AKP-MHP iktidarı, geçtiğimiz günlerde “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun” teklifini TBMM’ye sunmuştu. Kanun teklifinin içerisine, sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini engelleyen ve kısıtlayan maddeler de konuldu. Kanun teklifi 26 Aralık’ta, AKP ve MHP oylarıyla TBMM’de kabul edildi. Böylelikle, İç İşleri Bakanlığı derneklere her türlü yaptırım uygulama ve kayyım atama hakkına sahip oldu. Buna göre İçişleri Bakanlığı “terör soruşturması” iddiası ve davalarını gerekçe göstererek dernekler, vakıflar, üyeleri ve yöneticileri üzerinde yaptırım uygulayabilecek, kayyım atama ve kapatma kararı verebilecek.
AKP MHP iktidarının, muhalif dernek ve vakıflara yönelik saldırıları yeni değildir. 2020 yılının 25 Mart tarihinde, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 23. ve 32. maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören 7226 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiş, 26 Mart’ta ise Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe sokulmuştu. Bu kanun ile hedeflenen ise, İç İşleri Başkanlığı üzerinden dernek üyelerinin kayıt altına alınması ve fişlenmesiydi. Bu değişiklikle derneklere, 45 gün içinde mevcut üyelerini ve yeni üyeleri dernekler dairesine bildirme zorunluluğu getirilmişti.
İlerici, muhalif kurumlara yönelik baskı politikaları, 12 Eylül askeri faşist darbesi ile birlikte adeta zıvanadan çıkmıştı. 12 Eylül döneminde toplamda 23.700 dernek kapatılmış, demokratik kitle örgütlerine yönelik adeta imha politikası izlenmişti. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ise, ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte toplamda 1748 dernek ve kitle örgütü kapatılmıştı.
Yeni kanun tasarısı üzerinden AKP-MHP iktidarının neyi hedeflediği açık bir şekilde görülmektedir. Bu yasa ile ilerici kültür-sanat çalışmaları yapan, işçi sınıfı, emekçiler, gençlik ve kadınlar lehine faaliyet yürüten dernekler ve kitle örgütleri ortadan kaldırılmak isteniyor. Bulduğu her fırsatta, kendisine muhalif olan her sese kurşun sıkan iktidar, salgını fırsat bilerek muhalif kesime yönelik saldırını tırmandırmaya devam ediyor.
Son çıkarılan yasaya karşı, Türkiye'deki 520 kurum ortak bir bildiri yayınladı. Aralarında Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Uluslararası Af Örgütü, KaosGL gibi örgütlerin yanı sıra çok sayıda hemşeri derneği ve spor kulüplerinin de bulunduğu imzacılar, söz konusu kanun teklifinde yer alan dernekler, vakıflar ve yardım toplama ile ilgili maddelerin geri çekilmesini istedi.
Bir yandan, ilerici, demokratik kitle örgütlerine yasaklamalar ve saldırılar gerçekleşirken, diğer yandan da dinci-gerici vakıf ve tarikatların önü açılıyor. Birçok gerici vakıfla MEB arasında anlaşma yapılarak, her türlü devlet imkânı kullanılarak öğrencilerin beyni zehirleniyor. Bilimsel araştırmalara, sağlığa bütçe ayırmak yerine, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere gerici tarikat ve vakıflara dev bütçeler ayrılıyor.
İktidarın bu saldırılarını boşa çıkarabilmek, ancak bu saldırılara karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmekle mümkündür. Bugüne kadar meclisten muhalif sesleri susturmaya yönelik birçok yasa geçmiş olsa da işçi ve emekçilerin, kadınların ve gençlerin topyekûn mücadelesi bu pervasızlığa son verebilir, saldırı yasaları geri püskürtülebilir.