Cumartesi Anneleri eylemlerinin 679. haftasında, 70 yıl önce gözaltında kaybedilen Sabahattin Ali'nin akıbetini sordu.
Saat 12.00'de gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve kızıl karanfiller eşliğinde başlayan oturma eylemi, Özgürlükçü Demokrasi gazetesine yönelik son saldırıyla birlikte basına yönelik saldırılara tepki gösterilmesiyle başladı.
Eylemde ilk sözü Milletvekili Tekin Bingöl aldı. Cumartesi Anneleri’nin eyleminin anlam ve önemine değinerek bütün baskı ve zora karşın uzun yıllardır sürdüğünü dile getiren Bingöl, son derece insani olan taleplerin karşılanmamasını teşhir etti. Son dönemde artan baskı ve saldırılara da değinerek konuşmasını sonlandırdı.
Hayrettin Eren'in kardeşi Faruk Eren, Sabahattin Ali’nin kaybedildiği dönemin gazetecilere yönelik ağır baskıların yaşandığını belirterek, bugün de basının benzer saldırılarla karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali sağlık sorunu nedeniyle eyleme katılamazken gönderdiği mektup alanda okundu. Babasının katledilmesi sürecine değinen Ali, 70 yıldır akıbetinin açıklanmamasına tepki gösterdi.
İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı ise Gönül Sonbahar okudu. Açıklamada, Sabahattin Ali'nin 70 yıl. önce kaybedilişi hatırlatılarak, Ali'nin Bulgaristan'a geçmek isterken “milliyetçi hislerle hareket eden” bir kaçakçı tarafından öldürüldüğünün iddia edildiği belirtildi.
Sosyalist olan Ali’nin karşılaştığı baskılar nedeniyle yurt dışına çıkmak istediği söylenen açıklamada, yurtdışına çıkmak için anlaştığı Ali Ertek adındaki kaçakçının aslında dönemin haber alma teşkilatı olan MAH için çalışan bir ajan olduğu belirtildi. Ertek’in Sabahattin Ali’yi Kırklareli’ye götürdüğü, sonrasında ise Ali'den haber alınamadığı belirtilerek şunlar ifade edildi:
“Sabahattin Ali’nin aylar önce gömülen cansız bedeni, bir çoban tarafından 16 Haziran 1948 tarihinde Sazara Köyü ormanlık alanında bulundu. Olay adli makamlara intikal etti ancak Sabahattin Ali’nin cenazesi ailesine teslim edilmedi. Yeniden defnedildiği yer açıklanmadı. Kendisi gibi mezarı da kaybedildi.
Olayın kamuoyuna yansıması ise; 9,5 ay sonra ciddi bir hükümet krizinin yaşandığı günlerde oldu. 12 Ocak 1949 tarihinde gazetelerde ‘Komünist yazar Sabahattin Ali yurtdışına kaçarken Bulgar sınırında öldürüldü’ haberi yer aldı. Haberde Sabahattin Ali’nin kaçakçı Ali Ertekin tarafından öldürüldüğü yazıyordu. Devletin resmi açıklaması bu olsa da yakın çevresi Sabahattin Ali’nin Kırklareli’nde işkence ile sorgulanırken öldürüldüğüne ve olayı örtbas etmek için Ali Ertekin'in paravan olarak kullandığına inandı.
Demokrat Parti iktidarının Başbakan Yardımcısı olan Samed Ağaoğlu’nun ölümünden on yıl sonra, 1992 tarihinde yayınlanan günlüğünün 14 Ocak 1949 tarihli notunda ‘Dün Menderes Sabahattin Ali’nin hükümet tarafından öldürtüldüğünü söyledi’ diye yazdı.
Albay Talat Turhan, bir üst düzey emniyet görevlisinin ‘Sabahattin Ali sınırdan Kırklareli’ne getirildiğinde sorguya çekildi. Fakat konuşmadığı için sıkıştırıldı ve bu sıkıştırma sırasında öldü. Hem de inleyerek kollarımda can verdi’ dediğine tanık olduğunu söyledi.”
Açıklama Ali'nin akıbetinin 70 yıldır gizlenmesine son verilmesi talebiyle sona erdi.
Kızıl Bayrak / İstanbul