Türk Tabipleri Birliği (TTB), 6-20 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlere dair 2. Ay Deprem Raporunu açıkladı. TTB, raporda geçici yerleşim alanlarına dair bilgilendirme yaptı.
İlk sözü alan Şebnem Korur Fincancı, TTB’nin birinci ay raporunu açıkladığı 4 Mart 2023’ten bu yana yürüttüğü faaliyetleri aktardı. Sağlık hizmeti sunumu ve koordinasyon, kamu kurumları ile yapılan yazışmalar, deprem bültenleri ve hızlı değerlendirme raporlarından söz etti.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Karer Yurtdaş, barınma/konut hakkını nasıl ele aldıklarına ilişkin bir bilgilendirme yaptı. Birleşmiş Milletler Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin konut hakkını tanımını aktaran Yurtdaş, kadınlar, yaşlılar, mülteciler, mental hastalığı bulunanlar gibi bazı grupların barınma hakkının öncelikle gözetilmesi gerektiğine dikkat çekti.
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Onur Naci Karahancı, barınma sorununun boyutunun görülebilmesi için hasar tespit çalışmalarının sonuçlarına bakılması gerektiğini belirtti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “Hasar tespit çalışmaları bir hafta içinde tamamlanacak” açıklamasının bir baskı unsuru olduğunu ifade eden Karahancı, bununla birlikte düzenli veri paylaşılmamasının da güvenilirliği zedelediğinin altını çizdi.
“3 milyonu aşkın kişi göç etti”
Türkiye’de birçok alanda yaşanan verilere erişim sorununun deprem özelinde de görüldüğünü söyleyen Dr. Karer Yurtdaş; hasar tespit, hanehalkı büyüklüğü, şebeke suyu gibi veri başlıklarındaki belirsizliklerden örnekler verdi. Yurtdaş, yetkililerin basına yansıyan açıklamalarındaki verilerden hareketle yaklaşık 2 milyon kişinin geçici yerleşim alanlarında olduğunu, 3 milyonu aşkın kişinin deprem bölgesi dışına ve 800 bin kişinin deprem bölgesindeki kırsal alana göç ettiğini, dolayısıyla yaklaşık 6 milyon insanın barınma sorunu yaşadığını kaydetti.
Yetkililerin açıklamaları hatırlatılarak “Cumhurbaşkanı 2 milyon insanı kapsayan bir açıklama yapmaktadır. 4 milyondan fazla insanın barınma sorunu yokmuş gibi davranılmaktadır” denildi.
Dr. Onur Naci Karahancı da geçici yerleşim alanlarındaki barınma koşullarına ilişkin TTB’nin elde ettiğini verileri sıraladı. Karahancı; altyapı, kırılgan kesimlerin gereksinimleri, çadır yerleşimleri, beslenme olanakları, atık yönetimi, güvenlik, sağlık hizmetleri gibi başlıklardaki sorunlardan ve yetersizliklerden söz etti.
“Barınma sorunu en kısa sürede çözülmeli”
Afetlerle ve olağandışı durumlarla baş edebilmenin kamusal bir görev olduğunu hatırlatan Dr. Şebnem Korur Fincancı; bütünlüklü, kapsayıcı, eşitlikçi, erişilebilir birinci basamak sağlık hizmetinin yeniden örgütlenmesi gerektiğini belirtti. Afet direncinin ancak hazırlıklı olmakla sağlanabileceğini kaydeden Korur Fincancı, sözlerini şöyle noktaladı:
“Kapısı fermuardan, duvarları kumaştan, fırtınada uçan, yağmurda sel basan ‘barınak’ niteliğindeki çadırlarla konut sorununun çözülmesi mümkün değildir. En kısa zamanda milyonların barınma sorununun çözümü için güvenli yerlerde, barış içinde ve onurlu şekilde yaşama olanaklarının sağlanması gerekir.”
Raporda ayrıca geçici yerleşim alanlarında barınma koşullarına ilişkin paylaşılan verilerde çadırkentlerdeki yangın tehlikesine; dezavantajlı grupların, kadınların ve çocukların güvenliği için koşulların sağlanmamasına, sağlık hizmetlerindeki aksaklıklara dikkat çekildi.
Basın toplantısında son olarak TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Özkan Özdemir söz aldı ve Mersin’deki geçici yerleşim alanlarına ilişkin aktarımlarda bulundu. Dokuz ilçedeki toplam depremzede, yatak, personel sayılarını veren Özdemir; geçici yerleşim alanlarının özellikleri, sağlık hizmetleri, sorunları ile ilgili aktarımlar yaptı. Dayanışmanın önemine de dikkat çeken Özdemir, önümüzdeki dönemde depremzedelerin sağlıklı ve insanca yaşam hakları için sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.