Salgından kaynaklı eğitime uzaktan devam edilirken, bugün hala 6 milyon öğrenci teknik ekipman eksikliği (internet, bilgisayar vb.) nedeniyle uzaktan eğitime erişemiyor. Uzaktan eğitime erişilemeyen yerler arasında Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki köyler de bulunuyor. O köylerden biri de merkeze 18 km uzaklıkta bulunan 2 bin rakımlı Şişemzin (Serindere) Köyü.
Gazete Duvar’dan Aynur Tekin’in haberine göre, bu köyde yaklaşık 80 öğrenci bulunuyor. Yaz döneminde internete erişmek için köyün yüksek noktalarına çıkan öğrenciler, zorlu kış koşullarında bu yöntemden vazgeçmek zorunda kalmış. 10. sınıf öğrencisi Dünya, “Artık kış geldi, yüksek rakımlara çıkınca duramıyoruz, çok soğuk oluyor” diyor.
Daha iyi bir eğitim alabilmek için İran'ın Urmiye şehrinden Yüksekova’ya taşındıklarını anlatan Dünya, pandemiyle beraber bu ihtimalin zayıfladığını belirtiyor: “6 kardeşiz, evde sadece bir tane akıllı telefon var. Şu anda bu köyde barınan çocukların iyi bir gelecek garantisi yok. Gireceği sınavın müfredatına bakılırsa LGS’ye hazırlanan kardeşimin de hiçbir şekilde güzel bir liseye yerleşeceğinin garantisi yok.”
Köyde yaşayan 12. sınıf öğrencisi Zerda, “Mart ayından bu yana hiçbir şekilde canlı derse giremedim” diyor. Yüksek Öğretim Giriş Sınavı’na (YKS) hazırlanan Zerda, uzaktan eğitime katılabilenlerin de katılamayanların da sınavda aynı soruları çözmek zorunda olduğunu hatırlatarak şöyle diyor: “Biz sadece kitaplarla yetiniyoruz, derslerimizden bayağı geri kaldık.”
18 yaşındaki Çiğdem, liseyi haziran ayında bitirmiş. Pandemi sebebiyle dershaneye gidemiyor. Çevrimiçi üniversiteye hazırlık kurslarına da katılamıyor, çünkü köyde şebeke yok. Sınava, kitaplar ve harici belleğe yüklediği videolar üzerinden hazırlanıyor: “Yüksekova’ya gidiyorum, internet kafelerde ders videolarını indiriyorlar. Sonra belleği telefona takıp burada ders çalışmaya çalışıyorum” diyor.
Hukuk fakültesine gitmek isteyen Çiğdem, bu tercihin nedenini şu sözlerle anlatıyor: “Bu dünyada adalet kaldığını sanmıyorum, bütün insanlar adaletten yoksun. İşte ben bunun için hukuk okumak istedim. Bu gidişle hukukun geleceğini sanmıyorum, ama ben elimden gelenin fazlasını yapacağım.”
Köyde, tek bir öğrencinin bile bilgisayarının olmadığını söyleyen Çiğdem, içinde bulundukları durumu şöyle anlatıyor: “Siz de belki şimdi farkına vardınız ki Batı ile Doğu arasında dağlar kadar fark var. Ya biz kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? İnsanlar uzaya gidiyorlar. Biz de hala şebeke sıkıntısı var. Ben yetkili olsaydım utanırdım, ‘Benim ülkemde şebeke çekmeyen yerler var’ diye. Bizim için çok büyük, onlar için küçücük bir şey. Hemen yapabilirler, ama bunu yapmıyor.”
Köyde EBA’ya giremeyen ve canlı derslere katılamayan öğrencilerin çoğu eğitimden kopma tehlikesiyle karşı karşıya. Özellikle ilkokul ve ortaokul kademesindeki öğrenciler, teselliyi arkadaşlarıyla oyun oynamakta buluyorlar. Ancak veliler, bu durumdan yani çocuklarının derslerden uzaklaşmasından rahatsız. En büyük korkuları ise, bir nevi eğitime ara vermek zorunda kalan bu çocukların, akranlarıyla rekabette geri kalması.
Köye şebeke getirilmesi için defalarca başvuru yapan köy muhtarı Ali Ergüdar, köye gelen GSM şirketine istediği yerden arsa hibe edileceğini söylüyor. İmkansızlıklar nedeniyle eğitimlerine devam edemeyen öğrenciler, köye acilen şebeke istasyonu getirilmesini ve tablet yardımı yapılmasını bekliyor.