İsveç’te yaşayan Türk vatandaşı Emrullah Gülüşken yakalandığı Covid-19 virüsü nedeniyle ambulans uçakla Türkiye’ye getirildi. AKP’nin yandaş medya kuruluşlarına bakılırsa, “büyük Türk devleti” lütfetmiş, İsveç gibi bir ülkede güya tedavi olma olanaklarından faydalanamayan bir vatandaşını, maliyetini gözetmeksizin, ambulans bir uçakla Türkiye’ye getirmişti. Oysa yandaş medyanın büyük bir şova dönüştürdüğü olayın arka planı evlere şenlik kabilindendir.
Her şeyden önce olayda cevaplanmaya muhtaç sorular var. Birincisi, Emrullah Gülüşken ve Sağlık Bakanı Koca’nın Konya’nın Kulu ilçesinden ve hatta aynı köyden geliyor olmaları bir tesadüf müdür? İkincisi, bu şahsın AKP üyesi olmasının bu getirilme şovunda bir katkısı olmuş mudur? Üçüncüsü, ambulans uçağın ücreti, söylendiği gibi devlet tarafından mı karşılandı, yoksa aileye 26.000 dolara mı mal oldu? Dördüncüsü, söylendiği gibi Gülüşken ailesi İsveç’te sağlık hizmeti almadığı için mi Türkiye’ye gelmek istedi? Ve son olarak, AKP iktidarı bununla neyi amaçlamaktadır?
Olayın üzerinden geçen zamanda bir dizi iletişim kanalı üzerinden yeni bulgular ortaya çıkmış olsa da AKP’nin trol-medyası gerçekle hiçbir ilgisi olmayan büyük bir yalanın pazarlamacılığını yapmaya devam etmektedir. “Büyük Türkiye” ve “asrın lideri” teranelerini mehteran havasında çalanlar, bununla da yetinmeyerek, “Avrupa’nın zengin ülkelerine yardım ediyoruz” propagandası eşliğinde yoksul işçi ve emekçileri yalanlarına ortak etmeye çalışıyorlar.
Türkiye gibi bir ülkede karanlık ilişkilerin içinde ve iktidardaki gerici güruhun hizmetinde değilseniz, bırakınız ambulans uçakla bir yerden alınmayı, kimsesizler mezarlığına gömülmeyi bile çok görürler size. AKP-Erdoğan iktidarının yerleştirdiği gerici değerlerden bir tanesi de “bir yerlere yakın olmanın doğallığında rant sahibi olmayı da gerektirdiğinin” kanıksanması olmuştur. Bahse konu bu şahıs da belli ki kirli ilişkilerinin ayrıcalığını yaşıyor. İsveç’te sağlık hizmetinden faydalanamadığı ise koca bir yalandır ve kızının yaptığı açıklamalarla da gün yüzüne çıkmıştır. Geriye de AKP gericiliğinin, iktidarını devam ettirmek adına başvurduğu küçük oyunlar ve şovlar kalıyor.
Milyonlarca emekçiyi açlık ve yoksulluğun pençesine itenlerin, Covid-19 ile mücadelede ne yaptıkları bile belirsizdir. Her şey bir yana taşıyıcılığı kesinleşmiş işçileri zorla fabrikalara gönderenlerin insan sağlığı ile ilgili pozitif bir yaklaşımları bile olamaz ve olmamıştır.
AKP iktidarı, Türk sermaye düzeninin gelmiş geçmiş en saldırgan, en gözü doymaz, en sömürgeci ve de en işbirlikçi siyasal biçimidir. Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Yalınca köyünün Celi mezrasında hayatını kaybeden minik Muharrem’in cenazesini babası 4 saat sırtında taşırken, bırakınız ambulans uçağı, ambulansın kendisini çok görmüşlerdi. Taybet ananın cenazesini bir hafta sokak ortasında bekletmişlerdi, hem de çocuklarının gözü önünde. Grup Yorum üyelerini ve Mustafa’yı öldürenler, İbrahim’in de ölmesi için sabırsızlananlar, kirli çıkarlarının telaşındadırlar. İnsan sağlığı, bu gerici güruh ve onların temsil ettiği sınıf için sadece para kazandıkları bir sektörden ibarettir