Maraş’ta Afşin A ve Afşin B termik santralleri yıllardır çalıştırılıyor ve bölge halkı santralin tüm olumsuz etkilerine hem yakından tanıklık ediyor hem yarattığı tahribatın bedelini ödüyor.
“Nefes alsın”
Hazal Ocak’ın Gazete Duvar’da yer alan haberine göre, Maraş son 3 yıldır Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği limit değerlerin yaklaşık dört kat üzerinde bir hava kirliliğine maruz kalıyor. Greenpeace, şehrin 38 yıldır yıkımla boğuştuğunu belirterek “Kahramanmaraş nefes alsın” başlığıyla bir imza kampanyası başlattı. On binlerce kişinin imza attığı kampanyada özetle şöyle deniliyor:
“Çalışmalar, Afşin A santralinin açılışını takip eden dönemde kanser vakalarının büyük tırmanış gösterdiğini ifade ediyor. Faaliyetteki iki santralin, şimdiye kadar 17 bin erken ölüme neden olduğu düşünülüyor. Santraller yüzünden bölgede tarımsal üretim yapan çiftçiler de büyük hak kaybına uğruyor. Toprakta biriken ağır metaller yüzünden üretim miktarı ve ürün verimi düşüyor. Santraller, büyük bir su tüketimi yapıyor, Afşin A Santrali'nin çıkardığı kirli su, arıtılmadan Ceyhan Nehri'ne deşarj ediliyor.”
“Yeni santralleri iptal edin”
Kampanya kapsamında Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan bölgedeki yeni santral planlarını iptal etmesini, mevcut santrallerin devreden çıkarılmasını da kapsayan bir ‘kömürden çıkış planı’ oluşturması talep ediliyor.
Kampanyayı gördükten sonra Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Onur Akgül’e bölgedeki son duruma ilişkin sorularımı ilettim. Aldığım cevaplar şöyle:
Santrallerden dolayı bölge nasıl etkileniyor?
Bölgedeki Afşin A ve Afşin B santrallerinin, tarımsal üretim ve çiftçiler üzerinde çeşitli seviyelerde etkileri var. Bunlardan ilki direkt olarak santrallerin ve kömür rezervlerinin inşaatıyla ortadan kalkan tarım toprağı. 2 santral de Elbistan Ovası’nın toprakları üzerine kurulu. Dolayısıyla 1984'ten itibaren Afşin A ve 2005'ten itibaren de Afşin B santrali ile beraber Elbistan Ovası çok büyük bir toprak kaybına uğramış durumda.
“Nehirden su çekiyor”
Bölgede çiftçiler nasıl sorunlar yaşıyor?
Etki, santralin faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Yakılan çok düşük kaliteli linyit; azot oksitler, kükürt dioksit gibi gazları ve cıva gibi son derece tehlikeli ağır metallerle çok yoğun bir hava kirliliği yaratıyor ve bu kirlilik bütün bölgedeki toprak ve su varlığının üzerine saçılıyor. Buna ek olarak santraller, Ceyhan Nehri’nden büyük miktarlarda su çekiyor ve bu suyu proses suyu olarak kullanıyor, Afşin A Santrali bu suyu arıtmadan nehre deşarj ediyor. Bu da bölgedeki çiftçilerin santraller tarafından yoğun şekilde kirletilmiş su ve toprakla tarımsal üretim yapmaları sonucunu getiriyor. Böylece tarımsal üretimin hem miktarı hem de verimi önemli ölçüde düşüyor.
Bir diğer etki ise, çiftçilerin santral kaynaklı zararlarını giderme konusunda uğradığı hak mahrumiyeti oldu. Bölgede, aralarında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nin de bulunduğu kurumların yaptığı analizler, santrallerin bölge topraklarını ve suyunu yoğun bir şekilde kirlettiğini ortaya koymuştu. 2011 senesine kadar çiftçiler bu bilimsel tespitlere dayanarak açtıkları davaları kazanıp tazminat alabiliyorlardı. 2011’de EÜAŞ Genel Müdürlüğü’nün açtığı davada Yargıtay, kirliliğin santraller kaynaklı olmadığına hükmetti ve artık çiftçiler, zararlarını tazmin edemez noktaya getirilmiş oldu.
“Yeni planlananlar var”
Bölgede toplam kaç proje var? Kaç tane daha planlanıyor?
Bölgede aktif olarak elektrik üreten iki proje var. Sırasıyla 1984 ve 2005’te kurulan Afşin A ve Afşin B santrali. Her iki santral de son derece düşük kaliteli Afşin Elbistan linyitini yakıyor. Çok büyük bir çevre kirliliği yaratıyor, neden oldukları hava kirliliği ile kamu sağlığını tahrip ediyor ve bölgesel iklim değişikliği yaratıyorlar.
Mevcutlara ek olarak bölgede planlanan santraller de var. Afşin A Santrali 2 yeni üniteyle genişletilmek isteniyor. Afşin C Santrali'nin ÇED süreci devam ediyor. (mahkeme, 'ÇED olumlu' kararını esastan iptal etti) Akbayır Santrali’nin de ÇED süreci devam ediyor. Bölge halkının itirazları, bölgedeki sivil inisiyatiflerin ve Greenpeace'in de yürüttüğü kampanyalar sonrasında bölgedeki bir santral ise iptal edilmiş durumda. Bunlar haricinde, daha önceleri planlara alınan Afşin D, E ve G santrallerinin ise ÇED süreçlerinde belirsizlik devam ediyor.
“Adil geçiş politikası”
Bölgedeki duruma ilişkin neler yapılması gerek?
Genel kanının aksine Türkiye kömürden ve fosil yakıttan üretilen elektrik enerjisine aslında muhtaç değil. Türkiye'nin çok geniş bir yenilenebilir enerji potansiyeli var Maraş’ta da durum farklı değil. Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın yayınladığı “2014–2023 Bölge Planı”nda da bu potansiyele işaret ediliyor.
Ek olarak, 2021’de yayınlanan "Kömür Sahalarının Güneş Potansiyeli" başlıklı rapor, kömürlü termik santrallere kömür sağlayan sahalar güneş panelleri ile donatılırsa 6.9 milyon hanenin yıllık elektrik ihtiyacının karşılanabileceğini ortaya koydu.
Çalışmaya göre, Afşin A ve B santrallerinin açılmış sahalarının barındırdığı güneş enerjisi santrali potansiyeli yaklaşık 1900 MWp iken, üretim potansiyeli ise toplamda yıllık 2.7 milyon MW seviyelerinde. Bu potansiyel, bölgenin tarımsal üretim gücüyle birlikte düşünüldüğünde, Kahramanmaraş’ın kömürsüz gelecek potansiyeli ortaya çıkıyor.
İklim krizine karşı daha dirençli yerleşim alanları oluşturabilmek ve krizden etkilenen çevrelerin yaşam ve istihdam haklarını koruyabilecek adil geçiş politikalarının oluşturulması Kahramanmaraş için büyük önem taşıyor. Maraş’ta yapılması gereken, kömürlü termik santrallerin bir an önce kapatılması ve bölgenin mevcut istihdam potansiyellerini kullanacak şekilde adil geçiş politikalarıyla bölgenin iklim krizine karşı dirençli hale getirilmesidir.