Türkiye’de işçilerin çalışma ve yaşam koşulları pandeminin başladığı tarihten beri daha da ağırlaştı. Salgına önlem adı altında sermaye ihya edilirken, işçi ve emekçilere sömürüyü katmerleştiren uygulamalar dayatıldı.
Aynı dönem içerisinde AKP-MHP rejimi sözde işten atmaları yasakladı, fakat “ücretsiz izin” saldırısını devreye soktu. Bu uygulamayla birlikte iki buçuk milyon işçi ücretsiz izne çıkarıldı. İşten atmaların azalmak bir yana arttığı bu dönemde, çoğunlukla hizmet sektöründe uygulanan “ücretsiz izin” saldırısı, üretimin aksamadığı metal, tekstil, petrokimya ve gıda gibi. iş kollarında örgütlenen ya da duyarlı olan işçilerin diğer işçilerden ayıklanmasına ve üretim alanının dışına itilmesine sebep oldu. Öte yandan, AKP-MHP iktidarı pandemi koşullarında 4857 sayılı iş kanuna eklenen geçici 10. madde ile bazı işten çıkartma gerekçelerini yasakların dışında tuttu. Bu dönem adını sıklıkla duyduğumuz Kod 29, yani tazminatsız işten çıkarma saldırısının önü tam da bu düzenleme ile açıldı.
Kod 29, patronların SGK’ya bildirimde bulunurken işçinin neden işten çıkartıldığını belirten kod. Bu uygulama iş kanunun 25. maddesinin 2. bendine denk düşmektedir. Yani “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller vb.” gerekçesi ile işçinin işten çıkarılmasını öngören madde. Her türlü yoruma açık olan bu madde ile sermayedarlar kendilerine “rahatsızlık” veren işçileri ya ücretsiz izne göndermekte ya da Kod 29’dan işten atmaktadır. Pandemi sürecine baktığımızda birçok yerde bunun birçok örneğini görebiliriz. “Yeni normali” kabullenmeyen işçiler sendikalaşma ya da mücadele etme yolunu tercih ettiğinde, sermayedarlar buna karşılık olarak ücretsiz izin ya da Kod 29 saldırısını devreye sokmaktadır. İşten atılan işçiler ise sicillerine işlenen Kod 29’dan dolayı başka bir işe girmekte zorlanıyorlar. Zira, tazminatsız işten atılan işçilere adeta “sen Kod-29’lusun artık yok hükmündesin, herkese kendini açıklamak zorundasın, kanıtlayamazsın, sen ses çıkardın al sana ömür boyu işsizlik” diyorlar. Bu süreçte kaç işçinin Kod 29’la, tazminatsız işten çıkartıldığı ise bilinmemektedir.
Bugün sınıfı kuşatan bu cendereden tek çıkış yolu bulunmaktadır: Sinbo’da olduğu gibi örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek! Artan sömürü koşullarını hiçbir şekilde kabul etmemek, geçmiş sınıf mücadele örneklerinden dersler alarak, mevcut direnişleri fiili meşru mücadele çizgisine çekerek büyütmek ve yaygınlaştırmak.
M. Ural