Gökhan’ı ve Sibel’i Yaşatma Platformu, ölüm orucundaki direnişçilerin taleplerinin karşılanması için imza kampanyası başlattı.
Gökhan Yıldırım ve Sibel Balaç’ın düzmece ifadelerle tutuklandığı belirtilen deklerasyonda şu ifadelere yer verildi:
“Her direniş geleceğe mirastır ve sonraki direnişlere esin kaynağı olur. Günümüzde faşizme karşı her direniş siyasi bir zaferdir. Direnmek, direnebilmek kazanmanın ön koşuludur.
Bu yüzden ‘Direne direne kazanacağız’ diyor Sibel ve Gökhan! Bugün Gökhan ve Sibel, esas olarak halkın aydınlarının ve sanatçılarının yapması gerekeni, bedenlerini ortaya koyarak yapıyor. Tüm halk için direniyor. Yasal zorbalığa karşı adil yargılanma hakları için ölüm orucundalar.
Ölüm orucu direnişçisi Sibel Balaç’ın talepleri:
1- Dijital delillerle, gizli tanık ve itirafçı tanıklarla yürütülen yargılamalara son verilmesi.
2- Keyfi şekilde uygulanan disiplin cezalarına son verilmesi.
3- Hasta tutsakların serbest bırakılması.
4- Hapishanelerdeki kitap-dergi kısıtlamalarına son verilmesi.
5- Hapishanelerde sohbet hakkının eksiksiz uygulanması.
Ölüm orucu direnişçisi Gökhan Yıldırım’ın talepleri:
1- Dijital delillerle, gizli tanık ve itirafçı tanıklarla yürütülen yargılamalara son verilmelidir.
2- Yozlaştırmaya karşı mücadele edenlere verilen cezalar iptal edilmelidir.
3- Tarafıma bu nedenle verilen 46 yıllık ceza iptal edilmelidir.
4- Halkımızın hak ve özgürlükler, adalet mücadelesi engellenmemelidir.
5- Hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
6- Ağırlaştırılmış müebbet infaz yasası tutsaklar lehine değiştirilmelidir.
7- Tutsaklar üzerindeki baskılara yasaklara son verilmelidir.
Aydın taraftır. Kuşkusuz, düşünceleri vardır. Düşüncelerinin kararlı savunucusudur. Bugün, yediden yetmişe tüm halkımız adaletsizlik, açlık ve yoksullukla karşı karşıya.
Aydın, taraf olduğu kadar halkın adaletsizlik-açlık ve yoksulluk çığlığına ses veren ve çözüme ortak olan olmalıdır.
Ölüm Orucunu desteklemiyor olabilirsiniz ama taleplerini sahiplenmelisiniz, bu adaletsizlikleri kabul etmemelisiniz.
Bu talepler hepimizin talepleridir. Bu talepler tüm halkın talepleridir. ADALET herkesin çığlığıdır.
Dayanışmak, sizin taraf olmadığınız bir şeye destek vermek demek değildir; DAYANIŞMAK taraf olmaktır. Zalime karşı mazlumun yanında, faşizme karşı anti-faşist saflarda olmak demektir.
Dayanışma, bir lütuf değil sınıflar mücadelesinin zorunluluğudur.
Dayanışma, emperyalizme ve faşizme karşı omuz omuza olmak demektir.
Dayanışma gücünü birleştirip her türlü sömürüye ve baskıya karşı birliğin gücünü ilan etmek demektir.
Dayanışma, destek ya da yardımlaşma değildir.
Halkın bir araya gelmesi, güç olmasıdır.
Bugün olması gereken ve yapılması gereken tam da budur!
‘Tarih susup sinenleri değil, direnenleri yazar,
Zalime boyun eğenler tarihten silinip gitmiştir, unutmayalım.’
Gökhan ve Sibel'i yaşatmak bizim ellerimizde.
Bir imza da sen ver!”