Kanal İstanbul = Toplu mezar
Kanal İstanbul’u istemiyoruz. İktidar, yapımı için mantıklı bir gerekçe de sunamıyor. Kendi cebine akacak paralar yüzünden istiyor bu projeyi. O bölgeyi satmış, paraları cebine atmış. Şimdi de bize dayatıyor, “yapılacak” diye. Yapılması durumunda İstanbul’u yok etmiş olacaklar. O alan deprem bölgesi. Fay hatları tetiklendiği durumda koca bir mezara dönüşecek o bölge. Artık İstanbul’u kaybettiği için İstanbulluları gömmek istiyor herhalde, diye düşünüyorum. Artık gücünün sonuna gelmiş, bundan sonrası önemli değil diyor. Şimdi bir de Libya’ya asker göndermeyi planlıyorlar. Biz kirli çıkarlar için çocuklarımızı ölüme göndermek istemiyoruz. Bu tezkereye evet diyenler önce kendi çocuklarını göndersinler cepheye. “Vatan sağolsun” diyorlar ama vatan sağ olmuyor işte.
Din istismarı ile iktidara geldiler ama artık o da kurtarmayacak onları. Biz işçi ve emekçiler olarak bizi ölüme sürükleyen bu projelere, icraatlara hayır diyoruz.
Tuzla’dan emekçi bir kadın
***
İşçi ve emekçiler olarak bu projeyi reddetmeliyiz
Ülke bu denli ekonomik sıkıntı içindeyken, işsizlik had safhadayken bu proje için ayrılan bütçe işçi sınıfına daha iyi yaşam ve çalışma koşulları yaratmak için, istihdam sağlamak için kullanılabilir. Ekonomik faturasının yanı sıra doğa için tam bir yıkım demek bu proje. İktidar içinse asıl önemli tarafını rant kısmı oluşturuyor tabii ki.
Erdoğan’ın bu projedeki ısrarının önemli sebeplerinden birinin manevra kabiliyetini yitirmesi olduğunu düşünüyorum. Zaten tabanında bir erime yaşıyor. Şimdi bu proje bazında bir geri adım daha atsa tabanında daha da sorgulanacak, prestij kaybı artacak. İBB’yi kaybetmesinin ardından muhalefet karşısında aldığı ikinci bir yenilgi, moral çöküşün artması ve yeni seçmen kaybı demek onun için.
Bir de yapılmasını bırakalım, proje kamuoyuyla doğru dürüst paylaşılmadan Katarlılara satılan arsalar insanda başka soru işaretleri de oluşturuyor. Bu meselenin araştırılmasına da izin verilmiyor. Yabancı sermayeye peşkeş için mi oluşturuldu bu proje? Katar’ın uçak “jest”ine karşı bir jest midir bu durum?
Biz işçi ve emekçiler olarak Erdoğan-İmamoğlu restleşmesine kanmadan kendi bağımsız tutumumuzu almalıyız. Sokaklarını tasasız adımlayamadığımız bu şehrin cefasını çekenler olarak; yani işçiler, emekçiler, bütün ezilenler olarak bu saldırıyı bertaraf etmeliyiz.
Tuzla’dan bir belediye işçisi