, çocukları oteldeydi. Onları kaptı orada buluşturduk. İşin başında Ziya bana geldi Birol diye biri daha vardı, İbrahim Şahin de vardı. Artı üç kişi de var. O gece 05.00-06.00’da Buldan’ı arıyoruz, Savaş Buldan’ı daha yerini tespit etmedik. Biz beraber yapacağız operasyonu. Üç kişi askerler, üç kişi de polis, tamam mı ağabey? Yer tespitine telefon açtık. Oraya gittik. Ziya’lar yok, malzemelerin hepsi de Ziya'larda. Bir ceket, bir pantolon, belinde tabanca, başka şey yok. Otele gittik, Ziya nerde dedi, başıma gelen felakete bak dedi. Manyak niye malzeme almadın deyince ‘ağabey kızdım-almadım dedi. O gece hiçbir malzemesiz bunlar geldiler yanlarında bir adam var, kim bu; Mikail. Onu bir kez gördüm, o da bize takıldı gittik...”
"Vatan - Millet - Sakarya" kavgaları
Konuşma dökümlerinde Tarık Ümit, emekli yarbay ve eski MİT’çi Korkut Eken’in kendisinden sürekli para aldığından yakınıyor. Cinayetlerden sonra el konan paraların nasıl “uçurulduğunu” ise şöyle anlatıyor:
"M.E: Yalnız İranlı olayında ne para döndü. Yani o Yeşil’e ödenen para çerez. Yeşil’e 300 bin mark, bir de 50 bin dolar ödeniyor.
T.Ü: Bizde borç yüklüyüz. Bir gün geldi (Korkut Eken kast ediliyor) 150 milyon borcum var. Para istiyor, Ağabey müsait değilim. İki karış surat, bir tavırlar, bilmem neler. Sanki borcum var ib..ye. Şimdi benden 20 milyon para aldı. 3-4 gün sonra geldi bu sırada ben ona 70-80 milyon para verdim. 20 senedir ben buna para veriyorum. Bu geldi bir gün, bir hışımla telefon etti bana. ‘Geliyorum’ dedi geldi. ‘Siz parayı götürüyorsunuz’ dedi. ‘Bu işler böyle olmaz’ dedi. Ne parası dedim. ‘Şeyin üzerinden 90 bin mark para varmış’ dedi. ‘Parayı aldınız’ dedi. ‘Şeyde 20 bin mark varmış’ Birincisi Behçet... 200 bin mark varmış, onu da almışsınız...
M.E: Bunlara ne oldu
T.Ü: İbrahim’e gitmiş ...vallahi 5 milyonu ...kasadan çıkardım verdim diyor ib..ye. Şimdi Behçet Cantürk’ün üzerinde çıkan para 20 milyon TL’sı tamam. Fevzi Aslan’ın üzerinde çıkan para 3 bin mark. Bir 100 bin TL, bir 50 bin Tl, bir de 20 bin TL.
M.E: Abdullah Çatlı seni götürürse üzerinde parayı da alacaktır.
T.Ü: Götürebilirse alsın. Şimdi bu 3 bin markı, evrakları ben hayatımda üst baş araması yapmadım. Üç tane çocuk yanımda, çocuklar getirdiler evrakları. Bir 14’lü silah, bir araba, bir yedek şarjör. Götürdüm Mehmet Ağar’a. Bir paket de eroin, şöyle bir paket eroin. Saat gece 02.30’da Mehmet Ağar’ın koydum önüne. Mehmet Ağar’a çocukların hiç harçlığı yokmuş dedim. Götür ver dedi. Sabahleyin geldim. 3 bin mark, 100 bin TL, 50 bin TL, 20 bin TL, İbrahim Şahin’e .Çocukların da ismini de bende. 3 kişi Ziya polis memuru, onlara verdik.”
Yeşil’in kaburgalarını kırmışlar
Tutanaklarda pek çok devlet adına işlenen cinayetin tetikçisi Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım’la ilgili değerlendirmeler de bulunuyor. Yeşil ve kaçırılan İran uyruklu işadamının öldürülmesiyle ilgili diyaloglar şöyle:
"M.E: (...) Tarık Ümit’i (Korkut Eken kast ediliyor) niye öldüreceksin, dedim. Onun evinde kalıyorsun, dedim. Senin yaptığın işler ayyuka çıktı. Her şeyinden haberim var. İranlı konuları var, dedim. İranlı konusu Yeşil’in işi, dedi. Yeşil ile Tarık’ın işi, dedi. Ben de sana sormuştum ya bir alakan var mı diye.
T.Ü: Hayır şimdi bak ağabeyciğim, bu işten onun haberi yok. Resmî haberleri yok. Sizin de öyle. Diyelim ki Yeşil ile ben İranlıların işini bitirdim, sizin emriniz yok, onların da emri yok başkasının da.
M.E: İkiniz mi yaptınız yani?
T.Ü: Bu cinayettir, o zaman görevlerini yapsınlar. Öyle değil mi? Bu cinayettir o zaman devletin üç dört tane birimi var.
M.E: Yeşil’i aldılar, ancak bu olaydan sonra hiçbir sual bile sormadılar. Kaburgalarını kırdılar. İranlı olayı filan hiçbir şey yok ona da. Telefon ediyorlar gece. Ankara Emniyet Müdürü (Orhan Taşanlar). İşte sizin adamınız. Sanki tanımıyorlarmış gibi.. Şimdi tezgah başka. O da biliyor onu, Ağar’la da bununla ilgili konuştuk dedim, o zaman yarın sabah birini gönder bunu aldırıver dedi. Hadise çıkarmış. Bunlar ağzına içki dökmüşler falan... Biz alsak olaya para da girmiş, İranlı olayında bizi ortak edecekler..."
Tansu Çiller’in Abdullah Öcalan’a karşı suikast talimatı verdiği ancak bunun son anda başarısızlığa uğradığı biliniyordu. MİT’in tutanağına göre, Mehmet Ağar’ın talimatıyla Öcalan’a bir operasyon daha planlandı. Tarık Ümit, bunu Eymür’e şöyle anlatıyor:
“Mehmet Ağar bana dedi ki, bu vatan hepimizin, tamam hepimiz el ele vereceğiz ne yapılacaksa yapacağız. ‘İki tane önemli hadise var. Bir tanesi Abdullah Öcalan. Bir tanesi hem vatan, hem millet, ayrıyeten de benim özel işim’ dedi. O şerefsiz Dursun Karataş… Para ile 5 tane Çeçen, tamam. Ben bunlara milyon dolar para vereceğim. Kardeşim bunu Ağar’a söyledim tamam dedi. Biz bu Suriye’den gelen vatandaşla bunları götürdük. Ben Çeçenlere ha babam para veriyorum. Ben gideceğim A.Öcalan’ı alacağım. Nasıl alacağım ağabey malzemeleri yok, o yok, bu yok.”
"Mehmet Ali Birand’a suikast"
Ümit ve Eymür arasındaki görüşme, gazeteci Mehmet Ali Birand’ın da kontrgerilla tetikçilerinin hedefi olduğunu gösteriyor:
"T.Ü: Ben Mehmet Ağar’dan yapılan işlerini mesela ben ona resmen mani oldum. Bir şeyi kaldırıyorduk ağabeyciğim. Topal’ı kaldıracaktık. Hiç lamı cimi yok. Evine gittim fotoğraflarını götürdüm verdim. Pazartesi günü Topal’ı kaldırıyorduk. Ulan dedim Tarık Ümit akıllı ol. Ağar çok tehlikeli ve akıllı adam çok profesyonel. Mehmet ağabey dedim Senin adına... öyle bir konu oldu ki böyle böyle şeyler istendi... ben de bunu geldim verdim, ama iki nüsha yaptım bir nüshası burada buyurun dedim.
M.E: kim istedi, isteyen
T.Ü: Özel
M.E: Esasında bence en önemli hedeflerden biridir yani.
T.Ü: Tamam da şey yanlıştı, yapılacaksa onu ben dışarıdan yaparım ben onun ne bok yediğini nerede sıçtığını nerede oturduğunu dışarıda hiç sessiz onu ortadan kaldırırız O basit. Çocuk oyuncağı. Ağar’a anlattım. Aman Tarık dedi. Aman dedi...gelin dedi çok başımız ağırır dedi. Bunu hemen düşüneceğim dedi tamam ve o işi...
Z.B (görüşmede Eymür’ün yanında bulunan Zafer Balamir): Onu Mehmet Ağar Doğu Perinçek için mi söyledi, M.Ali Birand için mi
T.Ü: M.Ali Birand için
Z.B: Topal dedin de
T.Ü: Topal topal o da topal.
M.E: O da topal. Ben öbürünü söyledi zannettim."