Ateşkesin bitimine saatler kaldı: QSD BM denetimi, Türkiye gözlem noktası istiyor

Ateşkes süresinin bitimine saatler kaldı. QSD bölgedeki tüm gücünü çekerken, Türkiye paramiliter gücü olan “SMO” unsurlarını bölgeye sevk ediyor. Anlaşmanın görünmeyen tarafı QSD, "Silahsız, askersiz, BM denetiminde bölge" derken, Türkiye 13 askeri gözlem noktası istiyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 22 Ekim 2019
  • 14:32

Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük başlattığı saldırıyı, bugün saat 22.00’de sona erecek olan ateşkese rağmen ihlal ediyor. 10’uncu günün sonunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Türkiye arasında varılan ateşkese Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Serêkaniyê kent merkezinde çekilerek uyarken, TSK ve paramiliter güçleri “SMO”, 4 gündür Urfa merkezinden Ceylanpınar ve Akçakale sınırına yoğunca askeri sevkiyat yapılıyor.

Sağlık TSK ve SMO’ya tahsis edildi

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılar başlamadan 3 ay önce hem Urfa merkezde hem de ilçelerde bulunan devlet hastaneleri ve araştırma hastanelerinde hazırlıklar yapıldı. Savaşın başlamasıyla birlikte hazırlanan hastanelerin bir kısmı askeri amaçla kullanılmaya başlandı. Yaralanan “SMO” çetecileri ve askerler bu hastanelerde tedavi ettiriliyor. Çeteciler ve askerler için ayrılan bölümlere belirlenen sağlık çalışanların dışında hiçbir sağlık çalışanı alınmıyor. Ceylanpınar Devlet Hastanesi sivillere tamamen kapatılırken, Akçakale Devlet Hastanesi’nin yüzde 70’i sivillere kapatıldı. Kentte halen yoğun ambulans hareketliliği devam ediyor.

Okullar kışla

Savaşın başlamasıyla Ceylanpınar ve Akçakale ilçelerinde bulunan okulların tamamı, Suruç ve Birecik sınırında bulunun okulların tümünde eğitime ara verildi. Kapatılan okullar, çetecilere ve askerler için koğuş şekline getirdi. Bazı okullar ise AFAD, Kızılay, UMKE ekiplerine tahsil edildi. Öğretmenler ise kenti terk etti. 

İlçeler boşaltıldı

Bu sürede Ceylanpınar ile Akçakale’de yaşayanların yüzde 90’ı evlerini terk etti. Ceylanpınar ilçesinde yaşayanların bir kısmı Viranşehir, Urfa merkez ve Mardin’in Kızıltepe ilçesine göç etmek zorunda kalırken, Akçakale ilçesinde yaşayanlar ise Urfa merkez, Harran ve ilçeye yakın kurulan mülteci kamplarına yerleşmek zorunda kaldı. Suruç ve Birecik ilçelerinde ise sınıra yakın 41 köy zorla boşaltılmak isteniyor. 

8 ölü 100 yaralı

Savaşın en yoğun hissedildiği ilçeler olan Akçakale, Ceylanpınar, Suruç ve Birecik ilçelerine nerden atıldığı kesinleşmeyen yüzlerce top mermisi düştü. Düşen top mermilerinden kaynaklı Akçakale’de 2 kişi ölürken, 21 kişi yaralandı. Ceylanpınar’da 3 kişi öldü, 70 kişi yaralandı. Suruç ilçesinde de 3 kişi yaşamını yitirdi. Birecik ilçesinde ise 10 kişi yaralındı. 

Sevikayatlar devam ediyor

10 gün süren sert çatışmaların ardından ABD ile Türkiye arasında varılan ateşkesin ardından sınır hattına sevkiyatların devam ettiği görülürken, özellikle Serekâniye bölgesinden de saldırı haberleri gelmeye devam ediyor. Sevkiyatların büyük kısmının Ceylanpınar ile Akçakale yolu arasında kalan TİGEM arazisine yapıldığı görülürken, halen bu bölgeye sevkiyatların sürdüğü, aynı şekilde bu bölgeden alınan çetecilerin de Mardin Nüsaybin sınırına taşındığı belirtiliyor. 

Kısmi dönüşler oluyor

Varılan ateşkesin ardından çatışmalarda kısmi durulma olurken, savaşla birlikte Ceylanpınar ve Akçakale’den göç eden sivil halk, geri dönüş konusunda temkinli ve halen büyük kısmı ilçelerin dışında kalıyor. Sınır ilçelerinde alınan olağanüstü “güvenlik” önlemleri devam ederken, valilik tarafından akredite edilmeyen gazetecilerin ilçelere girişi halen engelleniyor.

Ne olacak?

Sınırda tüm bunlar yaşanırken, ABD ile Türkiye’nin vardığı 120 saatlik ateşkes mutabakatı da son saatlerine giriyor. Her ne kadar 13 maddelik bir mutabakat metni açıklansa da, Girê Spî ile Serêkaniyê arasının kimin denetiminde olacağı, bölgeyi tamamen boşaltan halkın geri dönüp dönmeyeceği netleşmiş değil. Ancak bu karanlık noktalara rağmen gerek Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerklik Yönetimi gerekse de QSD yöneticilerinin yaptıkları açıklamalar, anlaşmanın tarafı olan ABD’nin söylemleriyle örtüşüyor. Yöneticiler TSK’nın ve QSD’nin bölgeden çekilmesi gerektiğini, askersiz ve silahsız bir bölge olması gerektiğini, halkın dönmesi gerektiğini, bölgenin Birleşmiş Milletler (BM) denetiminde olması ve ABD’nin bölgenin hava sahasını kontrol etmesi gerektiğini açıklıyor. Aynı söylemler anlaşmanın görünmeyen tarafı olan QSD komutanları tarafından da tekrarlanırken, QSD adına masada oturan ABD’li yöneticiler de benzer cümleler kuruyor.