Eğitim Sen, yükseköğretime ayrılan bütçeye dair hazırladığı raporda eğitime ayrılan payın azaldığını ifade etti. Eğitim Sen 2023 Yılı Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesi Analizi raporunu kamuoyu ile paylaştı. 2023 yılı MEB bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüleceği hatırlatılan raporda bütçeye ilişkin şu değerlendirmelere yer verildi:
“2023 MEB bütçesi, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon koşulları dikkate alındığında eğitim sisteminin, öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunlara çözüm üretmekten uzaktır. Eğitimde en temel ihtiyaçlar görmezden gelinerek hazırlanan MEB bütçesinin zorunlu harcamaları bile karşılayabilmesi zor görünmektedir.”
2022 yılı MEB bütçesinin rakamsal olarak artmasının yanılsama yarattığına dikkat çekilen raporda “2022’de MEB bütçesinin Merkezi Yönetim Bütçesi’ne oranı yüzde 10,79 iken, 2023 bütçesinde yüzde 9,64’e gerilemiştir” ifadelerine yer verildi.
MEB bütçesinin büyük oranda personel giderlerine gittiğine işaret edilen raporda şunlar ifade edildi:
“MEB, eğitim emekçilerini esnek, kuralsız ve güvencesiz çalıştırmak için gece gündüz çalışmakta, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasında ısrar etmeyi sürdürmektedir. Okullardaki yardımcı hizmetli personel açığının giderilmemesi, salgın koşullarında yeterli bütçenin ayrılmaması uygulamasının önümüzdeki süreçte de sürdürülmesi kabul edilemez”
“Üniversitelerde ticarileşme artacak”
Yıllardır Merkezi Yönetim Bütçesi’nden yeterince üniversitelere kaynak ayrılmadığı belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:
“15 Temmuz sonrasında üniversitelerde yaşanan kitlesel akademik tasfiye ve siyasal baskıların da etkisiyle, bilimden ve bilimsel faaliyetlerden hızla uzaklaşmış, başta tamamen siyasallaşan kadro politikası olmak üzere, hemen her konuda iktidarın ve piyasanın ihtiyaçlarına göre hareket etmeye başlamıştır. Mevcut haliyle üniversitelerimizin bilim yuvası olmaktan hızla uzaklaştırıldığını, iktidarın arka bahçesine dönüştüğünü söylemek mümkündür. 2023 yükseköğretim bütçesinin bizlere gösterdiği en temel gerçek, yükseköğretimde uzun süredir yaşanan yoğun ticarileşme sürecinin artarak devam edeceği, öğrencilerin barınma ve burs sorununun süreceği ve ceplerinden yapacakları eğitim harcamalarının belirgin bir şekilde artacağıdır. Ancak yükseköğretim sisteminin geleceği açısından sorunun sadece bütçe harcamalarıyla sınırlı olmadığı açıktır. Üniversitelerde liyakat ve akademik yeterliliğin yerini siyasal kadrolaşma, yozlaşmış ilişkiler ve itaat kültürü alırken, eğitim ve bilim özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırıldığı, üniversitelerin sıradan birer devlet kurumu haline getirildiği yeni bir sürece girilmiştir.”
Raporda iktidarın başından itibaren benimsediği piyasa merkezli eğitim ve yükseköğretim sisteminin, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, üniversitelerin “şirket”, üniversite öğrencilerinin “müşteri” haline getirilmesini hedeflediği belirtildi.
Eğitim Sen 2023 MEB bütçesi taleplerini şöyle sıraladı:
“*Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilmeli, eşit işe eşit ücret ilkesi ile çelişen tüm uygulamalara son verilmelidir.
*Tüm eğitim ve bilim emekçilerinin maaşları yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalı, vergi diliminden kaynaklanan kayıplara son verilerek, ücretli çalışanlar için gelir vergisi oranı yüzde 10 olarak sabitlenmelidir.
*MEB bütçesinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı, başlangıç olarak OECD ortalamasına (%6) çıkarılmalıdır.
*MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalıdır.
*Eğitim kurumlarının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe sistemi oluşturulmalı, bütün okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
*Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına son verilmeli, özel okullara aktarılan kaynaklar, destek ve teşvikler devlet okulları için harcanmalıdır.
*Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, ek ders saat ücreti hesaplanırken bir öğretmenin aylık maaş tutarı esas alınmalı ve bu ücret gelir vergisinden muaf tutulmalıdır.
*Eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin, ayrımsız bütün eğitim ve bilim emekçilerine bir maaş tutarında ve yılda iki kez ödenmesi sağlanmalıdır.
*Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına, esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmeli, sözleşmeli öğretmenlerin tamamı kadroya geçirilmelidir.
*2023 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, sosyal yardımlara günün koşullarına uygun ve ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.
*Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıkları kadrolu istihdam yoluyla kapatılmalıdır.
*Eğitimde dinselleşmeyi hedefleyen dini vakıf ve cemaatlerle yapılan ya da yapılacak olan her türlü ortak proje ve protokoller derhal iptal edilmelidir.”