Maraş merkezli iki depremle coğrafyamızdan bitmek-tükenmek bilmeyen ölüm ve yıkımların görüntülerine yenileri eklendi. Ekonomik kriz sürecinde zar-zor ayakta kalan yoksul işçi ve emekçiler depremin yıkıcılığı ile yaşamları geri dönülmez biçimde değişti. Kapitalizmin değişmeyen olgusu ise katilin kim olduğu gerçeğidir!
Erdoğan: “Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler”
Türkiye'de tüm işçi ve emekçilerin bildiği bir gerçek var. Beton, rant, siyasi ilişkiler, denetimsizlik ve yasalar hep birlikte bir doğa olayı olan depremin doğal olamayan bileşenleridir. Bu bileşenler afeti “felakete” çevirmiştir. Durumu örtbas etmek için kirli ve karanlık oyunlar depremin hemen ardından devreye konuldu. Sermaye iktidarının demir yumruğu olan Erdoğan, geçmişte de çeşitli toplumsal yıkımlarda da nakarat halinde “kader” vurgusunu tekrarlamış, yılları bulan suç çetelesini görünmez kılmaya çalışmıştır. Bartın'ın Amasra ilçesindeki madende yaşanan işçi katliamı için söylediği ‘kader planı' söylemini Maraş merkezli depremler için de tekrarlaması bir tesadüf değildir. Her fırsatta kapitalizmin yarattığı kötülüklerin hepsini bir yazgıya bağlayan ve değişmez bir alın yazısı gibi sunan bu karanlık zihniyet işçi ve emekçileri gerçekten uzaklaştırmak hedefindedir!
Bu “kader planı” nasıl hayata geçti?
Depremin yarattığı bu büyük yıkım için hazırlık yapılsa ancak bu kadar olabilirdi.
- 2021 yılında TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası açıkladığı raporda Kahramanmaraş şehir merkezini 10-11 km geçen fay hattının 7.4'ü aşacak deprem oluşturabileceğini ifade etmiş.
- 2020 yılında KSÜ Deprem ve Risk Araştırma Müdürü Öğretim Üyesi Alican Kop Kahramanmaraş için “Art arda iki deprem yaşama riskimiz var” demiş.
- JMO yönetim kurulu başkanı Hüseyin Alan, “Fay hattı üzerinde yaşayan illerimiz-Kahramanmaraş raporu” iki yıl önce yetkililere ilettiklerini ve herhangi bir dönüş yapılmadığını dile getiriyor.
- Fay hatları üzerine yapılaşmayı yasaklayarak yasalar çıkarılmadı ve sürekli ertelendi.
- Erken uyarı sistemi yok, bununla ilgili mevzuat dahi oluşturulmadı.
- AFAD raporlarında deprem risklerine işaret edilmesine rağmen hiçbir önlem alınmadı ve sürece hazırlık yapıldı.
- Uzmanlar ve odalar tarafından sürekli karşı durulmasına rağmen “İmar Affı” yasası çıkarıldı ve mevcut tehlikeler göz ardı edildi.
Tek hedefi ve amacı kâr, rant, para ve zenginlik olan bir düzende bilimsel gelişmeler ve tespitlerin yok sayılması nedeniyle yaşanan iki deprem büyük bir yıkım yaratmıştır. Bu açık. Yukarıdaki örnekleri arttırmak mümkündür. Bilimsel gelişmelere kulaklarını tıkamış bu sermaye iktidarının ülkenin ve deprem bölgesinde yaşanan bu büyük yıkımın sorumlusu olduğu açıktır. Müteahhitler, siyasiler, beşli çeteler, beton şirketleri, demir-çelik sermayedarlarının zenginlikleri on binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. “Kader”, “fıtrat” demekle bu gerçeklerin üstü artık örtülemez.
Hiçbir gerçek gizlenemez!
İşçiler, emekçiler para, kâr ve piyasa düzenini yok etmek için beklememelidir. İnsan odaklı bir yaşam ancak emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulması ve özel mülkiyet düzeninin yıkılması ile mümkün olacaktır. Yapılması gereken bunca suçun hesabını sormaya başlayarak bu ölüm ve sömürü düzenine karşı mücadelenin her yolla büyütülmesidir. Talancılara, yalancılara ve sahtekârlara karşı cevap üretecek güç işçi sınıfının mücadelesinde saklıdır!