Rize'nin Çamlıhemşin’in köylerinde yaşayanlar, Fırtına Vadisi’ne sahip çıkmak için 31 Ekim’de bir araya geldi. Konuyla ilgili basın açıklamasında konuşan dava avukatlarından Yakup Okumuşoğlu, şunları ifade etti:
“Bir vadi düşünün. Yüzlerce yıldır dallarının altında nice hayatların soluklandığı yaşlı ormanlar, sabah sisleriyle örtülen alüvyonal topraklar, dağlardan kopup gelen berrak dereler… Fırtına Vadisi, bu toprakların kalbi, bu coğrafyanın ruhu. Ama şimdi, bu ruhu yok etmek isteyen bir el uzanıyor vadinin yeşiline. Birileri, doğanın her köşesinde yankılanan o sessiz armoniyi bozmak istiyor. Yeşilin yerine griyi, ormanların yerine betonu, sisin yerine soğuk duvarları koymak için adım adım ilerliyorlar. Vadinin kalbinde, 1. derece sit alanı statüsündeki bu kutsal topraklar 3. dereceye düşürüldü.”
“Fırtına Vadisi’ni otellerle, yollarla, binalarla boğmak isteyen kim?” diye soran Okumuşoğlu şöyle devam etti:
“Verilecek olan olumsuz bir kararın, geri dönüşü olmayan zararlara neden olacağının altını çizen Okumuşoğlu, “Bizler, yaklaşık 200 kişi bunlara ve bu karara karşı çıktık ve dava açtık. Çünkü Fırtına Vadisi yalnızca bugünün insanlarına ait değil. Bu vadi, bizden sonrakilere de bırakılacak en büyük miras. Bu dava da yalnızca bir toprak parçası için değil. Bu dava, çocuklarımızın geleceği, bizim bu vadiye, bu dünyaya olan borcumuz için. Fırtına Vadisi’ni Fırtına yapan değerleri, o doğal yaşlı ormanları, dağların derin sessizliğini, derelerin berrak akışını savunmaz isek kendi kendimize ihanet etmiş olacağız çünkü. Çünkü eğer bugün sessiz kalırsak, yarın bu vadide yankılanan tek sesin beton duvarların soğuk yankısı olacağını biliyoruz.”
Basın açıklamasının ardından dava keşif heyeti, avukatlar ve halk, derecesi düşürülen alanları görmek ve durum tespiti için, alandan ayrıldı.