İnfaz indirimi ve bazı hükümlülerin serbest bırakılması MHP’nin kanlı faşist tetikçileri, mafya artıkları nedeniyle sürekli gündemdeydi. Son genel seçim öncesine kadar AKP böylesi bir düzenlemenin toplumsal düzeyde yaratacağı tepkiden duyduğu kaygıdan dolayı af yasasına karşı mesafeli bir tutum takındı. Af düzenlemesine ilişkin tereddüt bizzat AKP şefi tarafından dile getirilmişti. Erdoğan, devletin, devlete yönelik suçlarla ilgili af yetkisinin kullanabileceğini, vatandaşa yönelik suçlar konusunda af yetkisi kullanmasının ise doğru olmayacağı vb. söylemlerde bulunmuştu.
AKP’nin af konusunda tutumu değişti. Zira, son yapılan genel seçimde ebedi şefini Cumhurbaşkanlığına taşısa da tek başına iktidar olmak için gerekli sayısal çoğunluğu sağlayamadı. Tek başına hükümet olamayan AKP ve ebedi şefi MHP’nin kapısını çaldı. Erdoğan, MHP desteğini almadan iktidar dümeninde oturamayacağı gerçeğiyle yüzleştiği oranda, geçmiş söylemlerinden çark etti. Alaattin Çakıcı vb. çete artıklarının, her tür ahlaksızlığın, yolsuzluğun öznesi olan kimliklerin affı için düğmeye bastı.
İnfaz düzenlemesinin bir diğer nedeni ise AKP, MHP ikilisinin toplumsal desteklerinde yaşanan küçümsenmez erimedir. Erimenin önüne geçmek için af yasasının panzehir olabileceğini düşünüyorlar.
AKP-MHP ikilisi uzun zamandır devrimci, ilerici tutsakların dışındaki tutuklu ve hükümlüleri salıvermek için bir bahane arıyordu. Koronavürüs salgını AKP-MHP koalisyonuna aradıkları fırsatı sundu. Koronavirüs vakalarının arttığı bir ortamda Cumhur ittifakı ortakları iki yıldır gündemde tuttukları af yasasını meclise taşıdılar ve jet hızıyla meclisten geçirdiler. Cumhurbaşkanı tarafından imzalanan düzenleme yasalaştı.
Yaklaşık 90 bin kişinin serbest kaldığı infaz düzenlemesiyle mafya, çete örgütlemelerinin başında ve içinde olanlar, Soma da yaşanan 301 işçinin iş cinayetine kurban olmasının sorumluları, kısacası toplumsal suçların failleri serbest kaldılar.
Af yasasında “taksirle ölüme neden olma” ve “kasten yaralamadan ölüme sebebiyet verme” suçu da yer alıyor. Bu nedenle Ali İsmail Korkmaz ve Abdullah Cömert’in davalarında ceza alan katiller, birçok cinayet ve Banker Kastelli olarak bilinen Cevher Özden de dahil olmak üzere birçok kişiyi yaralama olayına karışan ve eski Kuşadası Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu’yu öldüren tetikçi Fırat Erdoğan’ı azmettiren Kürşat Yılmaz da bu aftan yararlandı. Abdullah Topçu'yu öldürmek suçundan savcı karşısına çıkan ve tehditle tahsilât yapmak, zorla alıkoymak, adam öldürmeye azmettirmek ve benzeri suçlardan 2014 yılında tahliye edilen faşist tetikçi Sedat Peker de bu düzenlemeden yaralandı.
Berkin Elvan davasında “olası kastla öldürme” suçundan ceza alması talep edilen polis de “taksirle ölüme neden olma” suçundan ceza aldığı takdirde aftan yararlanacak. Çiftlik Bank ile binlerce kişiyi dolandırıp yurt dışına kaçan “Tosuncuk” lakaplı Mehmet Aydın da Türkiye'ye dönmesi halinde verilen cezanın yarısını yatacak.
Devrimci tutsakların, AKP’nin yolsuzluklarını yazan, kirli savaşın yanında yer almayan gerçek gazetecilerin payına ise demir parmaklıkların ardında kalmak düştü. Zira AKP iktidarı ve yandaşı MHP, onları “terörist” olarak tanımlıyor. Bununla da yetinmeyen dinci-faşist iktidar “örgüt kuranlar ve yönetenler” başlığı altında devrimci tutsaklar için istenen cezaların katlanmasının da yolunu açtılar.
Korona günlerinde yapılan infaz düzenlemesiyle iktidar sahipleri, devrim ve sosyalizm davasına gönül vermiş komünistlere, devrimcilere duydukları sınıf kinini ortaya koydular. AKP iktidarı aynı zamanda farklı düşünen aydın ve yazarlara duyduğu düşmanlığı da infaz düzenlemesiyle açıkça ortaya koydu. Öyle ki, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel vb. basın mensuplarının dışarı çıkmaması için MİT ile ilgili haber yapanların infaz indiriminden yararlanmaması için af düzenlemesinde gece yarısı değişiklik yaptılar.
Korona salgınının arkasına sığınan AKP iktidarı kader ortağıyla birlikte kirli ve adli işlerle sınırlı bir korona duyarlılığı(!) göstermiş, salgın tehdidi altındaki binlerce devrimci, yurtsever tutsak ve aydının ölümüne davetiye çıkarmıştır. Bu konuda İran’daki molla rejimine bile taş çıkartmıştır. Zira İran’daki gerici molla rejimi, koronavirüs tehdidine karşı cezaevlerini boşaltma kararı alırken hiçbir ayrım yapmadı. Tüm tutsakları serbest bıraktı.
AKP iktidarı infaz düzenlemesi adıyla pazarladığı af yasası ile suçlarına yeni bir halka daha ekledi. AKP iktidarının ayrımcı af yasası özelde devrimci tutsaklara, namuslu aydın ve yazarlara, genelde ise devrim ve sosyalizm mücadelesine yönelik düşmanlığın vesikası olarak kayıtlara geçti. Suç üreten AKP iktidarının ve kapitalist sistemin sonunu getirmenin biricik yolu devrimci sınıf mücadelesini büyütmektir.