Futbol endüstrisi dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir pazar yaratmış bulunuyor. Bu pazar öyle büyümektedir ki sadece birçok pazarla iç içe geçmekle kalmıyor, birçok sektörü besliyor da. Tekstilden medyaya, bankacılıktan şans oyunlarına kadar akla gelebilecek birçok alanda futbolun etkisi var. Futbol kulüpleri üzerinden kurulan şirketler, dernekler, gruplar üzerinden bu pazar sürekli büyüyor.
Futbol kulüplerinin borçları ya da futbolun uyutucu etkisi
Burjuvazi için böylesi büyük bir pazarı genişletmek, sürekli olarak futbol endüstrisini beslemekle olanaklıdır. Bu vesileyle sermaye devleti geçtiğimiz aylarda Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve Ziraat Bankası üzerinden futbol kulüplerinin yaklaşık 10-11 milyarlık borçlarının yapılandırılmasını gündemine aldı.
Çiftçiler borç batağında kıvranırken, işçi-emekçiler kredi borçlarını ödeyemez duruma gelmişken, 4 milyon kişi bankalara borçlanmış durumda yaşamaya mahkum edilmiş ve bunlara dair hiçbir adım atılmazken, futbol kulüplerinin milyar dolarları bulan borçları devlet tarafından boşuna yapılandırılmıyor. Futbol piyasası krizi aşsın ki, pazarı daralmasın. İşçi ve emekçileri uyutmaya, bölmeye devam etsin. İşçi-emekçilerin kendi sorunları etrafında birlik olmasının önüne geçilsin. İşte kriz döneminde futbolun uyutucu etkisinden yararlanmanın formülü budur.
Hepimiz biliyor ve yaşayarak görüyoruz ki, aynı sömürü koşullarında yaşayan birçok arkadaşımız fabrikada, sokakta kendi sınıf kardeşine, tuttuğu takım üzerinden düşman kesilebiliyor.
Spor Toto-İddaa ihalesi de Demirören’e…
Futbol pazarını besledikleri yetmezmiş gibi, AKP iktidarı bu pazarı yandaşları eliyle elinde tutmaya da çalışıyor. Demirören Grubu’nun ABD’li Scientific Games’in oluşturduğu Şans Girişim Ortak Girişim Grubu (OGG) ile Inteltek adıyla ihaleye giren Turkcell-Intralot ortaklığının teklif verdiği ihale Demirörenlere verildi. Adresi belli ihale ile büyük bir rant kapısı elde tutulmuş oldu. Tabi bu adrese teslim ihale bir dizi tartışmayı da beraberinde getirdi. Düzenin rezil çıkar ilişkileri bir kez daha ayyuka çıktı.
İlk ihalede sadece Inteltek teklif vermesine rağmen rekabet koşulları oluşmadı diye ihale iptal edildi. Geçtiğimiz haftalarda tekrarlanan ve sonuçlanan ihaleyi alan grubun, katılma şartlarını sağlayıp sağlayamadığına dair bir dizi soru işareti olduğu gibi duruyor. Demirören grubunun İddaa işini ihale ile değil, kurduğu ilişkilerle almış olduğu görülüyor. Buna ve Turkcell’in itirazına rağmen adrese teslim ihalede değişiklik olmayacağı da açıktır.
Yılda 10 milyar lira gibi bir paranın döndüğü yasal bahis işinde önemli bir rant olduğu ortada. Bu rantı ele geçirme hedefini gizlemek için dağıtılacak paranın %50’den %70’e çıkacağını söyleyerek sempati toplamaya çalışıyorlar.
Ancak herkesin bildiği gibi Spor Toto ve İddaa dışında bahis oynatmak yasak olmasına rağmen yasal bahisin iki katını bulan 20 milyarlık bir yasadışı bahis pazarı var. Bu özelleştirme ile bu alanın vergilendirilmesi ve bu pazarın ele geçirilmesi hedefleniyor. Bu pazar tanıdık-bildik, söz dinleyen bir sermaye grubunun elinde güvenceye alınmak isteniyor. Ve görülüyor ki Erdoğan başkanlığındaki sermaye iktidarı rantın bölüşümünde de olabildiğince ustalaşmış bulunuyor…