Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, gerici Akit TV'de katıldığı programda “Z kuşağını ‘hedonist’ olmakla suçlayıp üniversitedeki derslere katılımın da düşük olduğunu” söyledi. Üniversiteler için ayrıca Sofuoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımız da vurguladı. Neredeyse fuhuş evleri” dedi.
Eğitim Sen, Sofuoğlu’nun bu saldırılarına karşı açıklama yayınladı. “Üniversitelerdeki karanlığa alışmayacağız” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:
“Üniversiteleri büyük bir titizlikle ‘şirket üniversiteleri’ne, öğretim elemanlarını ‘bilgi pazarlayıcıları’na, öğrencileri ise para ve iktidar peşinde koşan kişilere dönüştürmek isteyen anlayış on sekiz yıldır iktidarda! Girişimci üniversitelere açılan yol, toplumun bilgisini üreten ve yayan kültür üniversitelerinin gelişimini sekteye uğrattı. Üniversiteler artık emeğin, doğanın, hakikatin, bilginin, adaletin, etiğin, özgürlüğün ve kardeşliğin peşinde değiller. Hukuksuzluklar artarken, adaletsizlikler derin acılara yol açarken, yaşamın her alanı ayrımcılıklarla dolup taşarken, “aş ve iş” yazıları bedenlere kazınırken, bu kurumlar hiç olmadığı kadar suskun, dilsiz, görmeyen, duymayan, hiç olmadığı kadar düşünmeyen/hissetmeyen bir yapıya dönüştü.
Profesör unvanına sahip Ebubekir Sofuoğlu’na göre öğrenciler Z kuşağı olarak “hedonist”ler, derslere katılmıyorlar, “üniversiteler fuhuş evleri.” Bu sözler, üniversiteler üzerine giydirilen neoliberal deli gömleğinin yol açtığı tahribatı, din ve ahlak polisliği ile çözmeye yönelik bir çağrıya benziyor. Ne var ki bu çağrı bir gecede tersyüz edildi. Profesöre hem eğitim hem de genel kamuoyundan ciddi eleştiriler yağdı, diliyoruz ki çağdışı anlayışa sahip bu kişiler konuşmadan önce daha çok düşünürler!”
Üniversitelere dönük bu saldırıların arkasında iktidarın olduğu ifade edilen açıklamada şunlar belirtildi:,
“Üniversitelerimizde ve okullarımızda özgür düşünceye yer açmak, düşünceyi ifade etmek ve eylemlerle yer kaplamak, gündelik yaşamın politikasını değiştirmek için ortak bir mücadele örmek gerekiyor. Eğitim ve bilim emekçileri olarak birlikte mücadele ile üniversitelerdeki üretimsizlik, güvensizlik, bireycilik, korku ve yalnızlık kuyusundan çıkmak mümkün! Tüm çoğul renkleri ile toplumun, yerelin, dünyanın, doğanın bilgisini üreten, bu bilgiyi özgürce yayan, üniversite bileşenlerinin birbirine güvendiği, birbirini desteklediği bir üniversiteye gereksinmemiz var. Var olan güç ve yetilerimizle demokratik ve özerk bir üniversiteyi yeniden inşa etmek mümkün! Tüm üniversite bileşenlerinin güçlerini harekete geçirmeleri mümkün!
Üniversitelerdeki bu karanlığa alışmayacağız! Ortak geleceğimiz için insan, toplum ve doğa yararına üniversite mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”