İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği, Türkiye’de özelleştirilmiş ve devletin elinde olan toplam 13 kömürlü termik santralin çevre mevzuatı ile ilgili durumunu ortaya koymak amacıyla hazırladığı raporu paylaştı. Kapatılan termik santrallerin tamamının çalışır durumda olduğunu söyleyen Başkan Baran Bozoğlu, “Sürelerini doldurduğu günden bugüne yaklaşık 1.5 yıl geçti bu tesisler havayı, suyu, toprağı kirletmeye devam ediyorlar” diye konuştu.
"Kapatılan tesisler hâlâ çalışıyor"
Damla Kırmızıtaş’ın Evrensel’de yer alan haberine göre Enerji Bakanlığı ve Çevre Şehircilik Bakanlığının ortak bir açıklama ile Afşin Elbistan A, Seyitömer, Tunçbilek, Soma, Kangal, Çatalağzı Termik Santrallerinin kapatıldığını söylediklerini hatırlatan Bozoğlu şunları ifade etti:
“Bu tesisler kapatıldı. Şu anda haziran ayının başındayız ve o gün kapatılan tesislerin tamamı hâlâ çalışır durumda. Kimisi bir yıldır, kimisi 1.5 yıldır çalışıyor ama bugün bu 13 tesis ne filtre sistemlerine dair ne de atık sahalarına dair herhangi bir yatırım ortaya koymamış olmalarına rağmen çalışır vaziyette. Yani Cumhurbaşkanımızın 4 Aralık 2019’da ifade ettiği ‘O 2.5 yıl süreyi tanımayacağız, yatırımlarını yapmaları gerekir’ ifadesine tezat bir durumla karşı karşıyayız.”
26 Aralık 2019 tarihinde çıkan düzenli depolama yönetmeliğine TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve TEMA Vakfı tarafından dava açıldığını söyleyen Bozoğlu, “O dava kazanıldı. Fakat dava kazanılmış olmasına ve bu tesislerin geçici faaliyet belgesi alarak çalışmalarına devam etmesine yönelik yönetmeliğin dava sonucu iptal edilmesine rağmen o yönetmeliğin benzerini 19 Mart 2021’de tekrar çıkardılar. Yani sürekli bir şekilde bu tesislere teşvik, çevreyi kirletmelerine muafiyet ve yatırım yapmadan önünü açan bir mekanizma ile karşı karşıyayız” dedi.
"EÜAŞ bünyesindeki santral usulsüz şekilde çalışıyor"
Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) bünyesindeki 18 Mart Çan Termik Santralin şu anda geçici faaliyet belgesi ve çevre izni olmadan çalıştığını belirten Bozoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Öte yandan Afşin Elbistan B, Çayırhan ve Orhaneli Termik Santrallerine mevzuatın belirlediği baca gazı emisyon sınırlarına uymamalarına, havayı kirletmelerine, toksik atıkları depolamamalarına rağmen 1 yıl sonunda aldıkları geçici faaliyet belgelerinin süresi dolduğu için tekrar geçici faaliyet belgesi (GFB) verildi. Bu GFB’ler şu an tam anlamıyla bu tesislerin çevre mevzuatından baypas yapmaları, usulsüz çalışmaları, çevreyi kirletmelerine rağmen çalışmalarının önünü açan bir mekanizma haline gelmiş durumda. Böyle bir mekanizma dünya tarihinde görülmedi. İlk defa böyle bir şey ile karşılaşıyoruz, ortada bir yatırım yok, ortada somut bir çalışma yok, buna rağmen bu tesislere GFB veriliyor. 1 yıl içerisinde Afşin Elbistan B, Çayırhan ve Orhaneli’nin 1 yıllık süresi doluyor, sonra tekrar GFB veriyorlar. Yani 1 yıl daha bu tesisler çalışabilecekler.”
Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan Termik Santrallerinin çevre izni olduğunu söyleyen Bozoğlu, “Yatağan şu anda sıvı bir şekilde atıklarını depolamaya devam ediyor. Yani yer altı sularını daha fazla kirletme riski var. Yatağan’da şu anda vahşi bir şekilde toksik atıkların depolanmasına rağmen, bu santrale ne yazık ki bu dönem içerisinde 5 yıl geçerli bir çevre izni verilmiş durumda… Üstelik tesis herhangi bir yatırım yapmamış olmasına rağmen...” dedi.
"Emisyon verisi nasıl ticari sır olur?"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının net bir şekilde felç yaşadığına dikkat çeken Bozoğlu, “Çevre ve Orman Bakanlığı kapatıldı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kuruldu ve bütün liyakatli kadrolar dağıldı. Orman ve Su işleri Bakanlığına gidenler oldu, Çevre Bakanlığında kalanlar oldu. Yani 2009 yılında ‘AB çevre faslı’nı açan kadrolar çöktü. Dolayısıyla şu an Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir felç yaşıyor, denetim yapmıyor” dedi. Bakanlıktan, hava kalitesini izleme açısından yaptığı çalışmanın bütün sanayi tesisleri için yapılmasını ve bacalarındaki emisyon ölçüm sonuçlarını online olarak paylaşılmasını istediklerini belirten Bozoğlu, “Biz bu talebimizi ilettiğimizde bize verilen cevapta bunun bir ticari sır olduğu ifade edildi. Biz emisyon verisinin nasıl bir ticari sır olabileceğini anlayabilmiş değiliz. Bu cevap bize 25 Mayıs 2021 tarihinde geldi” dedi.
"Denizlerimiz cansız yapıya dönüşecek"
Marmara Denizi’nin sıcaklığının bu yıl normal şartlardan 2.5 santigrat derece daha yüksek seyretmesinin salyaya neden olduğunu ve sıcaklıkla birlikte denizdeki tuz miktarının da arttığını anlatan Bozoğlu şunları söyledi:
“Hava sıcaklığının artmasının yanında müsilaj oluşumu açısından koşullar da uygun, denizler kirli… Özellikle Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Türkiye’nin sahil şeridindeki kentlerden atık sular Karadeniz ve Marmara Denizi’ne dökülüyor. Marmara Denizi’nin çeperinde neredeyse ülkemizdeki nüfusun 4’te 1’i yaşıyor ve sanayicilerimizin atık suları yeterince ileri teknolojilerle arıtılmadan Marmara Denizi’ne veriliyor. Kirlilik yükü de bir yandan arttıkça bu gibi olaylar, buradaki mikroorganizmalara besin sağlıyor. İklim krizine bir yandan kızıyoruz ancak etkilerinin artmasına sebep olacak koşulları da insan olarak biz yaratıyoruz. İklim değişikliği, Marmara Denizi’nde bir baskı unsuru olarak ele alınmalı ve buna göre mücadele planı geliştirilmeli... Önlem alınmazsa, denizlerimizin sadece üzerinde büyük tonajlı gemilerin dolaştığı cansız bir yapıya dönüşmesi kaçınılmaz.”