Türkiye işçi sınıfı Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik-sosyal yıkımlarından birini yaşıyor. AKP iktidarı işçi sınıfı ve emekçilerin yoksulluğunu günden güne derinleştiriyor.
Refah ve mutluluk vaat ederek iktidara gelen AKP, işçi ve emekçileri temel gıdaları bile alamaz hale getirdi. Ülke her alanda bir enkaza dönüştürüldü. En küçük hak arama mücadeleleri bile polis zoruyla ezildi. Greve çıkan işçilerin karşısına polis ordusu yığıldı. Birçok sektörde işçilerin grevi yasaklandı. İşçi sınıfı ve emekçiler derin bir yoksulluğun pençesi altında ezildiler. Milyonlar sefaleti yaşarken, kapitalistler kâr rekorları kırarak zenginleştiler.
Hayat pahalılığı her geçen gün artıyor. Sermaye cephesi işçi ve emekçilere yoksulluğu ve sefaleti reva görüyor. İşçi ve emekçilerin yapması gereken ise mücadele ederek krizin faturasını kapitalistlere ödetmektir. İktidar asgari ücrete rekor zam yapmakla övünse de emekçiler alım güçlerinin daha da azaldığını yaşayarak görüyorlar.
Enflasyon ayyuka çıktı. Gıda enflasyonu zirve yaptı. İşçi ve emekçilerin ekmeği küçüldü. Gerçek işsiz sayısı 9 milyona çıktı. İşçi ve emekçilerin, emeklilerin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düştü. Gelir adaletsizliği büyüdü. Kapitalistlerin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 44’ten yüzde 57’ye yükseldi. İşçi ve emekçilerin ekonomik ve sosyal çöküşü büyürken, kapitalistlerin kârları katlandı.
İşçi ve emekçiler, ekonomik-sosyal yıkıma ve baskılara karşı 1 Mayıs alanlarında gücünü göstermelidir. Kapitalistlerin gücüne güç katan sermaye düzenine karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıdır.
İşçi ve emekçiler, sendikal hak ve özgürlüklere saldıran, işçi grevlerini yasaklayan, direnen işçilere saldıran sermaye cephesine karşı birliğini ve mücadele kararlılığını göstermek için 1 Mayıs’ta alanları doldurmalıdır.
İşçi sınıfı ve emekçiler, kapitalistlerin kâr hırsının yol açtığı açlık ve sefalete karşı insanca bir yaşam için 1 Mayıs alanlarına akmalıdır.
İşçi sınıfı ve emekçiler, insanca çalışma, güvenceli iş, aydınlık gelecek için 1 Mayıs meydanlarını doldurmalıdır.
İşçi ve emekçiler, Kızılay’ı depremde çadır satan hale getiren, çürük binaların üretim merkezi olan sermaye düzeninden ve onun yürütücülerinden hesap sormak için 1 Mayıs alanlarına çıkmalıdır.
İşçi ve emekçiler, ekmeğini çalan, baskı ve şiddette sınır tanımayan, doğayı katleden, ülkeyi inşaat tekellerine peşkeş çeken sermaye düzenine karşı 1 Mayıs ruhuyla meydanları fethetmelidir.
Emeğin Kurtuluşu