Kendilerini 1 Mayıs’ın sahibi, diğer kurumları katılımcı ilan ediyorlar!
1- Devrimci ve ilerici güçler yok sayıldı?
- Her yıl 4’lü olarak ifade edilen artık 5’li olan DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB bürokratları devrimci ve ilerici güçleri 1 Mayıs hazırlık sürecinin dışında bırakmak için özel çaba sarf ediyorlar. Siyasal uzantıları da bu çabalara çanak tutuyor. 2023 1 Mayıs’ında bu tutumlarını daha belirgin biçimde ortaya koydular. Kendilerini 1 Mayıs’ın sahibi, diğer kurumları katılımcı ilan eden tutumlar ayyuka çıktı. 1 Mayıs gündemli ilk toplantıda kendi programlarını tüm kurumlara dayattılar.
Sınıf devrimcileri ve birkaç kurum bu dayatmalara itiraz etti. Sendikal bürokrasiyi ve bu kadar pervazsız davranmalarının önünü açan siyasi kurumları eleştirildi, ortak irade oluşturma çağrısı yapıldı. Bir dizi öneri yapıldı fakat öneriler dikkate alınmadı. İkinci toplantı ancak son hafta yürüyüş kollarının belirlenmesi için yapıldı.
Tüm inisiyatifi sendikal bürokrasiye bırakılamaz!
2- 1 Mayıs kavga günüdür…
1 Mayıs işçi sınıfı ve emekçilerin kapitalizme karşı mücadele günüdür. II. Enternasyonal’in kararıyla 1889 yılında, tüm dünyada birlik, mücadele, dayanışma günü olarak ilan edilmiştir. 1 Mayıs’ı önceleyen tarihlerde ve ilanından sonra gerçekleşen fiili-meşru mücadeleler, ödenen bedeller bugünü sınıflar mücadelesi tarihine silinmeyecek biçimde kazımıştır. Tarihsel gerçeklik böyle iken tüm inisiyatifi sendikal bürokrasiye bırakan siyasal anlayışlar da 1 Mayıs’ın özünü gölgeleyen, içeriğini boşaltan ehlileştirme suçunu işleyenlerin ortağıdır.
Bu yaklaşımlar 1 Mayıs ön sürecinde mahkum edilerek bir dizi öneri sunulmuştur. Bu önerilerin dikkate alınmaması halinde meşru müdahale hakkının kullanılacağı önden ilan edilmiştir.
Sendika bürokratları işçilerin kürsüyü kullanmasından korkuyorlar!
3- 1 Mayıs kürsüsünde bürokratlar değil işçiler yer almalıdır!
Sendika bürokratlarının yaptığı ilk toplantıda kürsüde işçilerin yer alması bir dizi kurum tarafından dillendirilmiştir. Fakat sendika bürokratları bir kere daha işçilerin kürsüyü kullanmasından korkmuşlardır. İradelerini tanımadıkları kurumlara sus payı olarak kullanılan ortak açıklamayı bir işçiye okutacaklarını ifade etmişlerdir. “Ortak” açıklamanın içeriği, biçimi, ne zaman okunacağı ve kimlerin okuyacağı dahi 5’li tarafından belirlenmektedir. Bu tutum ve yaklaşımın kendisi bile “sizin adınıza da bile biz düşünürüz, biz planlarız, biz yaparız” demek anlamına gelmektedir. Bu tutum ve yaklaşımın kabul edilemez olduğu Devrimci 1 Mayıs Korteji bileşenleri ve birkaç farklı kurum tarafından ilan edilmiştir.
Polis saldırısı gerçekleşirken tertip komitesi ortada yoktu!
4- Alana girişler ve mitingin tüm kortejler girdiğinde başlatılması…
Yıllardır tüm bileşenler alana girmeden 1 Mayıs programı başlatılmakta, giriş noktalarında bir dizi sorun yaşanmaktadır. Bu yıl sendika bürokratları programı siyasi kurumların önemli bir kısmı alana girdikten sonra başlatmıştır.
Kortejler alana girerken polisin keyfi dayatmaları ise artmıştır. Başta Devrimci 1 Mayıs Korteji olmak üzere bir dizi korteje polis müdahalesi gerçekleşmiştir. Sabahın ilk saatlerinde İbrahim Kaypakkaya flamaları gerekçe gösterilerek polis tacizi ve saldırıları başlamıştır. Devrimci ve ilerici güçler keyfi saldırıları reddederek direnişle yanıt vermişlerdir. Alana giriş noktalarında da polis keyfi tutum ve saldırısını sürdürmüştür. Saldırılarını bu kadar keyfi ve pervasızca sürdürmelerinin nedenlerinden biri de tertip komitesinin bilinçli tercihinin sonucu açığa çıkan iradesizliğidir.
Devrimci 1 Mayıs Korteji’nin en önünde yer alan BDSP korteji alana girerken polis keyfi biçimde pankart sopaları, olta bayrakları vb. alana almayacağını söylemiştir. Bu dayatmalar karşısında net tutum alınması üzerine “Tertip komitesiyle öyle anlaşıldı. Bakın DİSK bütün bayrak ve flamaları bırakıyor” denilmiştir. Tertip komitesi görevlilerinin “böyle karar var mı” sorumuza polisin yanında net ve tok yanıt verememesi düşündürücüdür. Tüm bu dayatmalara, saldırılara rağmen hiçbir materyal bırakılmadan alana girilmiştir. Polis saldırıları Kaldıraç ve Partizan kortejlerine de yapılmıştır. Tüm saldırılar gerçekleşirken tertip komitesi ortada olmadığı gibi görevlendirdikleri sendika çalışanları-uzmanları ne yapacaklarını bilmez bir halde ara ara ortalıkta görülmüşlerdir.
Kortejlere yapılan saldırılarla ilgili kürsüden anons yapılması talebi ise uzun süre görmezden gelinmiştir. Ortak gruba atılan mesajlar, tertip komitesi görevlilerine sıkça yapılan hatırlatmalar, Partizan’ın direk kürsü görevlilerine giderek oluşturduğu basınçla durumu geçiştirmek için sönük bir anons ancak yapılabilmiştir.
Devrimci simgeleri, iradeyi, direnişi “uygunsuz görüntü” olarak görüyorlar!
5- “Uygunsuz görüntüler”…
5’linin programını deklare etmek için yaptığı ilk toplantıda DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Taksim üzerinden “Biz bu sene uygunsuz görüntüler yaşanmasını istemiyoruz” diyebilmiştir. Tam da bu yaklaşımın bir sonucu olarak devletin devrimci-ilerici kurumlara yaptığı saldırılar görmezden gelinmiş, kürsüden dahi güçlü biçimde duyurulmamış-protesto edilmemiştir. Sendika bürokratları seçim öncesi polisle karşı karşıya gelmemek adına her türlü dayatmaya boyun eğmişlerdir. Keza sınıf devrimcileri polise geri adım attırarak tüm materyallerini alana soktuktan sonra DİSK de olta bayraklarını içeri sokabilmiştir.
Polisin keyfi saldırıları esnasında ortalıkta olmayanlar, kürsüden anons dahi yapmamak için çabalayanlar, uzun kürsü konuşmalarında saldırılara iki kelime dahi değinmeyenler anlaşılıyor ki devrimci simgeleri, iradeyi, direnişi “uygunsuz görüntü” olarak görüyorlar. Bu yaklaşımın sahipleri bırakalım işçi sınıfını temsil etmeyi ortalama bir demokrat bile olamazlar.
1 Mayıs’a leke sürenlere yanıt vermek her gerçek devrimci anlayışın temel görevidir!
6- Provokasyon mu?
Yukarda saydığımız ve sayabileceğimiz bir dizi nedenden dolayı sendika ve odaların başına çöreklenmiş bürokratları protesto etme hakkımızı kullandık.
1 Mayıs’a leke sürenlere tarihsel ve sınıfsal gerçekler doğrultusunda yanıt vermek her gerçek devrimci anlayışın temel görevidir. Meşru protesto hakkımızı kullandığımız için bizi susturmaya çalışan DİSK ve KESK’e bağlı sendika yöneticileri devletin devrimci-ilerici güçlere sıkça kullandığı “provokasyon yapıyorsunuz” ifadelerini kullanmaktan dahi geri durmamışlardır. Bu dil ve anlayış ortalama bir demokrata dahi yakışmadığı gibi sürdürüldüğü müddetçe açık sınıf düşmanlığına varacağı kesindir.
İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesini ileri taşımak yerine düzen sınırlarına hapsetmeye çalışanlara karşı mücadelemizi her yerde ve her türlü araçla sürdüreceğiz. DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TDB tabanındaki işçi ve emekçileri bir kere daha bu tabloyu yaratanlardan, onların temsil ettiği anlayıştan hesap sormaya davet ediyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın sosyalizm!
1 Mayıs kızıldır, kızıl kalacak!
İstanbul Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
9 Mayıs 2023