Akbelen’deki ağaç katliamına karşı İkizköylülerin direnişi sürerken, 28 Temmuz’da İçtaş-Limak ortaklığı YK Enerji kamuoyuna yaptığı açıklamada şunları iddia etmişti:
“Akbelen Ormanı’nın ‘Milli park, tabiat parkı, sit alanı, muhafaza ormanı, gen koruma ormanı gibi ekolojik veya sosyokültürel fonksiyonlu orman gibi özel nitelikli alanlardan olmadığı ve özel nitelikli alanlara komşuluğu bulunmadığı”
İkizköy Çevre Komitesi yaptığı açıklamayla YK Enerji’ye yanıt verdi ve şunları dedi:
1- YK Enerji halkın refahını artırmıyor
Limak ve İçtaş, halkın ortak varlıklarını – vergilerini, ormanlarını, suyunu, havasını – tüketerek, kendi servetini büyütüyor. Örneğin, termik santralleri için kamu kaynaklarından devlet desteği alıyor (2018’den beri toplam 131,7 milyon dolar kapasite mekanizma ödemesi), orman tahsisi ile kömür madeni genişletiyor, yörenin su kaynaklarını kullanarak çevre yatırımlarını yapmadan termik santrallerini çalıştırıyor, köylerin taşınmasına neden olup insanları göçe zorluyor.
2- YK Enerji’nin elektrik üretimi ve buna yönelik madencilik faaliyetleri dünya standartlarına uygun değil
Maden sahalarının, çevrelerindeki yüzey sularını kirlettiği ve kullanılamaz hale getirdiği analizlerle kanıtlandı. Santralin kül depolama alanı bilimsel ve yasal gereklilikleri karşılamıyor, atık küller ormana akıyor. Şirket, baca gazı yatırımlarını tamamlamış değil, başladıkları iyileştirme çalışmaları ise uluslararası standartlara uymayan Türkiye’deki emisyon sınır değerlerine göre yapılıyor.
3- Yeniköy ve Kemerköy santralleri, elektrik üretiminde yerli kaynak baz yükünün yüzde 15’ini sağlamıyor
Bu santrallerin üretimleri sadece yerli kömür yakıtlı santrallerin üretimlerinin %15’i civarında. “Yerli kaynak baz yükü”ne yerli kömürün yanı sıra barajlı hidroelektrik, jeotermal ve biyokütle gibi yerli kaynaklar dahil edildiğinde iki santralin üretimi toplam yerli kaynak baz yük içindeki payı %6’ya kadar düşüyor. Yeniköy ve Kemerköy santralleri de sıklıkla arıza yaşıyor, EPİAŞ Şeffaflık Platformu’na göre 2022’den bugüne Kemerköy 675 kez, Yeniköy 290 kez arıza yaşadı. Yani bu santrallerde üretim sık sık kesiliyor. Bu nedenle Yeniköy ve Kemerköy çalışmazsa elektriksiz kalırız söylemi de gerçeği yansıtmıyor.
4- Bu santraller Türkiye için stratejik öneme sahip değil
Ege Bölgesindeki santrallerin toplam üretimi yıllık 67 GWh civarı iken söz konusu iki santralin üretimi 6,8 GWh yani toplamın ancak %10‘u. Bu santraller stratejik değere sahip değil, kapansalar dahi Türkiye ve Ege bölgesi elektriksiz kalmaz, çünkü ülkemiz boydan boya elektrik hatları ile birbirine bağlı, kurulu kapasite anlık azami ihtiyacı rahatlıkla karşılayacak düzeyde. Türkiye’de de Ege Bölgesi’nde de santrallerin yıllık üretim kapasiteleri gerçekleşen yıllık tüketimin çok üzerinde. Yani arz (üretim) kapasitesi, gerçekleşen talepten (tüketim) fazla. Bölgede elektrik santrali yatırımları, özellikle yenilenebilir kaynaklardan olmak üzere, hız kesmeden devam ediyor.
5- YK Enerji çevre yatırımlarını tamamlamadı
Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallari her biri 210 MW gücünde toplam 5 üniteden oluşuyor. Söz konusu termik santrallerin mevzuat gereği tamamlaması gereken baca gazı arıtma (baca filtresi) yatırımları 5 üniteden sadece 2’sinde tamamlandı. 3 ünite çevre yatırımlarını tamamlamadan çalışmaya, zehir saçmaya devam ediyor.
Ayrıca, şirket termik santrallerin atık küllerini 2020’ye kadar düzensiz olarak depolarken, 2020 yılından itibaren göstermelik bir düzenli depolama sahası yaptı. Depolama sahasından sızan küllerin ormana aktığı 2022 Ekim ayında yapılan saha çalışmasında tespit edildi.
6- Madencilik olmazsa da bölgede istihdam sağlanabilir
Milas, tarımsal, kültürel ve doğal varlıkları ile ekonomik imkanları zengin bir ilçe ve tek seçeneği kömür madeni ve termik santral değil. Örneğin; ‘‘Milas’ta Zeytincilik” raporu gösteriyor ki Milas’taki iki santrale verilen yalnızca 1 yıllık devlet teşviği, bir seferlik zeytin sektörüne aktarılsa Milas’ta zeytine dayalı sanayinin gelişmesi ve sadece zeytine dayalı imalat sanayinde 700 yeni, yeşil ve güvenceli işin yaratılması mümkün.
nemli olan şu kararı vermek; kamu kaynaklarıyla Milas’ta tek bir şirket mi yaşatılacak, yoksa 20 bin çiftçinin geçim kapısı olan zeytin sektörü mü ayağa kaldırılacak?
7- Akbelen ormanının “Kesime tabi ekonomik fonksiyonlu plantasyon (ağaçlandırma) alanı olarak tanımlandığı” doğru değil
Saha ile ilgili “kesime tabi ekonomik fonksiyonlu ağaçlandırma” açıklaması ile şirket “bu ağaçlar zaten kesilecekti” demek istiyor. OGM’nin e-haritasına göre sahanın çok küçük bir kısmı endüstriyel plantasyon sahası olarak ayrılmış, yani şirketin bu açıklaması yanlış.
Kaldı ki madene dönüştürmek için ağaç kesmek ile endüstriyel plantasyon sahası olduğu için ağaç kesmenin sonuçları ve etkileri farklı; maden sahasına dönüştürülen bir orman artık “karbon depolama, toprak koruma, canlılara yaşam alanı olma, oksijen üretme, su döngüsüne katkıda bulunma” fonksiyonlarını yitirir.
8- Akbelen’deki kesimin önünde yargısal engel var
2021 Aralık ayında şirketin orman kesim izni süresi doldu ve yenilenmedi yani Akbelen’deki orman kıyımı izinsiz, yasa dışı.
İkinci olarak, santrallerin hukuka aykırılıklardan ötürü durdurulmasına ilişkin ilgili Danıştay tarafından onaylanmış yerel mahkeme kararı uygulanmıyor. Bu hukuksuzluk Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla kayıt altına alındı. Bütün bunlara rağmen ilgili kararlar hala uygulanmıyor ve uluslararası insan hakları hukuku mekanizmalarındaki süreçler devam ediyor. Dolayısıyla süreçle ilgili yargısal bir engelin olmadığı ifadesi gerçeği yansıtmıyor.
9- Güneş ve rüzgar bize yeter
Bugünün ve geleceğin enerji kaynağı depolamayla desteklenen güneş ve rüzgar, Limak ve İçtaş’ın işaret ettiği gibi kömür değil. Türkiye’nin 2030’a kadar kademeli olarak termik santralleri kapatması ile kömürü elektrik üretiminde sıfırlamasının mümkün ve karlı olduğunu ortaya koyan çalışmalar yapıldı. Uluslararası Enerji Ajansı gibi ana akım enerji politikası kuruluşları bile güneşten üretimin en ucuz elektrik üretme yöntemi olduğunu açıklıyor ve güneşi küresel enerji sisteminin kralı ilan ediyor. Şirket yetkilileri ya bu küresel gelişmelerden bihaber ya da yukarıda belirttiğimiz gibi kamuoyunu kandırmaktan çekinmiyor.
10- Maden sahalarının rehabilite edildiği bilgisi doğru değil
Maden sahası üzerine ağaç dikmek, sahanın rehabilitasyonu yani orman alanının yeniden tesisi anlamına gelmez, orman bir ağaç topluluğundan ibaret değil, toprağı, bitkileri ve hayvan türleri ile birbirine bağlı bir ekosistem bütünüdür.
LİMAK ve ICTAŞ şimdiye kadar tek 1 dönüm dahi rehabilitasyon çalışması yapmadı. Şirketin rehabilitasyon örneği olarak gösterdiği birkaç dönümlük alan, özelleştirme öncesinde Devletin yani Türkiye Kömür İşletmelerindeyken yapıldı.
Hava fotoğraflarından Milas’taki ağaçlandırmanın da tüm sahada yapılmadığı görülüyor. Rehabilitasyon yapıldığı iddia edilen alanda ise sadece ağaç dikiliyor ki üst toprağın sıyrılması ardından toprağın, ormanın eski haline gelmesi Türkiye’deki uygulamalardan da gördüğümüz gibi mümkün olmuyor.
11- YK Enerji’nin fidan dikmesi ekosistemi yerine getirmez
Ağaçlandırma çalışmaları ile dikilen fidanların akıbeti, özellikle içerisinde bulunduğumuz ve küresel iklim krizi ile şekillenen antroposen çağda, bilimsel açıdan net bir şekilde ortaya konulamıyor, çünkü dikilen fidanların türleri ve iklim değişikliğine uyum kapasiteleri bilinmiyor. Diğer taraftan orman bir ekosistem iken, dikilen ağaçların doğal yaşam ortamları oluşturması ve farklı türlerden canlıların bir arada yaşadıkları yaşam birlikleri oluşturması onlarca yıl alıyor.”