Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atanması sendika ve meslek örgütlerinden yapılan yazılı açıklamalarla kınandı. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’den yapılan açıklamalarda kayyım atamalarıyla “demokrasiye darbe vurulduğu” vurgulanarak bu adımdan vazgeçilmesi istendi.
“Demokrasiye, seçme ve seçilme hakkına darbe”
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu tarafından yapılan açıklamada, “Dört ay önce halkın sandığa giderek seçtiği Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanması, demokrasiye, adalete, seçme ve seçilme hakkına yönelik yeni bir darbe olarak tarihe geçti” denildi.
Halkın kaynaklarının kayyımlarca gasp edildiğine ve bu kayyımların 31 Mart seçimleriyle sandığa gömüldüğüne değinilen açıklamada, “halkın ezici bir çoğunlukla seçtiği belediye başkanlarının, herhangi bir yargı kararına dahi dayanmadan bir gecede görevden alınabildiği bir ülkede, hiçbir hakkımızın güvence altında olmadığı ortadadır” ifadeleri kullanıldı.
OHAL döneminde atanan kayyımlara ve DİSK üyesi işçilerin işten atıldığına yer verilen açıklamada, haksız, hukuksuz uygulamaların; halkın seçme ve seçilme hakkına, işçinin işine, ekmeğine dokunulmasının kabul edilemez olduğu belirtildi. Açıklama, bu girişimlere karşı “ülkemizi, geleceğimizi, demokrasiyi, adaleti ve toplumsal barışı savunma” çağrısıyla noktalandı.
“Demokrasinin son kırıntılarına bir darbe daha”
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamada, “tek adam rejiminin demokrasinin temel kurum ve ilkeleri ortadan kaldırdığı” ifade edilerek AKP iktidarının devlet kurumlarını kendi güdümüne soktuğu teşhir edildi. Tek adar rejiminin toplumu teslim almaya çalıştığı belirtilen açıklamada bugün gerçekleşen kayyım atamalarının ve belediye meclis üyelerinin gözaltına alınmasının da bu amacı taşıdığı ifade edildi.
AKP şeflerinin seçimlerden önce kullandığı “Gerekirse yine kayyım atayacağız” söyleminin hatırlatıldığı açıklamada, bu kayyımların genişleyerek devam edeceğine işaret edildi. Halkın seçtiği temsilcilerin hukuksuzca görevden alınmasının “halk iradesinin hiçe sayılması” olduğu belirtilen açıklamada “Üç büyükşehir belediye başkanının da %50’lerin çok üzerinde oy aldığı düşünüldüğünde vahim bir siyasal darbe ile karşı karşıya olduğumuz görülmektedir” denildi.
Darbelerin kabul edilmediği, edilmeyeceği vurgulanan açıklama, “Bu hukuksuz, bu antidemokratik zihniyete karşı, tüm kutuplaştırma ve düşmanlaştırma çabalarını aşarak, demokratik bir ülkeyi inşa etme mücadelemizi demokrasiden yana olan tüm kesimlerle yan yana gelerek sürdürmeye devam edeceğiz” ifadeleriyle son buldu.
“Halk iradesine de demokrasiye de darbe”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından yapılan açıklamada, “Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınmasının sadece halk iradesine değil, halkın demokrasiye ve seçimlere olan inancına da darbe vurulduğu” belirtildi.
Belediye başkanları hakkındaki adli-idari soruşturma bahanesiyle gerçekleşen kayyım atamalarının demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle bağdaşmadığı ifade edilen açıklamada, “bu anlayış, benzerlerini darbe dönemlerinde gördüğümüz faşizan bir yönetim zihniyetinin ürünüdür” denildi.
31 Mart seçimlerinin bu anlayışa bir yanıt olduğuna değinilen açıklamada, “Sandıkta kaybedileni demokrasi dışı yollarla gasp etmeye çalışmak, bunu alışkanlık haline getirmek, tek adam rejiminin siyasal ahlak düzeyinin de göstergesidir” ifadeleri kullanıldı. Kayyımların belediyelerde yol açtığı zarara dikkat çekilen açıklama, kayyım atamalarından derhal vazgeçilmesi ve görevden alınan belediye eşbaşkanlarının görevlerine geri iade edilmesi istemiyle sona erdi.
“Demokrasi ve seçilmişlere saygı ülkede ‘sağlık’ göstergesidir”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’nin açıklamasında, demokratik işleyişin önemi üzerinde durulduktan sonra, “Aralarında üyemiz olan hekimlerin de bulunduğu belediye başkanlarının antidemokratik ve hukuka uymayan bir şekilde görevlerinden alınmaları halkın benliğinde ve yüreğinde yeni yaraların açılmasına neden olacaktır” denildi.
Kayyım atamalarının “demokrasi cinayeti” olarak tanımlandığı açıklamada, kayyımlı belediyelerdeki israf da “Ekonomik krizle boğuşan ülkemizin acil ihtiyacı, makam odalarına ‘banyo’ yaptırmayı marifet sanan kayyum uygulaması değildir” ifadeleriyle teşhir edildi.
Kayyım yönetiminin uygulandığı ilden bağımsız herkes tarafından reddedilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, buna onay vermenin; başka belediyelere, sendika ve meslek örgütlerine yapılacak müdahaleleri de kabullenmek anlamına geleceğinin altı çizildi.
TTB’nin demokrasi dışı uygulamalara karşı olduğu vurgulanan açıklama söz konusu kayyım atamalarından derhal vazgeçilmesi çağrısıyla noktalandı.