Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle 2 milyona yakın kişi hayatını kaybederken, Türkiye'de ise AKP, tüm toplumsal kesimleri ve sağlık meslek örgütlerini dışlayarak siyaseten kullanabileceği “tek başına başarı öyküsü yazma” arayışına girişti. Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı’nın vaka ve ölüm sayılarının olduğunun çok altında gösteren politikasının yarattığı rehavet ve tedbirsizlik, salgının hızla yayılmasına yol açtı. Süreci etkili önlemlerle değil kontrol altına aldığı medya aracılığıyla yönetmeye çalışan iktidarın bu politikası da muhalif belediyelerin gerçek verileri açıklamaya başlamasıyla çöktü. Bu süreçten sonra Sağlık Bakanlığı’nın 10 kat fazla veri açıklamaya başladı.
Öte yandan Çin’den alınan Sinovac aşısının bu hafta içi yapılacağı açıklansa da İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Murat Ekmez, sahada aşı çalışmalarına ilişkin hiçbir hazırlığın olmadığını ifade etti.
Tedbirsizliğin bedeli
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre son dönemde uygulanan sokağa çıkma yasakları ve bazı işletmelerin kapatılmasıyla salgının hız kestiğini ancak halen Sağlık Bakanlığı verilerine göre günlük 10 bin civarında vaka ve 180 civarında ölümün yaşandığına dikkat çeken Ekmez, “Öncesinde rakamlar gizleniyordu. Rakamların güvenirliği halen de tartışılıyor ama bir anda günlük vaka sayısının 3 binden 30 binlere çıktığını gördü insanlar. Ölüm sayılarının 200’ün üstüne çıktığını gördü. Pandeminin hız kesmesinde bütün bunlar mı toplumu duyarlı davranmaya itti yoksa önlemler mi etkiledi bunu kestirmek güç. Bu tedbirlerin de mutlaka etkisi oldu. Ancak hem biz İstanbul Tabip Odası olarak hem de Türk Tabipler Birliği pandeminin hız kazandığı Ekim ayından beri toplumun sosyal ve geçinme ihtiyaçlarının karşılanarak tam kapanma yapılması çağrısında bulunmuştuk. Ancak kısmi önlemlerle pandemi hız kesti ama ölümler devam ediyor. Aslında daha ciddi önlemler alınmış olsaydı, binlerce insanı yitirmemiş olacaktık” diye konuştu.
Pandemi yeniden hız kazanabilir
AKP şefi Erdoğan’ın önlemlerin kademeli olarak kaldırılacağı açıklamasını da değerlendiren Ekmez, mevcut yetersizliklerle devam ederse yine kötü bir tablo ile karşı karşıya kalınabileceğine işaret etti. Ekmez, mevcut yetersizlikleri ise şöyle anlattı: “Türkiye, kaynağı belirleme, kaynağı belirleyip buna karşı önlemler alma konusunda zayıf kaldı. Birinci basamak sağlık hizmetleri konusundaki tutumu ne yazık ki halen de çok geri. Filyasyon çalışmalarıyla ilgili sahada birçok insan çalışıyor ama etkili bir yol ve yönetim olmadığını söyleyebilirim. Biz de sahada, hastanelerde, Covid-19 polikliniklerinde hizmet ediyoruz. Oraya gelen birçok insanın temel ilaç alımlarının bile bir mekanizmaya bağlanmadığını söyleyebilirim. Bu koşullarda var olan önlemler de kaldırılırsa pandemi yeniden hız kazanabilir.”
Hatalar silsişlesi ve sonuçları
1 Haziran’da “Normalleşme” adı altında önlemlerin tamamen kaldırılmasının salgının ciddi anlamda yayılmasına neden olduğunu hatırlatan Ekmez, “On binlerce insanımızı kaybettik. İnsanlar annelerini, babalarını, kardeşlerini kaybetti. Aslında bu, önlenebilir salgın hastalığında önlemlerin alınmamasının sonucu. O yüzden devletin, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda yürüttüğü politikaya en başından beri şerh koyduk. Bu şekilde bir pandemi yönetiminin olamayacağını ifade ettik. Başından beri şeffaf bir şekilde yürütmediler bu süreci. Katılımcı değillerdi. Sivil toplumun, TTB gibi etkili bir kurumun bile dahil olmasına izin vermediler. Kendilerince belirledikleri bir bilim kurulu ile süreci sürdürdüler. Ama bilim kurulunu bile dinlediklerinden şüpheliyiz. Doğrusu önlenebilir bir hastalık sebebiyle birçok yurttaşımızı yitirdik. Bunların içerisinde 300’ü aşkın sağlık emekçisi arkadaşımız da var. Nüfus başına oranladığımızda Avrupa’daki en büyük oran bu” diye anlattı.
Siyasi heveslerin bedeli
Ekmez, yapılan en büyük yanlışlardan birinin de TTB ve İstanbul Tabip Odası gibi meslek örgütlerinin öneri ve uyarılarının dikkate alınmaması olduğuna dikkat çekerek, bu durumun iktidarın demokratik olmayan yapısıyla alakalı olduğuna vurgu yaptı. İktidarın tek adam rejimi diye ifade edilen yöntemle yürütüldüğünü ve hiç kimsenin söz hakkı olmadığını belirten Ekmez, Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Bilim Kurulu’nun dahi dinlenmediğini söyledi. iktidarın şeffaf olmak istememesinin nedeninin siyaseten kullanılabilecek bir başarı öyküsü yazmak olduğuna işaret eden Ekmez, bunun da binlerce insanın yaşamına mal olduğunu kaydetti.
Pandemiden kaynaklı yaşamını yitiren çok sayıda kişinin “salgın hastalık” olarak kayıtlara geçirilmesini ölümleri gizleme çabası olarak değerlendiren Ekmez, “Şu an bir tane salgın hastalık var. O da pandemi. Pandemi bütün dünyaya yayılan, epidemi de ülke çapındaki bir salgını ifade ediyor. Yani bir epidemi yok. Ölüm verileriyle ilgili tartışmalar Mart ayında başlamıştı. Bu konuda muhalif belediyelerin bildirimleri sonucu oluşan baskı ile Sağlık Bakanlığı verileri açıklamaya başladı. Ama bu belediyelerin bildirimleri de çok geç oldu doğrusu” ifadelerini kullandı.
Aşı için sahada hiçbir çalışma yok
Ekmez, Sağlık Bakanlığı tarafından Perşembe ve Cuma günleri aşılamanın başlayacağına ilişkin açıklamalara ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Aşıyla ilgili neredeyse bir ay gecikme oldu. 11 Aralık’ta geleceği söylendi ama bir ay geçti ve halen aşılama başlamadı. Bu hafta içinde aşıların yapılacağı ifade ediliyor fakat hali hazırda sahada bununla ilgili hiçbir çalışma yok. Açıkçası ben Perşembe ve Cuma günü yapılacak aşıların çok sembolik düzeyde olacağını düşünüyorum. Yani toplumu hızla aşılamaya dönük bir çalışma görmüyoruz sahada. Bakanlık bu konuyu da eline yüzüne bulaştırdı. Kendisini tek bir kaynağa kilitledi ilk başta. Çin’in Sinovac aşısını aldılar. Doğrusu bu aşı konusunu da sürdüremediler.”
Sahipsiz kaldık
Sağlık emekçilerinin süreç içerisinde sahipsiz bırakıldığını, pandeminin ilk dönemlerinde yetersiz koruyucu ekipmanlarla sahaya itildiklerini söyleyen Ekmez, “Doğrusu biz sağlık çalışanları olarak kendimizi sahipsiz hissediyoruz. Açık bir şekilde sağlık emekçileri üzerinden yürütülen süreç, kendilerinin yürüttüğü bir başarı hikayesi gibi lanse ediliyor. Sahipsiz kaldık, ölümle yüz yüze kaldık.300’ün üzerinde sağlık emekçisi yaşamını yitirdi. Bu mücadeleyi sürdürürken arkamızda kimseyi bulamadık” diye tepki gösterdi.