Mersin'de 27 Aralık 2015 tarihinde polis tarafından vurulduktan sonra yaşamını yitiren Sedat Baran dosyası, "Daimi arama kararı" ile "Faili meçhul" dosyaların arasına kaldırıldı. Gizlilik kararı gerekçesiyle soruşturma ile ilgili bütün talepleri reddedilen avukat Özgür Çağlar, dosyadaki gizlilik kararı ile ilgili görüşmek üzere gittiği ilgili savcılıkta, dosyanın "Daimi arama kararı" ile Sulh Ceza Savcılığı'na gönderildiğini öğrendi.
Çağlar, savcının dosyayı kapattığını ve "Faili meçhul" dosyalar arasına koyduğunu ifade etti.
'Dosya bizden gizleniyor'
dihaber’den Berivan Altan’ın haberine göre, kararı öğrendikten sonra yetkili savcılığa dosyada yer alan deliller ve dosyanın tamamı için başvuruda bulunduklarını söyleyen Çağlar, bu girişimlerinden de elleri boş döndüklerini ifade etti. "Dosyayı 'daimi arama kararı' ile gönderen savcı dosyadaki gizlilik kararını kaldırmadığı için dosyada yapılan işlemler ile ilgili hiçbir şeye ulaşamadık" diyen Çağlar, dosyanın kapatılmasına rağmen gizlilik kararının devam etmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Çağlar, gizlilik kararının kaldırılması için başvuru yaptıklarını da belirtti. Müşteki, mağdur tarafı olarak dosyanın kapatılmasına rağmen kendilerinden gizlenmesinin hukuki hiçbir açıklamasının olmadığını kaydeden Çağlar, "Yapılan işlem tamamen hukuka aykırı. Dosya bizden hiçbir şekilde uzaklaştırılamaz. Soruşturma aşamasında uzaklaştırıldı. Gerçek failler aklanmasına, dosya kapanmasına rağmen hala bizden gizleniyor" diyerek tepki gösterdi.
Polisler hakkında takipsizlik kararı verildi
Ellerindeki dosyada sadece dosyayı alabilmek için yaptıkları itiraz ve bunlara verilen tek cümlelik ret kararlarının yer aldığını ifade eden Çağlar, "Dosyada şüpheli olarak yer alan polisler hakkında savcılık takipsizlik vermişti. Buna yaptığımız itirazda ret olmuş ancak bize yine tebliğ edilmedi" diye belirtti.
Polislerin ifadelerinde Baran ile bir çatışma yaşandığını anlattığını hatırlatan Çağlar, şöyle devam etti: "Dosyada ne olduğunu bilmiyoruz ancak polisler Baran’la çatışma yaşadıklarını ileri sürüyor. Sedat Baran'ın bir 'terörist' olduğuna kanaat getirip, orda vuruyorlar. Yani emniyet o an Baran'ı vururken yargılama yapıyor. Yapmış olduğu yargılama neticesinde varmış olduğu kanaat sonucu infaz ediyor. Yani karşıdaki kişi 'teröristtir' bunu da vurmak caizdir kanaatiyle Baran'ı vuruyor. Yani emniyet birkaç saniyede bir kişi hakkında bir yargıya varabiliyor. Bu bizim kanaatimiz değil savcılığın, emniyet mensupları hakkında verdiği kararda bunu belirtiliyor. Her ne kadar polisler, Baran'ı vurduklarını itiraf etmişlerse de bunu bir görev çerçevesinde yaptıkları savcılık tarafından ifade ediliyor."
'Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız'
İç hukuk yolları açısından gizlilik kararına yapılan itirazların ret edilmesiyle iç hukuk yollarının tükendiğini ve en son noktanın Anayasa Mahkemesi olduğunu dile getiren Çağlar, "Dosyaya ulaşmak için yaptığımız onlarca itiraz ret edildi. Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapabilmemiz ve etkili bir talepte bulunmamız için dosyada yer alan delillere ulaşmamız gerekiyor. Bunun için dosyaya ulaşmaya çalışıyoruz. Bu karar devam ettiği takdirde artık iç hukukta son nokta olan Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız" diye konuştu.
Çağlar, Anayasa Mahkemesi'nden de olumsuz bir sonuç çıktığı takdirde AİHM'e başvuracaklarını vurguladı.
Ne olmuştu?
Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Gündoğdu Mahallesi'nde bulunan Kıbrıs İlköğretim Okulu önünde 27 Aralık 2015'te vurulan Sedat Baran, vurulduktan bir buçuk saat sonra gelen ambulansla hastaneye kaldırılmış ve ön otopsi raporunda Baran'a çok sayıda merminin isabet ettiği belirtilmişti. Görgü tanıkları, gencin sendeleyerek oradan uzaklaşmaya çalıştığını fakat polisin hiç durmadan ateş ettiğini ve gencin de okulun yanındaki büfenin önünde yere düştüğünü belirterek, katledilen Baran'ın elinde ise hiçbir şeyin olmadığını aktarmıştı. Aynı tanıklar, Baran vurulduktan 15 dakika sonra bir ambulansın geldiğini fakat polislerin ambulansın geçmesine izin vermediğini ifade etmişti.
Baran Ailesi'nin 9 Ocak'ta İHD Mersin Şubesi'ne yaptıkları başvurunun ardından dosyayı talep eden İHD Mersin Şube Sekreteri avukat Özgür Çağlar'a, dosyada gizlilik kararı olduğu ifade edilerek herhangi bir şey verilmedi.
'Kurşunlar uzak mesafeden sıkılmış'
Aylar sonra 25 Mayıs'ta avukata verilen ayrıntılı otopsi raporunda, Baran'ın vücudunda 5 kurşun yarası olduğu ve ilk üç kurşunun Baran'ın sol ayağına isabet ettiği ifadelerine yer verildi. Bunlardan ikisi ayağını delip çıkarken, biri ise ayağı sıyırdı. Ayağına isabet eden bu kurşunlar ile yaralanan Baran, sırtının sağ ve sol tarafına isabet eden diğer kurşunlar sonucu iç kanama geçirerek yaşamını yitirdiği belirtildi. Raporda ayrıca Baran'ın ölümüne sebebiyet veren bu kurşunların uzak mesafeden sıkıldığı aktarıldı.
Mersin Cumhuriyet Savcılığı'nın şüpheli polisler hakkında 17 Mayıs 2016 tarihinde verdiği "kovuşturmaya yer olmadığına dair" karar ise Baran Ailesi ve avukatına, 2 Haziran 2016'da ulaşabilmişti.
'Silah ortada yoktu'
Ek kovuşturma kararı verilmemesinin bir diğer gerekçesi ise hazırlanan ekspertiz raporu olmuş ve raporda, otopsi sırasında elde edilen 9 mm çapındaki deforme merminin o akşam görevli olan polislere ait silahtan atılmadığı kaydedildi. Ekspertiz raporunda, Baran'ın ölümüne yol açan silahın o gece görevli polislerin envanterinde olmadığı bilgisi de yer aldı.
'Şüpheli tespit edilememişti'
Savcılığın gerekçeli kararında bu duruma ilişkin şu ifadeler yer aldı: "Maktul şüphelinin ölümüne sebep olacak vücudunda 2 (iki) yaralanmanın tespit edildiği, yaralamaların birinin ateşli silah mermisi ile olup vücuda giriş ve çıkış yaptığı, diğerinin ise maktulün vücudunda mermi çekirdeğinin olaya müdahale eden TEM Şube müdürlüğünde görevli 2480 ve 2482 nolu ekiplerde görevli polis memurları ve tanıklık sıfatıyla ifadesi alınan polis memurlarının beyanlarında maktul şüphelinin kovalandığı sırada kendilerine karşı kimlikleri tespit edilemeyen eylemci grup içerisinden de çok sayıda silahla ateş etme olayının olduğunu beyan etmeleri hususu göz önüne alındığında, maktul şüpheli Sedat Baran üzerinden çıkan mermi çekirdeğinin olay sırasında polis ekipleri dışında silahla ateş etmiş olan kimliği tespit edilemeyen bir şüpheli tarafından ateşlendiğinin anlaşıldığı."
'Vurmak orantılı şiddet'
Savcı, polisler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığını ise şöyle açıklamıştı:
"Hem görevlerinin ifası hem de kendilerine karşı gerçekleştirilen saldırıyı def etmek amacıyla saldırıya karşı orantılı şekilde silah kullanma yetkisi kapsamında silah kullandıklarının tereddüde mahal veremeyecek şekilde anlaşıldığı, bu şekilde polis memuru şüpheliler hakkında 'kovuşturmaya yer olmadığına' dair kararın verilmesinin gerektiğine."