Gazetecilerin 16 tutsak gazeteci için Ankara’da yapacağı eyleme polis saldırdı.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun “Özgür basın susturulamaz!” şiarı ile Ulus Meydanı’nda yapacağı eyleme polis saldırdı, gazeteciler darp edildi.
Mezopotamya Ajansı (MA) Ankara Büro Muhabiri Deniz Nazlım ve Gazeteci Sibel Yükler’le birlikte üç gazeteci gözaltına alındı.
Polis, Pir Haber Ajansı muhabiri Eren Güven'in kamerasını kırdı. Gazeteciler, DİSK Ankara Temsilciliği’ne geçti.
“Gazetecilik suç değildir”
Saldırının ardından Basın-İş Ankara Temsilciliği’nde bir araya gelen gazeteciler basın toplantısı gerçekleştirdi. İlk sözü DİSK Basın-İş Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu aldı.
25 yıl önce Özgür Ülke Gazetesi bombalandığında, ertesi gün “Bu ateş sizi de yakar” başlığıyla çıktığını hatırlatan Dedeoğlu o günlerden bugünlere gazetecilere dönük saldırıların devam ettiğini belirterek basın açıklamasının anayasal hak olduğunu vurguladı. “Gazetecilik suç değildir” diyen Dedeoğlu sözü DFG’den Özgür Paksoy’a bıraktı.
“Hakikat yolculuğunu sürdüreceğiz”
Polis devleti şiddetinin yabancısı olmadıklarını vurgulayan Paksoy şunları söyledi:
“Polisin şiddetine karşı halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz. Çalışma mekanlarımız 28 gündür abluka altında. Bu devlet 28 gündür suç arıyor. Henüz bulamadı. Biz, ‘suç’ olarak tanımlanan bu hakikat yolculuğunu sürdürmeye devam edeceğiz.”
“Haber yapmaya devam edeceğiz”
Gazeteci Yazar Hüseyin Aykol ise son 33 yıllık özgür basın geleneğinde büyük bedeller ödendiğini dile getirerek şöyle devam etti:
“Biz büyük bedeller ödeyerek bu günlere geldik. 52 şehidimiz var. İnsan her birini hatırladıkça kendini zor tutuyor. Ona rağmen biz bu günlere kadar geldik. Bundan sonra da yolumuza devam edeceğiz. Çünkü bu halkın böylesine özgür ve gerçek haberlere ihtiyacı var. Pazar günü HDP’nin kongresi yapıldı. Orada da denildiği gibi; faşistlerin, IŞİD kafasının iktidar olduğu Ankara’yı da demokratik bir Ankara yapmak istiyoruz. Bu iktidardan kurtulabilirsek bugün bize saldıran polisler de mutlaka mahkeme önünde hesap vereceklerdir. Biz haber yapmaya devam edeceğiz.”
“Özgür basın toplumun onuru ve gururudur”
HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları ise, gözaltına alınan gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı. Hatimoğulları şöyle konuştu:
“Oluşturmuş oldukları havuz medyayla bu rejimi inşa etmeyi planlarken, ilk el attıkları medya havuz medyası oldu. Bunun için de halkın kaynaklarını, Ziraat Bankası’nın kaynaklarını seferber ettiler. Onlar biat eden, kendi politikalarını tek gözle yazan basın istiyorlar. Ama özgür basın emekçileri topluma, vicdana karşı hissettikleri sorumlulukla toplumun vicdanına seslendiler, toplumun sesi, kulağı, gözü, kalbi, yüreği ve beyni oldular. Bizler onlara bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz. Özgür basın bizim onurumuz, gururumuzdur. Toplumun onuru ve gururudur. Özgür basın üzerindeki baskılar bitene dek onlarla ortak mücadelemiz devam edecek.”
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da gazetecilerin tutuklanmalarının yasalara aykırı olduğunu hatırlatarak “Burada esasen halka duyurulması istenmeyen haberlerin önüne geçmek istiyorlar” dedi. İşkence ve kötü muamele başta olmak üzere çok büyük hak ihlallerinin yaşandığına dikkati çeken Türkdoğan, özgür basın geleneğinden gelen gazetecilerin sürekli olarak bu ihlalleri haberleştirdiğine değindi.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, açıklamaya yapılan saldırının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Türkiye'de olağanüstü hal rejiminin devam ettiğini vurgulayan Bozgeyik “Ankara’da bunun iki katıyla karşı karşıyayız. Şiddet ve baskı politikaları her geçen gün daha fazla artıyor” diye belirtti.
“Haber alma hakkına sahip çıkalım”
MKGP adına konuşan Öznur Değer ise, elindeki fotoğraf makinasını göstererek şöyle konuştu:
“Bu fotoğraf makinası sadece bizim mesleğimizi icra etiğimiz bir araç değil. Hakikatimizi yansıtan ve varlık gerekçemiz olan bir alet. Bu bize Kürdistan gazetesinin kurulduğu tarihten bu yana miras bırakılan bir makine. Bu bize Apê Musa’lardan, Gurbeteli Ersöz’lerden bırakılan bir miras. Biz bugün bize bırakılan bu mirasa, emanete sahip çıkmak için bir araya gelmek istedik. Ancak karşımızda öyle faşizan bir zihniyet vardı ki. Çetelerin orada basın açıklaması yapacağı iddiasıyla işkenceyle alandan uzaklaştırıldık. Biz dayanışma beklemiyoruz. Gazetecilik mesleğine başta meslektaşlarımız olmak üzere, herkesi haber alma hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Hep birlikte sahip çıkalım.”
Açıklama “Özgür basın susturulamaz!” sloganıyla son buldu.