İzmir Tabip Odası gerçekleştirdiği basın toplantısı ile İzmir depremine dair hazırlamış oldukları değerlendirme raporunu kamuoyu ile paylaştı. İzmir Tabip Odası'nda saat 12.30'da başlayan basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ikinci başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Türk Tabipleri Birliği Etik Kurul Başkanı Prof. Dr. Feride Aksu katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Dr. Lütfi Çamlı, yaşanan depreme dair bilgiler paylaştı. Çamlı, “Resmi rakamlara göre 96 yurttaşımız hayatını kaybetmiş 995 yurttaşımız yaralanmıştır” derken doğal olayların insan eliyle bir afete dönüştüğünü ifade etti.
İTO adına yapılan açıklamada şunlar belirtildi:
“Ülkemiz; planlama, kentleşme, yapılaşma ve denetim konularında ranta dayalı politikalar ve bilim ve mühendisliğe aykırı uygulamalar nedeniyle, başka topraklarda yaşandığında 'doğa olayı' sınırları içinde kalacak durumların ağır kayıplar yaşattığı bir 'afet ülkesi'ne dönüşmüştür.”
Çamlı, Bayrak'ının çoğu bina yaşı 25-30 yılın üzerinde olan yüksek apartmanlardan oluşan bir kentsel yerleşim olduğuna dikkat çekti.
“Barınma sorunu kalıcı şekilde çözülmeli”
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ikinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise depremlerden sonra çıkarılmayan derslere vurgu yaptı. Merkezi ve yerel iktidarlara sorumluluk düştüğünü ifade eden Ökten, sorumluların bir an önce ortaya çıkarılması gerektiğini belirtti. Ökten ayrıca depremin pandemi koşullarını daha da zorlaştırdığını ifade etti.
Prof. Dr. Feride Aksu ise, sağlığın tek başına teknik bir mesele olmadığını pandemi vaka sayılarının arttığı bir dönemde hızlı bir şekilde kalıcı barınmanın sağlanması gerektiğini söyledi. Hastanelerde ve sağlık kurumlarında çok sorun olmadığını ancak güçlendirme çalışmalarının bir an önce yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Çamlı'nın konuşmasında içeriğine dair bilgi verdiği ve açıklamanın ardından İzmir Tabip Odası internet sitesinde yayınlanan raporda ise özellikle barınma ve geçici yerleşim yerlerine dair ayrıntılı gözlem sonuçları yer aldı. Raporda ziyaret edilen Kültürpark Fuar Alanı Konaklama alanı, Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı Geçici Yerleşim Alanı, Stadyum Geçici Yerleşim Alanı, Ege Üniversitesi Geçici Yerleşim alanı ve Şirinyer Geçici Yerleşim Alanına dair yerleşme, içme suyu, sosyal hizmetler, güvenlik, yardımlar, iletişim, sağlık hizmetleri gibi pek çok başlığa dair gözlemlere yer verildi.
“Pandemi bulaş riski artabilir”
Yerleşim alanlarına dair organizasyon ve sağlık koşulları açısından belirgin sorun alanları tespit edilmediğinin belirtildiği raporda dışarıdan gelen, fotograf çeken, merak eden kitlenin varlığı ve resmi-gayri resmi yardım stantlarının yarattığı kargaşaya dikkat çekildi. Hastane ve sağlık kurumlarının deprem sonrası durumlarına da yer verilen raporda Covid-19 başlığı altında yerleşim yerleri ve organizasyonlar pandemi koşulları ile birlikte değerlendirildi.
Açıklamada şu uyarılarda bulunuldu:
“Deprem nedeniyle oluşan nüfus hareketi, geçici yerleşim yerlerinde barınma, kalabalık ortamlar, uygun olmayan yaşam koşulları, beslenmenin olumsuz etkilenmesi, hijyen olanaklarının yetersizliği, altyapı sorunları, fizik mesafenin korunmasında, maske kullanımında ve sağlık hizmetlerinde aksamalar gibi faktörler gerek COVID-19 gerekse de grip ve diğer solunum yoları hastalıklarının artışına neden olabilir. Bu durum COVID19 açısından ayrı bir risk ortaya çıkarmaktadır” denilen raporda “deprem öncesinde pozitif temaslılar güvenlik kuvvetleri denetimiyle evde tutuluyorken şimdi örneğin bir ailenin tek çadırda kalabilmesine izin verilmiş olması, geçici yerleşim alanında kalan depremzedelere bulaş riskini artıracaktır.”
“Kriz masasına meslek örgütleri de alınmalı”
Sağlık emekçilerinin durumlarının da değerlendirildiği raporda İzmir'de deprem sonrasında aksamayan sağlık hizmetlerinin sağlık emekçilerinin özverilerinin sonucu olduğu vurgulandı. Bayraklı bölgesinin sağlık emekçilerinin yoğun olarak oturduğu bir bölge olduğu ve yaşamını yitiren, ailesini kaybeden sağlık emekçilerinin olduğu bilgisi paylaşıldı.
Raporda kriz yönetimi noktasında ise raporda şunlar belirtildi:
“Daha önceki pek çok olağandışı durumda gözlendiği gibi, devlet yönetimi, parlamento üyeleri, parti temsilcileri ve diğerleri tarafından büyük ekipler ve koruma görevlileri eşliğinde kriz masalarının, olay yerlerinin, hastanelerin ve geçici yerleşim alanlarının sıkça ziyaret edilmesinin, acil durum görevlilerinin işlerinin kesintiye uğramasına, depremzedelerin beklentilerinin yükselmesine ve gerçekdışı umut beslemelerine yol açabildiği görülmüştür.”
Raporda son olarak alınması gereken bir dizi önlem ayrıntılı olarak sıralandı ve “kriz yönetimi yapısı içinde Tabip Odası dâhil ilgili meslek örgütleri de yer almalıdır” denildi.
Kızıl Bayrak / İzmir