“...
Burjuvazi
Kavgaya davet etti bizi
Davetleri kabulümüzdür!
Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini
Biliriz öylece yaşamasını, ölmesini
Hepimiz birimiz için
Birimiz hepimiz için...
Merhaba,
Selam ve sevgilerimizi gönderir her daim sağlıklı, umutlu, dirençli olmanızı dileriz. Sizlere ustanın bir şiiriyle geldik. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz dediğimiz günlerdeyiz. Ki iki canımız, canlarını ortaya koyarak burjuvaziye meydan okuyorlar.
Haksızlığa, adaletsizliğe karşı yükselen en gür ses oluyorlar. Tıpkı 1950 yılındaki Nazım Hikmet gibi açıklarıyla direniyorlar. O gün Nazım’ın zindandaki bu haklı sesi ve taleplerini tüm dünya duydu. Aydın ve sanatçılar onun yanındalardı. Kimler yoktu ki: Paul Eduard, Juliot Curie, Harold Loxness, Jorge Amada, Pablo Neruda, Jean Paul Sartre, Pablo Picasso, Joris
İvens, Bertol Brecht... ve daha nice sayısız yazar, ressam, müzisyen... Ülkemizde de Melih Cevdet, Oktay Rıfat, Orhan Veli gibi aydın, sanatçılarımız Nazım'ın direnişine ses vermek için üç günlük destek açlık grevi yapmışlardı...
Tabii Nazım açlığıyla direnirken onu yolundan döndürmek isteyen ‘'iyi niyetliler’ de vardı... Ve onlara usta, aldığı kararın kesinlikle bir yılgınlık sonucu olmadığını, açlık grevinin intihar anlamına gelmediğini ‘saçlarının her teliyle’ yaşama bağlı olduğunu, hakkını aramak için bilinçli olarak bu savaşa atıldığını söylüyordu. Nihayetinde Nazım direnişi uluslararası dayanışma sonucu özgürlüğüne kavuşturmada bir basamak oldu diyebiliriz.
Bugünün aydınları diyebileceğimiz iki devrimci; Sibel Balaç öğretmen ve Gökhan Yıldırım ise 180 gündür açlıklarıyla adaletsizliğe karşı direniyorlar. Hapishanelerde eriyen bedenleriyle ses yükseltiyorlar. Bugün yaşanan baskılara, saldırılara karşı ‘adalet ve özgürlük’ diyorlar. Hukuksuz yargılamaları ‘bedenlerimiz delilimiz’ diyerek teşhir ediyorlar.
Bunun için canlarını ortaya koyuyorlar.
Ankara Sincan'da Sibel öğretmen hayatının en önemli ‘adalet’ dersini öğretiyor hepimize. Tekirdağ'dan Gökhan 45 kg bedeniyle özgürlük düşlerini omuzluyor halkımızın. Bizim çağrımız başta halkımıza ve halkın aydınlarınadır. Bu sesi iktidara duyuracak ve onlara adım attıracak olan onlardır. Büyük küçük demeden yapılan her çaba önemlidir. Dayanışmalar, destekler damlalar misali birikir göl olur, zafere doğru çoğalır.
Çaresiz değiliz, güçsüz değiliz. Bir olursak, iri olursak kazanırız. Sibel ve Gökhan bu yolun sonundaki bedelleri göze alarak düştüler yola. Bizim onlara karşı sorumluluğumuz onların sesi olmaktır. Taleplerine sahip çıkmaktır.
Kum saatindeki gibi zaman hızla ilerliyor, geç olmadan, hayatları tehlikeye girmeden bu sesleri duyuralım. Bu kavga hepimizin, bu sorumluluk hepimizin... Hepinize duvarlar arkasından sevgi ve selamlarımızı gönderiyor, başarılar diliyoruz.
Hoşçakalın
12 Haziran 2022
Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Özgür Tutsaklar”