AKP’nin hamurunda yağma var

Krizin ve pandeminin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yükleyerek, işçi ve emekçilerin geçmediği köprülere, otoyollara, gidemediği hastanelere yine işçi ve emekçilerin ceplerinden milyarlarca lira para ödenmeye devam ediliyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Nisan 2021
  • 11:41

Bir yılı aşkındır süren pandemi en çok işçi ve emekçileri etkiledi. Bu süreçte işten çıkarma yasağına rağmen resmi rakamlara göre 4 milyon 236 bin kişi işsiz kaldı. Kısa çalışma ödeneğine mahkum edilen milyonlar açlık ve ölüm ikilemine hapsedildi. Temel gıda maddelerinden doğalgaz ve elektriğe kadar pek çok kaleme gelen zamlarla yoksulluk derinleşti. Bu dönemde işçi ve emekçilere bütçe ayırmayan iktidar kesenin ağzını patronlara ve yandaş şirketlere sonuna dek açtı.

Yap-işlet-devret modeliyle yandaş sermayeye alan açıldı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu, Osmangazi Köprüsü ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu, Avrasya Tüneli, Ankara Garı, Yeni Havalimanı, Başakşehir Şehir Hastanesi bu yöntemle inşa edildi.

Devlet, yapım ve işletmesini özel sektörün üstlendiği bu projelere, araç geçiş, hasta ve yolcu garantisi verdi. Bunların bedelleri bazı projelerde dolar, bazılarında avro kuru üzerinden belirlendi. Araç geçiş sayısı garanti sınırının altında kaldığı durumunda aradaki fark bütçeden ödeniyor.

Dünya ölçeğinde de kamudan en fazla iş alan şirketlere bir yandan vergi indirimleri uygulanırken, diğer yandan yasalar talana göre şekillendiriliyor. Yap-işlet-devret modeliyle yapılan ihalelerle ilgili kanuna geçici bir madde eklenerek Kanal İstanbul’a devlet garantisi verilmesi bunun son örneği oldu. Kamu-özel işbirliği (KÖİ) projeleri sayesinde inşaat başta olmak üzere çeşitli sektörlerde devasa boyutlarda sağlanan birikim, şirketlerin servetini katladı.

İktidarın “mega” projelerinin tek sonucu işçi ve emekçilerin sırtına yüklenen ek vergiler, kamu kaynaklarının şirketlere aktarılması değil, aynı zamanda doğanın fütursuzca katledilmesi, tarım arazilerinin tahribatıdır. Ormanların, adaların, koyların yandaş sermayeye peşkeş çekilerek talan edilmesi doğal afetlerin de önünü açmaktadır.

Rant, talan ve yağma AKP ile başlamadı ama onunla devasa boyutlara ulaştı. Gölgesini satmadığı ağacı kesmek kapitalizmin bilindik yasasıdır ve bunun AKP bunun en azgın temsilcisi olduğunu sürekli ispatladı. AKP’nin yandaş şirketleri bu yağma ile büyüdü. Rant ve talan üzerine kurulu AKP iktidarı pandemi süreci boyunca da yandaş müteahhitlere köprüler, havaalanları, hastaneler, tüneller için “güvence paraları” ödemeye devam etti. Krizin ve pandeminin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yükleyerek, işçi ve emekçilerin geçmediği köprülere, otoyollara, gidemediği hastanelere yine işçi ve emekçilerin ceplerinden milyarlarca lira para ödenmeye devam ediliyor.

K. Düşgör