Çorlu Aileleri’nin davası ertelendi

“Polise mukavemet” iddiasıyla yargılanan Çorlu tren katliamında yakınlarını kaybeden ailelerin davasında ilk duruşma görüldü. Aileler, Adalet Nöbeti'ne polisin saldırdığını ve kendilerini darp ettiğini vurgularken; polisler şikayetlerini geri çekti. Dava 2 Şubat’a ertelendi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 13 Eylül 2021
  • 18:21

Çorlu tren katliamında hayatını kaybedenlerin yakınlarının “emniyet güçlerini darp etmek ve polise mukavemet” gerekçesiyle haklarında açılan dava, bugün saat 11.00'de Ankara 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

2'si avukat, 3'ü yakınlarını kaybeden toplam 6 kişinin “sanık” sıfatıyla yargılandığı duruşmada avukatlar ifadelere geçilmeden derhal beraat talebinde bulundu. Mahkeme heyeti talebi reddetti.

Gazeteciler salona alınmak istenmedi

Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşmaya gazeteciler alınmadı. Gazetecilerin duruşma salonuna alınmamasının gerekçesi sorulduğunda ise ilk başta “Hakime hanım istemiyor” yanıtı verilirken daha sonra “Yer yok” denildi. Ardından duruşmanın başlamasından yarım saat sonra sadece iki basın mensubunun duruşma salonuna alınabileceği söylendi. Basın mensuplarının itirazları sonrası tüm basın mensupları salona alındı.

“Polisler gerçeğe aykırı belge düzenledi”

ÇHD Ankara Şubesi'nin sosyal medyadan davaya ilişkin yaptığı paylaşımlara göre Av. Murat Yılmaz beyanında şu ifadeleri kullandı:

“Müşteki polis memurlarının ifadesi olaydan 20 gün sonra alındı, suçları ortaya çıkan kolluk kendilerini kurtarmak için bu dosyayı oluşturdular. Müştekilerin beyanları hepsi aynı saatte aynı tutanak mümzisi tarafından alınmış görünüyor. 3 müştekinin ifadesi aynı saatte aynı tutanak mümzileri tarafından alınmış bu imkansız. Sahtecilik suçu oluşur. İki polis memuru hastane kayıtlarına göre hastanede iken aynı saat ve dakikada emniyette tutulan tutanağa imza atmak suretiyle gerçeğe aykırı belge düzenlemişlerdir.”

“Kayıp yakınlarına ve hepimize saldırdılar”

Avukat Mürsel Ünder’in beyanında şu ifadeler yer aldı:

“Biz Ankara’ya geldiğimizde bizi karşılayan polisler programı sordular, baş sağlığı dilediler. Ancak AYM önüne geldiğimizde ise 100’ün üzerinde polisle karşımıza çıktılar. 10 dakika sürecek bir dilekçe verme işlemini provoke ederek, kayıp yakınlarına ve hepimize saldırdılar. Biz burada özen ve saygı bekledik. Ama tam tersine anlamlandıramadığımız düşmanlık gördük. Hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını yırtmaya çalıştılar ve yere atmaya çalıştılar. Biz buna izin veremezdik ve vermedik. Polislerden bi tanesi saldırı sırasında Mısra hanımın “Ben oğlumu kaybettim” demesi üzerine “şov yapma” şeklinde bir ifadede bulundu. Bu bile düşmanca tavırda olduklarının göstergesidir. Ben o gün mesleğimi yapmak için AYM’ye dilekçe vermek üzere oradaydım. Ancak polis mesleğimi yapmama engel oldu cübbemi yırttı. Ayrıca dosyada hem sanık hem avukat olarak görünmekteyim. Bu da ne kadar özensiz bir iş yapıldığını gösteriyor. Bana göstermiş olduğunuz fotoğraflar savcılık soruşturma başlangıcı ve talimat olmaksızın toplanmıştır. Kolluğun kendi kendine topladığı görüntülerdir. Bu sebeple hukuka aykırı delillerdir. Karara esas alınamaz.”

“Başka acılar yaşanmaması için AYM önündeydik”

Katliamda 9 yaşındaki oğlunu kaybeden Mısra Öz şu şekilde konuştu:

“İçlerinde tek çocuğumun da bulunduğu 25 kişinin yaşamını yitirdiği ve sorumluların terfi ettiği bir katliam dosyasında adalet arayan bir anneyim. Çocuğumun dedesi, torununu parçalanmış bedenini gören bir insan polis saldırısı sırasında fenalaştığı halde şikayetçi bile olmamıştır. Bizim kötü niyetimiz olamaz. Biz canı yanmış insanlarız. Ben yaşadığım acıları bir nebze de olsa dindirebilmek ve yeniden başka acılar yaşanmaması için AYM önüne gelmiştim. Ancak basın açıklaması sırasında polisin saldırısı gerçekleşti. Babamın ambulansla hastaneye kaldırılması sırasında ismini Mukadder Kardiyen olarak bildiğim polis bana “şov yapma” şeklinde söylemde bulundu ve kolumdan tutarak yola fırlattı. Ben kendisine yalnızca bana bu şekilde davranamazsın ben evladını kaybetmiş bir anneyim dedim.”

Polis şikayetini geri çekti

Sanık ve sanık avukatlarının ardından müşteki polislerin ifadelerine geçildi.Verdiğim ifadeyi hatırlamıyorum, üzerinden çok zaman geçti” diyen Polis Ahmet Soydemir'e önceden imzalamış olduğu tutanak okundu. "Doğrudur aynen tekrar ediyorum" dedi. Hakimin "Parkta bulunduğunuz sırada amirinizle herhangi bir görüşme oldu mu?" sorusuna müşteki polis "Hayır biz görüşmedik, talimat olmadan hareket ettik" yanıtını verdi.

Bir başka müşteki polis de ifadesinde “Ben şikayetçi değilim, davadan çekilmek istiyorum. Orada provokatif davranan insanlar vardı ama huzurda bulunan sanıklar değillerdi, şikayetçi değilim” dedi.

Müştekilerden bir diğeri de “O gün belli başlı yaralanmalar oldu ama ciddi bir şey olmadı. Biz böyle olaydan sonra üstümüzde yara bere varsa gider rapor alırız. Ben sadece bunu tespit ettirdim buradaki insanlardan şikayetçi olmadım” ifadelerini kullandı.

Duruşma 2 Şubat 2022 saat 10.00’a ertelendi.