İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 796. hafta eyleminde Şemdin Cülaz, Mehmet Salih Demirhan, Halit Özdemir, İbrahim Akıl, Hamdo ve Hikmet Şimşek için adalet istedi.
Açıklamada komisyon üyesi Sebla Arcan’ın sunumuyla ilk sözü Şemdin Cülaz’ın eşi Mevlüde Cülaz aldı. Cülaz’ın Kürtçe anlatımından sonra Mehmet Salih Demirhan’ın oğlu Yusuf Demirhan konuştu. Avukat Mehmet Emin Aktar’ın dava dosyası hakkında bilgi aktarımının ardından basın metnini Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe okudu.
Altı köylüden gözaltına alındıktan sonra haber alınamadı
796 haftadır kayıplarını ararken “Bir hukuksuzluk ve Anayasasızlık cehennemindeyiz. Bu yüzden gözaltında kaybedilen insanlarımıza ve adalete ulaşamıyoruz” diyen Tepe, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“14 Haziran 1993 sabahı komutanlığını Tuğgeneral Mete Sayar’ın yaptığı, 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı’na bağlı askerler, Silopi’nin Görümlü ve civar köylerinden çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.
Görümlü Jandarma Karakolu'na götürülen köylülerden bazıları serbest bırakıldı. Ancak Şemdin Cülaz, Mehmet Salih Demirhan, Halit Özdemir, İbrahim Akıl, Hamdo ve Hikmet Şimşek isimli köylülerden bir daha haber alınamadı.”
Failler hakkında dava açıldı ama hepsi beraat ettirildi
Tahir Elçi’nin girişimiyle Uluslararası Af Örgütü, 19 Temmuz 1993’de, Cumhurbaşkanı’na, Dışişleri Bakanı’na, İçişleri Bakanı’na ve Jandarma Genel Komutanlığına kayıp köylülerin hayatlarının korunması için gerekli tedbirlerin alınması talebiyle başvurular yaptığını belirten Tepe çabaların sonuçsuz kalışını şu ifadelerle anlattı:
“Ailelerin ve insan hakları örgütlerinin tüm girişimleri sonuçsuz bırakıldı. Köylülerin gözaltına alındıkları reddedildi. Ailelerin 1993-2007 yılları arasında savcılığa yaptıkları tüm başvurular etkin bir soruşturma yürütülmeden takipsizlik kararları ile kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar da reddedildi.”
2009’da o dönem cinayetlerin işlendiği yerde asker olan biri vicdan azabı çektiğini söyleyerek verdiği röportajda altı köylünün kaybedilmesini detayları ile anlattığını belirten Tepe “Bunun üzerine; 24 Ağustos 2009 tarihinde kayıp yakınları yeni delillerin varlığı iddiasıyla soruşturmanın yeniden açılması için Şırnak Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu. Savcılık yürüttüğü soruşturma sonucunda bir iddianame hazırladı. 12.06.2013 tarihli iddianamede Savcılık ‘Birden Ziyade Kimseyi Öldürmek’ suçlamasıyla şüpheliler Emekli Tuğgeneral Mete Sayar, 2. Komando Tabur Komutanlığından Tansel Erok, Yüzbaşı Murat Ali Yıldız, Teğmen Serdar Tekin, Emekli Albay Hasan Basri Vural ve Üsteğmen İbrahim Kıraç’ın ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarını iddia ve talep etti. Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etti ve davayı açtı. Ancak ‘kamu güvenliği’ gerekçe gösterilerek dava Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesine nakledildi” dedi.
Dava açılmasına karşın “Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi 3 Temmuz 2015 tarihli karar duruşmasında tüm delillere ve tanıklara rağmen General Mete Sayar ve diğer rütbeliler hakkında beraat kararı verdi” ifadelerini kullanan Tepe faillerin cezasızlıkla yine korunduğunu belirterek şunları ifade etti:
“AİHM’in 14 Nisan 2014 tarihinde altı köylünün yaşam hakkının esas ve usul bakımından ihlal edildiğine dair oy birliği ile mahkûmiyet kararı verdiği bu dava da iç hukukta cezasızlıkla sonuçlanma tehlikesi altında.”
Tepe son olarak, yargıtay aşamasında olan dava üzerine Şemdin Cülaz, Mehmet Salih Demirhan, Halit Özdemir, İbrahim Akıl, Hamdo ve Hikmet Şimşek için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.