AKP-MHP iktidarı rant ve talan politikalarını kesintisiz sürdürüyor. Pandemi sürecini de fırsata çeviren iktidar, her bulduğu fırsatta doğaya saldırıyor. Akarsuları kurutuyor, ağaçları kesiyor, verimli tarım arazilerini yok ediyor.
Sermayenin çıkarları uğruna yürütülen bu doğa talanı politikalarının bir yenisi de Bingöl Genç ile Diyarbakır arasında kalan Dicle Havzası Sarım Çayı’nda yapılmak isteniyor. Sarım Çayı’na kurulmak istenen HES projesi 100’e yakın köye zarar verecek. Endemik bitkileri ve yabani hayvanların yaşam alanlarını yok edecek. Sarım Havzası Çevresi Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Derneği Başkanı Emin Turhallı gazetemize havzanın özelliklerini ve projenin vereceği zararları anlattı.
Sarım Havzası’nın dört mevsimi aynı anda içinde barındırdığını ve verimli tarım arazisi olduğunu belirten Turhallı şunları havzayı şu ifadelerle anlattı:
“Her şeyden önce suyun ismi hayattır. Su olmazsa hayat olmaz. Doğanın döngüsü su ile oluyor. Sarım havzası yılda dört mevsim kendi içinde barındırıyor. Bir yerde kar varken bir yerde ekinler yetişiyor. Sarım havzası sulu tarıma dayalı bir havza. Toprağı temiz güneşi temiz suyu temiz dağları ve ovası ile bütünleşmiş bir havzadır. Örneğin bugün arıcılık yapanlar sarım havzasının en alt kesimlerinde konaklamakta. Havalar ısındıkça onlarda yüksek yerlere çıkıp bir kalite bir lezzet birde bir denge içinde hareket ederler. Sarım Havzası’nın bunun için balı meşhurdur.”
“Havza yabani hayvanların yaşam alanı”
Havzada pek çok yabani hayvanın yaşadığını hatırlatan Turhallı, proje ile birlikte hayvanların yaşam alanlarının da yok olacağını şu şekilde ifade etti:
“Su samurları sarım havzasından yaşar. Çünkü suyu temiz ve soğuktur. Ağaçlar meyve veremez çünkü ağaçlar havaların ısınması ile ağaçlar su toplar. Denge bozulacağı için tekrar soğuk havalar başlar ve çiçek ölür. Sarım havzasının yabanî hayatı doğal hayatı mükemmeldir. Ayı, kurt, vaşak, dağ keçisi, su samuru, keklik, kartal, sincap, tilki, domuz, yılan, kaplumbağalar sayamadığım birçok yabanî canlılar mevcut.”
Havzanın, hayvanların yanı sıra bitkilerin yaşam alanı olduğunu anlatan Turhallı, bölgeye özgü pek çok bitki olduğunu söyledi.
“HES yapılırsa felaket kaçınılmaz”
Turhallı havzayı doğanın döngüsünü olduğu yer olarak tanımlayarak konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Doğanın döngüsü olduğu yerdir Dicle havzası yani kar, yağmur, rüzgar döngüsü bu dağlarda başlar. Ancak Hasankeyf, Malabadi ve Silvan Barajı Sırım Çay’ı üzerinde kurulmuştur. Bu barajlar zaten dengeyi bir yerden vurmuş. Havzanın kaynağında HES yapılması durumunda doğal felaket kaçınılmazdır. Karadeniz buna bir örnektir.”
“Çalışmalar 2011’de başladı”
2011’den bu yana bölgede çalışmalar yapıldığını aktaran Turhallı yol yapımı ile başlayan süreci şöyle anlattı:
“Yol çalışması 2011’de yapıldı. Yol yapılmadan önce orada su içinde çalışmalar oldu. Bu çalışmayı hangi amaçla yaptıklarını sorduğumuzda bize “Su envanterini oluşturmak için yapıyoruz” dedi. Biz de kendilerine bunun bir sonraki aşaması HES’ler ve barajlar olduğunu söyledik. Çalışma biter bitmez yol yapmaya başladılar.
Kuşkulandık konuyu Diyarbakır ve Bingöl Valiliği’nden öğrenmek için bilgi edinme hakkımızı kullandık. Onlar da resmiyette böyle bir bilgi ve yazışmanın olmadığını söylediler. Bizde konuyu Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilettik. O gün bugündür yüzeysel bir çalışma olmadı ta ki Aralık 2020 ye kadar.”
“Doğayı savunmak insanlığı savunmaktır”
Turhallı, doğayı savunmanın insanlığı savunmak olduğunun altını çizerek son olarak şunları ifade etti:
“Doğa hepimiz için önemli onun için herkes doğa için üzerine düşeni yapmalı. Parasız yaşarız ama nefessiz, susuz, güneşsiz, topraksız bir bütün olarak doğasız yaşayamayız. Doğa niye kendine yetiyor da biz kendimize yetemiyoruz. Çünkü bu doğa döngü, güneş döngü, toprak döngü, su döngü ile oluyor. Sarım Havzası’nın kurtuluşu tüm insanlığın ve doğa varlıkların kurtuluşudur.”
Kızıl Bayrak / İstanbul