Agos gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 15’inci yıl dönümünde katledildiği sokakta ve saatte anıldı. Hrant’ın Arkadaşları’nın “15 eksik yıl” çağrısı ile Agos gazetesinin eski ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı önünde yapılan anmaya çok sayıda kişi katıldı.
Dink’in katledildiği yere karanfiller bırakılırken, apartmana da Hrant Dink’in resminin olduğu “Büyülü sözlerinden, keskin bakışında, barış inanından, o kocaman gülüşünden uzak 15 yıl geçti ahparig. Ama hafızanın hükmü geniş, senin sözünün arkasındayız. Cesaretini kalbimize yazdık, gülüşünü yüzümüze kazıdık. Bil ki her eksik yılda daha da çoğalıyoruz ahparig. 15 eksik yıl” yazılı pankart asıldı.
Dink şahsında yapılan saygı duruşu ile başlayan anmada ilk olarak Hrant’ın arkadaşı Bircan Yıldırım’ın mesajı okundu.
“Bazı taşların dili vardır”
Ardından Dink katledildiğinde 5 yaşında olan Nazım Özgün Afşin yaptığı konuşmada şunları ifade etti:
“Bazı taşların dili vardır, duymasını bilene konuşur. Hrant amcamın taşı gibi. Benim için Agos’un önündeki kaldırımdaki o taş, Hrant amcamın vurulup düştüğü taştan çok daha fazlası. Buluşma noktamız gibi, benim için Hrant amcama gitmek gibi o taşa gitmek… Her yıl 19 Ocak’ta ‘Keşke şimdi görebilsem’ diye düşünürüm o taşın yanında dururken. Asla taşa basmam. Şimdi, burada konuşurken de hissim aynı: Keşke bu yaşımda sohbet edebilseydim Hrant amcamla, keşke eski karnelerime bakıp kocaman gülümseyebilseydi… ‘Bu çocuktan asla vazgeçme, kumaşı başka, ruhu farklı’ demiş anneme otizm tanısı aldığımda, keşke Hrant amcam Hacettepe’yi kazandığımı görebilseydi, keşke…”
“Ne sultanlar, ne padişahlar, ne krallar yıkıldı. Yine yıkılacaklar!”
Ardından Hrant’ın Arkadaşları adına söz alan Rakel Dink “Çutağım” diye seslenerek başladığı konuşmasında “15 yıl oldu. 15 eksik yıl. O günün çocukları Nazım gibi büyüyorlar” dedi. Dink şu şekilde devam etti:
“Gelecek korkuları ve hayalleriyle, büyüklerinin acı dolu mirası arasında sıkışıyor çocuklar. Ya kendilerine ya başkalarına zarar veriyorlar. Oysa bir araya gelip su gibi aksalar karşılarında hiçbir şey duramaz. Bu dünya ne zorbalar, ne zulümler gördü. Gün geldi hepsi yıkıldı. Devirler değişti. Ne sultanlar, ne padişahlar, ne krallar yıkıldı. Yine yıkılacaklar.
Köyde çeşmenin başında, köprünün başında, silahıyla durup, gelenden geçenden haraç alana eşkıya derlerdi. Sonra silahları kâğıt parçalarının ardına sakladılar. Adlarına devlet dediler, şirket dediler. Kağıtlarda kendi koydukları kanunlar yazılıydı. Biz inandık, siz inanmayın çocuklar.
Kimsenin olmayana “benim” diyene inanmayın! Herkesin olana, “benim” diyene inanmayın!”
“Herkesin olanı, kimsenin olmayanı, ‘benim’ diyenden koruyorlar”
“Bu topraklarda yükselen her itiraza dış güçler dediler. Doğru. Sizin içiniz onların dışıdır. Sizin içiniz yandığında onlar hep dışarıda duman var dediler, pencerelerini kapattılar” diyerek devam eden Dink, Gezi Direnişi’nde katledilen gençlere değindi. Hrant şahsında her 19 Ocak’ta yaşanan başka zulümlerin anıldığını da belirten Dink son olarak şunları ifade etti:
“Seni toprağa verirken buradan yükselen isyan ve itiraz sesi susmadı, susmayacak. İşçiler, kadınlar, öğrenciler, köyler yine direnişte. Herkesin olanı, kimsenin olmayanı, ‘benim’ diyenden koruyorlar. Bir gün yine birleşip sel olup akacaklar.
Kiminin gönlü kırık. ‘Bize olurken neredeydiniz?’ diye soruyorlar. Biz öyle olmak istemedik, gücümüz yettiğince seslerine ses katmaya gayret ettik. Edeceğiz.
Sesin, kulağımızda. Sözümüz söz.”
Hrant’ın konuşmalarının ve Ermenice türkülerin dinletildiği anma, sık sık atılan “Faşizme inat kardeşimsin Hrant!”, “Biz bitti demeden bu dava bitmez!” sloganları tekrar haykırılarak sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul