Haziran Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeği ile başından vurulan ve girdiği komada yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin açılan davanın karar duruşması yapıldı. Duruşma Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanık polis Fatih Dalgalı için istenilen müebbet cezası 16 yıl 8 aya düşürüldü ve hakkında yurtdışı çıkış yasağı adli kontrol tedbiri uygulandı. Dalgalı, tutuklama kararı verilmediği için cezası Yargıtay tarafından onanırsa hapishaneye girecek.
“Berkin için adalet”
Duruşma öncesi Adliye önünde Elvan Ailesi ve Taksim Dayanışması basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını Elvan Ailesi ve Taksim Dayanışması adına Akif Burak Atlar okudu. Atlar, 6 Nisan 2017 tarihinde davanın görülmeye başladığını hatırlatarak 20 duruşmanın ardından sona gelindiğini belirtti. Atlar şunları ifade etti:
“Bugüne kadar davanın her aşamasında çelişkili beyanlarla, karşılığı olmayan ifadelerle, karartılan delillerle, tarafsızlığı şüpheli raporlarla dolu duruşmalar birbirini izledi. Biz 8 senedir Berkin’imiz için adalet talebimizi Berkin’in koşup oynadığı sokaklarda, meydanlarda, parklarda, adalet saraylarında ve mahkeme salonlarında haykırırken, Berkin’imizi vuran polis sekiz yıldır görevine devam etti, mahkeme başkanı olarak Gezi Direnişini sosyal medya hesaplarında vandallık olarak tanımlayan Mehmet Galip Perk atandı. 5 senedir Berkin için adaletin peşinden koştuğumuz dava sürüncemede bırakıldı. 29 Ocak 2021 günü görülen bir önceki duruşmanın mütalaasında Berkin’imizi gaz fişeği ile öldüren sanık Fatih Dalgalı’nın ‘bilinçli, taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 2 yıl 8 aydan 9 yıla kadar hapsi talep edildi.”
“Karanlık her gün daha çok büyüyor”
8 yıldır adalet talebiyle mücadele ettiklerini belirten Atlar şunları ifade etti:
“Katillerin, faillerin ödül gibi cezalarla korunmasını, gerçeklerin karartılmasını kabul etmiyoruz, hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, katillerin, faillerin yargı tarafından korunduğu bir ülkede üstümüze çeken karanlık her gün daha çok büyüyor. Bu karanlık bizden Ali İsmail’i aldı, Ethem’i aldı, Mehmet’i, Abdocan’ı aldı! Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ahmet’in katillerini korudu! Aynı karanlık, daha dün, Deniz Poyraz’ın da geleceğini çaldı. Bizler, aydınlık bir gelecek umudu ile barışı, dayanışmayı, kardeşliği savunurken, geleceğimizi çalınıyor. Yeter! Biz adalet istiyoruz! Düşleri ve gülüşleri ile geleceğimizi aydınlatacak tüm çocuklarımız için, Gezi’de yitirdiğimiz tüm arkadaşlarımız ve aileleri için, bu ülkede yaşayan ve yaşayacak olan tüm yurttaşlar için adalet istiyoruz!”
Basın açıklamasının ardından duruşmaya geçildi.
“Bu dosyada Ebru Timtik’in canı var”
Duruşmaya sanık polis SEGBİS ile bağlandı. Mahkemede Elvan ailesinin avukatlarından Çiğdem Akbulut söz aldı. Akbulut Berkin’in kasten vurulduğunu, katil polislerin davada korunduğunu şu ifadelerle anlattı:
“Bu bizim için çok önemli özel bir dosya. 14 yaşındaki bir çocuğun yaşamı üzerine kurulu bir dosya. Devletin resmî kolluğu tarafından öldürüldü Berkin Elvan, kaza veya ihmalle değil kasten. 14 yaşında Berkin Elvan vurulmadı, vuranın saklanması, annesinin meydanlarda yuhalatılması, ‘Talimatı ben verdim’ denilmiş olması nedeniyle biliyoruz ki Berkin kaza ile vurulmadı.
Bugün burada Berkin’in aramızda olmayan avukatları var. Berkin’in avukatı oldukları için aramızda değiller. Her türlü başvuru be dilekçenin sonuçsuz kalmasının ardından Berkin’in vurulduğu yerde açlık grevi yaptıkları, İstanbul’dan Ankara’ya yürüdükleri için tutuklandılar. Bu dosyada Berkin Elvan gibi Ebru Timtik’in canı var.Sevgili meslektaşım Ebru Timtik de Berkin gibi ölmedi, öldürüldü.”
“Sanık Fatih Dalgalı duruşmaya hiç katılmadı”
Akbulut dava sürecini şu şekilde anlattı.
“Berkin 8 yıl önce bu tarihlerde vuruldu. Biz en hızlı şekilde suç duyurusu yaptık. Kamera kayıtları, polislerin listesi, Berkin’i hastaneye götüren tanıkların dinlenmesini istedik. Kasten öldürme ve işkenceden işlem yapılmasını istedik.
Savcılık talepleri kolluk tarafından sürüncemede bırakıldı. Öyle ki dosya savcısı Faruk Bildirici “Bana olayla ilgisi olmayan polislerin adlarını göndermeyin” demek durumunda kaldı.
Yine kamera görüntüleri talep edildiğinde, Emniyet tarafından yalan söylendi. Önce “MOBESE YOK” dendi, yalan söylendiği ortaya çıkınca “Eylemciler kırmış” dendi. Bu yalan da ortaya çıkınca 1 yıl sonra ancak kamera görüntüleri dosyaya geldi.
Soruşturma deliller toplanmayarak, bizim için yavaşlatılarak devam ettirildi. Ama Emniyet başka bir soruşturmayı devam ettirdi. İlk gündem itibaren Berkin’in cebinden çıktığı iddia edilen maytaplar sürekli öne çıkarıldı, basına servis edildi. Dava açılıp tensip düzenlendiğinde mahkemenin bizim gibi dosyadaki tüm eksiklikleri tespit ettiğini gördük. Ara kararlar ile yeniden deliller toplanılmalı denildi. Fatih Dalgalı ise ara karara rağmen asla duruşmaya gelmedi, hep SEGBİS ile katıldı.
Sanık aksesuar olduğunu söyleyerek gözlük taktı, bizce ve Van’daki meslektaşların tespitine göre takma bıyık taktı. Dolayısıyla asla sağlıklı bir teşhis yapılmadı. Yine sanığın avukatları Emniyet Genel Müdürlüğü avukatıydı. Tüm tanıklara erişimleri vardı. Keşif mahallinde engellendik, keşiften rahatsız olunduğunu gördük. Keşfin devamında kamera çekimi yapmakta Jandarma Kriminal, “bir anda biz uzman değiliz, rapor veremeyiz” diye rapor hazırlamaktan kaçtı.”
“Çocuklar böyle katledilmesin”
Akbulut beyanının devamında devletin görevlileri tarafından katledilen çocuklara değinerek şunları söyledi:
“Ceylan Önkol’un katilini engelleyemedikleri, katilleri yargılanmadı. 10 yaşında Cemile’nin katilleri yargılanmadı. Biz diyoruz ki emniyet görevlileri çocukları böyle katledemesin. Ederse bunun bir sorumluluğu olduğunu bilsin.”
Gülsüm Elvan: “Deniz öldürüldü, sorumlusu sizsiniz!”
Avukatların ardından konuşan Gülsüm Elvan şunları ifade etti:
“Polisler hastaneye götürmemizi engelledi. Belki çocuğum yaşayacaktı, sakat da olsa yaşayacaktı. Ben 269 gün hastanede neler çektim. Her şeyim orası oldu. Hep bir umut bekledim Berkin için. Bunu devlet yaptı. Hala da yapıyorsunuz. Benim yıllardır feryadım başka çocuklar öldürülmesin, başka analar ağlamasın ama her gün bize bir anne daha katılıyor. Bu ülkeyi yönetenler hiçbir zaman bizi görmüyor. Çocukları öldürüp bu vatan haini bu terörist diyorlar.
Karşımda, sanık avukatları anneler var. Gidin evladınızı görün, benim isyanımı görün. Gazeteciler çocuğumun adını yazdığı için ceza alıyor. Çocuğumun katili dışardayken gazetecilere ceza veriyorsunuz. Canım öyle yanıyor ki. Sen öldürüyorsun, o suç değil de ismini yazmak mı suç?
Ben adalet istiyorum. Benim çektiğimi başka anne çekmesin. Hala bizi meydanlarda yuhluyorlar, kendilerini aklamaya çalışıyorlar. Bütün dünyanın gözünde suçlular. Emri ben verdim diyen kişi yargının önüne çıkıp cezalandırılmama kadar iki elim onların yakasında.
Ben bu hesabı soracağım. Çocuğumu bana verin. Ben 8 yıldır ne çekiyorum. Recep Tayyip Erdoğan bana çocuğumu geri getirsin. İstiyorum ben çocuğumu. Benden aldığı gibi versin. Dün Deniz öldürüldü bunların suçlusu sizsiniz, sizsiniz!”
Baba Sami Elvan şunları vurguladı:
"Ekranda görünen kişi tetikçidir. Savcı'ya sesleniyorum. Sizler gerçek kararı verirseniz önümüzdeki süreçte o polis o tetiği çekerken 20 kere düşünecek. Sekiz yıldır ailem acı çekiyor. Duygu sömürüsü yapmıyoruz, acımızı yaşıyoruz. Dün katledilen Deniz kızımızı da rahmetle anıyor, ailesine sabır diliyorum. Biz insanların insan diye seviyoruz.”
Anne Gülsüm Elvan fenalaşarak mahkeme salonunu terk etti. Duruşmaya ara verildi.
Sanık: “Karşı tarafın ispatlaması gerek”
Aranın ardından Sanık Fatih Dalgalı “Konuşma gereği duymadım çünkü karşı tarafın iddiasını ispatlaması gerekir. Yüzde 30’luk bir benzerlik yüzünden sanık sandalyesine oturdum. Delil karartılıyor diyorlar ama İçişleri Bakanlığı’nın dosyaya sunduğu görüntülerle bu hale geldi dava” diyerek pişkince konuştu.
Ardından sanık polisin avukatları savunma yaptı.
Mahkeme, Fatih Dalgalı'yı kasten öldürme suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle 16 yıl 8 ay hapse çarptırdı.
Berkin Elvan dosyasında karar verildi
Sanık polis Fatih Dalgalı hakkında kasten insan öldürme suçundan müebbet hapis cezası verildi. Ceza olası kast sebebiyle indirilerek 16 yıl 8 aya düşürüldü ve hakkında yurtdışı çıkış yasağı adli kontrol tedbiri uygulandı. Dalgalı, tutuklama kararı verilmediği için cezası Yargıtay tarafından onanırsa hapishaneye girecek.
Dava sonrası açıklama: "Ben bunu kabul etmiyorum"
Duruşmanın ardından adliye önünde Elvan ailesi, avukatları ve desteğe gelenlerin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada konuşan Av. Can Atalay, dava sürecinde devletin bugüne adar yaptığı adaletsizlikleri sıralayarak "Bu sanık tutuklanmalıdır. Türkiye bu adaletsizlik karanlığından çıkacak hep birlikte çıkacağız" dedi.
Anne Gülsüm Elvan ise kararı kabul etmediğini ve adalet mücadelesini sürdüreceğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“16 kiloya 16 yıl. Ben bunu kabul etmiyorum. O içeri girene kadar durmayacağım. Dışarıda görevinde, her gün hangi çocuğa sıkacak diye düşünüyoruz. Çocuğum için emir veren, ‘verdim’ diyen yargılanana kadar durmayacağım”
Kızıl Bayrak / İstanbul