Büyük Sosyalist Ekim Devrimi 100. yılında halen güncel, sarsıcı, ufuk açıcı ve aşılamayan “büyük bir tarihsel olay” olma özelliğini koruyor. Aradan bir asır geçmesine rağmen Ekim Devrimi’nin bu üstün nitelikleriyle öne çıkabilmesi proleter sınıf karakterinden, marksist-leninist çizgisinden ve ihtilalci özünden kaynaklanıyor.
İşçi sınıfı önderliğinde gerçekleştirilen bu devrim çağımızda baskıya, sömürüye, ayrımcılığa maruz kalan tüm işçilere, emekçilere ve tüm ezilenlere yol gösteriyor. Ekim Devrimi’nin bu eşsizliği, devrimler tarihinde niteliksel bir sıçramaya tekabül etmesi ve yeni bir çağı başlatmasıyla belirgindir.
Devrimler sürecinin doruğu
Ekim Devrimi, 1648 İngiliz Devrimi’nden 1789 Fransız İhtilali’ne, 1830 Lyon ayaklanmasından 1844’teki Silezya dokumacılarının ayaklanmasına, 1848 Devrimlerinden 1871 Paris Komünü’ne, 1905 Rus Devrimi’nden Çarlığı yıkan 1917 Şubat Devrimi’ne uzanan devrimler sürecinin doruğu oldu.
Bu devrimler ve başkaldırılar tarihsel gelişim sürecinin kritik aşamalarıydı. Buna karşın, 72 gün süren Paris Komünü’nü dışta tutarsak, hiçbiri, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti ortadan kaldırmayı veya insanın insan tarafından sömürüsüne son vermeyi hedeflemedi. Sömürücü sınıf veya sınıfların yerine yine sömürücü olan başkalarının geçmesiyle sonuçlandı.
Oysa Ekim Devrimi daha ilk adımda kapitalistlerin ve büyük toprak sahiplerinin mülklerine el koydu. Böylece insanın insan tarafından sömürüsüne imkan veren sistemi yerle bir etti. Büyük bir çığır açan bu devrimin ardından üretenlerin yönettiği, üretilen değerlerin asalak azınlıkların kasalarına gitmediği, fakat toplumun gelişimi, eğitimi, sağlığı, refahı için kullanıldığı, halklar arasında kardeşliğin inşa edildiği yeni bir dünyanın kapıları açıldı.
İnsanlık kapitalist barbarlığa mahkum değil
Sömürücü sınıfların çıkarları adına vaaz verenler, insan soyunun kapitalizme mahkum olduğu safsatasını döne döne önümüze sürüyorlar. Sermayenin bu beslemeleri işçi sınıfının, emekçilerin, gençliğin, kadınların ve tüm ezilenlerin “makus talihleri”ne boyun eğmesini istiyorlar. Kokuşmuş kapitalist düzenin “ebedi” olduğunu öne sürerek, güneşi balçıkla sıvamaya çalışıyorlar.
Ancak, tüm çırpınmalarına rağmen ne devrimlerin mirasını ortadan kaldırabilir ne de tarihin akışını durdurabilirler. Bolşevik Partisi ile etle-tırnak misali birleşen Rusya işçi sınıfı, insanlığın kapitalist barbarlığa mahkum olmadığını 100 yıl önce ispatlamıştı.
Ekim Devrimi ile sömürücü sınıfların düzeni alaşağı edilmiş, yoksul köylülüğün desteği ile işçi sınıfı iktidarı kurulmuştur. Bolşevik Partisi önderliğindeki işçi sınıfı kuşatmaya, emperyalist saldırıya ve iç savaşa rağmen Sovyetler Birliği’ni kurabilmiş, İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda faşist Nazi ordularını ezmiş, uzay çağını başlatma onuruna erişmiştir. Bürokratik yozlaşmaya yenik düşmüş olsa bile, bu; Ekim Devrimi ve Sovyet iktidarının eşsiz kazanımlarının önemini zerre kadar azaltmaz. Bunlar halen insanlığın ulaşabildiği en ileri kazanımlardır ve gelecekte kurulacak sosyalizm için paha biçilmez deneyimler bırakmıştır.
Devrim, kapitalist ilişki ve çelişkilerin zorunlu sonucudur
Ekim Devrimi emperyalist-kapitalist sistemin çelişki ve çatışmalarının mümkün, hatta zorunlu kıldığı tarihsel bir olaydır. Ekonomik kriz de, emperyalist paylaşım savaşı da, milyonların açlığı, sefaleti, yoksulluğu ve ölümü de kapitalizmin yarattığı musibetlerdir. Devrim kapitalizmin yarattığı ağır yıkımı aşmanın imkanı ve tek yolu olarak gündeme gelmiştir. İnsanlık, genel olarak üstesinden gelebileceği sorunları çözmek için gündemine alır. Devrim, kapitalizmin yarattığı sömürü, yağma, zorbalık, yıkım, savaş vb. tüm kötülükleri ortadan kaldırabilecek tek alternatiftir.
100 yıl önce devrimi mümkün kılan kapitalizmin yarattığı sorunlar yumağı çözülmek bir yana daha da karmaşık bir hal almıştır. Teknolojik gelişmenin silahlanma yarışı için seferber edilmesi, sistemin yıkıcılığını kat kat arttırmıştır. Servet ile sefalet arasındaki uçurum onlarca kat derinleşmiştir. Kapitalizm yine krizler, sosyal yıkımlar, çatışmalar, savaşlar üretiyor. Sadece son altı yılda Ortadoğu halklarının başına gelenler, bu sistemin ne kadar acımasız ve yıkıcı olduğunu kanıtlamaya yeter. Ekim Devrimi nasıl bu ilişki ve çelişkilerin sonucu olduysa, içinde bulunduğumuz bunalımlar, savaşlar ile buna karşı mücadeleler ve başkaldırılar da Yeni Ekimler’in yeşereceği nesnel koşulları hazırlamaktadır. 2011’de patlak veren halk isyanları, bu sürece girişin provalarıdır aynı zamanda.
Yeni Ekimler için ileri
Ekim Devrimi 100. yılında dünya işçileri ile emekçilerini Yeni Ekimler’i yaratmaya çağırıyor. Çünkü kapitalizmin her gün yeniden ürettiği sorun ve musibetlerden kurtulmanın başka yolu bulunmuyor. İliklerine kadar çürümüş ve kokuşmuş bu sistem tarihin çöplüğüne atılmayı bekliyor. Zira her alanda etrafa zehirler saçarak insanlığın kitleler halinde kırılmasına sebep oluyor.
Atmosferi bu mikroplardan temizleyip kıyımları durdurabilmek için, işçi sınıfının, devrimci partisi etrafında kenetlenip toplumun diğer emekçi kesimlerine önderlik rolünü oynayabilmesi şarttır. Bu Ekim Devrimi’nin en önemli güncel çağrısıdır. Zira kapitalizmi yıkıp yeni bir dünya kurma cüreti, bu tarihsel misyonu yerine getirebilme güç ve yeteneği sadece işçi sınıfında mevcuttur.
Gelecek mutlak sosyalizm!
Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet düzenine son verebilmek,
İnsanın insan tarafından sömürülüp köleleştirilmesini imkansız hale getirmek,
Yıkıcı savaşların, sömürgeciliğin, yağmacılığın nesnel koşullarını ortadan kaldırmak,
İnsanın dehasını ve üretkenliğini zorbalık ve sömürünün aracı olmaktan kurtarmak,
Bilimi, tekniği, yeni buluşları burjuvazinin elinde daha yıkıcı savaşların araçları olmaktan kurtarıp, yeni dünyanın inşasının dayanakları haline getirmek,
İnsanlığı içinde bulunduğu vahim durumdan kurtarıp, gerçek eşitlik, kardeşlik ve özgürlük içinde yaşayabileceği yeni bir toplum inşa etmek ve doğayla uyumlu yaşanabilecek bir dünya yaratmak için tek alternatif sosyalizmdir!