Yüz binlerce gencin umut bağladığı üniversiteye giriş sınavları geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. Elemeci, yarışa dayanan sınav sistemi pek çok gençte hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. Her sınavda olduğu gibi yine sınava geç kaldığı için sınav salonuna alınmayan, sınav bitiminde ise morali bozuk onlarca öğrenci ile karşılaştık. Maraş’ta bir öğrenci nüfus cüzdanındaki fotoğrafa benzemediği gerekçesiyle sınava girişi keyfi bir şekilde engellendi. Bir başka örnek ise sistemin gençler üzerinde yarattığı etkiyi gözler önüne seriyor. Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampüsü'nde bir lise öğrencisi YKS'nin ikinci oturumu olan Alan Yeterlilik Sınavı'na (AYT) gireceği İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi binasına gitti. Sınava başlamadan önce tuvalete giden liseli öğrenci burada intihar girişiminde bulundu.
Sınav ve eğitim sitemi yapboz tahtası!
AKP iktidarı döneminde sınav ve eğitim sistemi tam anlamıyla bir yapboz tahtasına dönüştürüldü. Katıldığı bir programda Erdoğan’ın “TEOG’u kaldıracağız” demesiyle birlikte jet hızıyla liseye giriş sınavlarında değişiklikler yapıldı. Keza yine üniversiteye giriş sınavları her sene değişiyor. Sınav sistemi sürekli değişse de eğitim sisteminin niteliksizliği baki kalıyor. Yeni uygulamalarla eğitim sisteminin içeriği her geçen gün boşaltılıyor, bilimsellikten uzak dini öğelerle dolduruluyor, “paran kadar oku modeli” her geçen gün yaygınlaşıyor. 3 milyona yakın genç aynı sınava giriyor ancak özel okul ile devlet okulunda okuyan ya da bir meslek lisesinde okuyan ile bir Anadolu lisesinde okuyan öğrenci aynı eğitimi göremiyor. Dershanelere ya da özel eğitim kurumlarına verecek parası olmayan işçi ve emekçi çocukları zaten bu adil olmayan yarış içerisinde sonlarda olmaya mahkum kalıyor. Anlamaya değil yalnızca ezbere dayalı olan bu sınavlarda her sene binlerce öğrenci sıfır çekiyor ve barajın altında kalıyor, umutlarını bir sonraki seneye bağlıyor. Öğrenciler umutlarını, geleceklerini sınavlara bağlarken, bu sınavlarda şifre skandallarından, puanların yanlış hesaplanmasına kadar nice skandallar yaşanıyor.
Gelecek olarak sunulan bu sınavlar öğrencilerin becerilerini, yeteneklerini ölçmekten de bir hayli uzak. Sınav bitip sonuçları açıklandığında öğrencilerin pek çoğu kendi ilgi alanlarından ziyade puanının yettiği yerleri ya da iş imkanı daha fazla olan bölümleri tercih ediyor. Zira TÜİK verilerine göre her 4 üniversite mezunundan biri işsiz. Ve genç işsizlik oranı her geçen gün artıyor. Atanamadığı için intihar eden onlarca öğretmen ve KHK’larla işlerinden edilen binlerce kamu emekçisi sistemin üniversite sonrası gençliğe sunduğu geleceksizliğe birer örnek. Özellikle büyük şehirlerde bir öğrencinin üniversiteyi okuması da başlı başına bir problem. AKP iktidarı “har(a)ç”ları kaldırmakla övünse de öğrencilerin barınma, ulaşım, yemek, kitap sorunu hala yerli yerinde duruyor. Bu nedenle üniversiteliler arasında hem okuyup hem de çalışanların sayısı bir hayli fazla. Hatırlarız, Mecidiyeköy’deki Torunlar Center’da yaşanan iş cinayetinde katledilen Hıdır Ali Genç de bir üniversite öğrencisiydi ve üniversite masraflarını çıkarmak için bu inşaatta çalışıyordu.
Gençlik gelecektir!
Sistem bu haliyle gençliğe bir gelecek sunmaktan çok geleceksizlik vaat etmektedir. Bu gidişe ancak gençlik dur diyebilir. Geleceğini kendi elleri arasına alacak olan “gençlik gelecektir.”
Devrimci Liseliler Birliği