1960’lı yıllarda tüm dünyaya ve ülkemize toplumsal mücadeleler damgasını vurmuştu. Vietnam halkının emperyalizme karşı mertçe direnişi, Latin Amerika da esen devrim rüzgarları, ‘68 Mayıs’ında Paris’te sokaklara dökülen öğrenci hareketi ve işçi sınıfı, Amerikan emperyalizminin 6. Filo’sunu denize döken devrimci gençlik hareketi...
“Devrim” düşüncesi her yanı sararken ülkemizde de bu düşünce gün geçtikçe güç kazanıp ilerlemekteydi. Bu uğurda can verecek genç neferler de ortaya çıkmaktaydı. 6. Filo'nun protesto edilmesinin ardından sermayenin kolluk kuvvetleri İTÜ yurdunu basar ve Vedat Demircioğlu’nu yurdun penceresinden aşağı atarak katleder. Ardından İÜ’de Öğrenci Birliği Kongresi gene sermayenin kolluk kuvvetleri tarafından basılır, bu faşist saldırı sırasında Vietnam kasabı Komer’in arabasını yakan devrimci önderlerden Taylan Özgür katledilir.
Devrimci yükseliş sürdükçe sermayenin saldırıları daha da azgınlaşarak devam eder. Devrimci hareketin önüne geçemeyen sermaye devleti, bu kez asker postalları ile hareketi ezmeye girişir. Ülkenin dört bir yanında devrimcilere dönük saldırı ve imha hareketi başlar. Onlarca devrimci yakalanır, işkence tezgahlarından geçer. THKO önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan da bu devrimciler arasındadır. Göstermelik bir mahkeme ile üç devrimci öndere idam cezası verilir.
Üç devrimci önderin katledilmek istenmesinin ardında, devrimci harekete gözdağı vermek, öndersiz bırakmak ve kitlelerin mücadele azmini kırmak yatmaktadır. İdam girişimi karşısında devrimciler sessiz kalmaz. THKO ve THKP-C üyeleri idam cezasının kaldırılması için ortak eylem düzenleme kararı alır. Sinop’taki NATO Radar Üssünden üç İngiliz askeri kaçırıp Tokat’ın Niksar ilçesinde bulunan Kızıldere köyüne getirirler. İhbar üzerine köy kısa zamanda sermaye devletinin ordusu tarafından kuşatılır. Yapılan “teslim olun” çağrılarına Mahir Çayan ve 9 siper yoldaşı “Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!” diyerek cevap verir. Devrimci irade yeri geldiğinde ölümün soğukkanlılıkla göğüslenebileceğini göstermiştir. Mahir Çayan ve 9 siper yoldaşı 30 Mart 1972 tarihinde sermaye devleti tarafından katledilir. Mahirler Kızıldere’de Denizler idam sehpasında yiğitçe ölümü göğüslerler.
Denizler'i idam ederek, Mahirler'i katlederek onların düşüncelerini, ideallerini ortadan kaldırmak isteyenler yanılıyor. Bugün bizlere miras bıraktıkları başeğmezlikleri, siper yoldaşlığı, devrime olan inançlarından aldığımız güçle devrim türküsü dillerde, mücadele kararlığı yüreklerde ve kavga bayrağı ellerde dalgalanmaya devam ediyor. Onların kavgası devrim ve sosyalizm kavgasıdır. Onlar'ın mücadele azmiyle, kararlığıyla gençliği mücadeleyi büyütmeye; sessizliğe çığlık, karanlığa ışık olmaya çağırıyoruz.
Devrimci Gençlik Birliği