Kayıp zamana YÖK’ün çözümü: Yaz okulları

YÖK Başkanı Yekta Saraç, eğitimde kayıp zamanın telafisini yaz okulları ile sağlayacaklarını ifade etti. Bu yaklaşım, binlerce öğrencinin eğitim hakkının gasp edilmeye devam edileceğini, salgın koşullarında bile öğrencilere müşteri gözüyle bakıldığını ortaya koydu.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 07 Nisan 2020
  • 17:01

Tüm dünyada hızla yayılan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak ilan edilen Covid-19 virüsü, toplumsal yaşamı etkilemeye devam ediyor. Türkiye'de de 16 Mart'tan itibaren tüm eğitim kurumlarında eğitime ara verildi. Durumun yarattığı belirsizlik sürerken, YÖK Başkanı Yekta Saraç yaptığı açıklamalar ile Yükseköğretim kapsamında alınan yeni kararları açıkladı. Yekta Saraç, açıklamasında "Bu senenin bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretimle sürdürmeye karar verdik.” dedi.  Saraç, yaz okullarından da bahsettiği açıklamada Türk Yükseköğretim Kurumları’nın yaz okulları için “önemli bir tecrübesi olduğunu” da iddia etti.

Peki nedir yaz okulu?

 2547 sayılı Kanunun ek 26.'ncı maddesine göre, üniversitelerin yaz okulu açmaları halinde katılacak öğrencilerin ödeyecekleri yaz okulu ücretleri Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenmektedir. Yaz okullarında verilen derslerin saat başı ücreti, çoğu üniversitelerde en az 1.80 TL'den başlıyor. Yoğunlaştırılmış eğitim adı altında ise genelde bu ücret iki ile çarpılıyor.

Öncelikle yaz okulları, paralı eğitim uygulamalarının bir ayağıdır. Her dersin saatine para ödenen bu uygulama, milyonlarca öğrenci için eşitsizliğin kapısını aralamaktadır. Birçok üniversitenin yaz okulları başka şehirlerdeki üniversitelerde bulunmaktadır. Hatta kimi zaman birden faza ders için bir o kadar yaz okuluna gidilmekte, bu da öğrenciler için yaz okulu boyunca binlerce lirayı bulan masraf anlamına gelmektedir. İçinde bulunduğumuz özgün durumdan kaynaklı (salgın koşulları) her üniversite bulunduğu yerde bu uygulamayı yürürlüğe koyacak olsa bile, öğrencilerin barınma ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı yapılan açıklamalara göre herhangi bir planlamanın konusu dahi edilmemiştir. Normal şartlar altında bile birçok veri göstermektedir ki milyonlarca üniversiteli, gününün 2 saatini eğitimine, geriye kalan 6-7 saatini ise çalışmaya ayırmak zorunda kalıyor. Kapitalist sistem milyonlarca üniversiteliyi çalışmadığı takdirde eğitim alamaz duruma mahkûm ediyor. Özellikle yaz tatilleri yine birçok üniversitelilerin geçinebilmek için çalışmak zorunda olduğu zamanlardır. Bu şartlar altında zaten geçimini zor sağlayan üniversiteliler, yaz okulu uygulaması ile daha da zor duruma düşecektir. Bizler biliyoruz ki, bu sistem salgın koşullarında bile ticari eğitim uygulamalarından vazgeçmeyecek, üniversitelilerin en temel hakları olan barınma, ulaşım ve beslenme gibi temel ihtiyaçları parasız karşılamayacaktır. Bundan kaynaklı milyonlarca öğrenci dönemlerinin yanması pahasına fiili olarak yaz okullarına katılamayacaktır.

Salgın koşullarında bir dizi tedbirin uygulanması kuşkusuz gereklidir. Ama eğitim sisteminin olağan koşullardaki tablosu ortadayken, bu durum bir kez daha bizlere eğitimin ne denli çürüdüğünü göstermektedir. Bütün olasılıklar öğrencilerin kendi imkanları dahiline bırakılarak, adeta “çoktan bir seneniz yandı, kabullenin” denmektedir. Diğer yandan sorunlar yumağının bir parçasını da online eğitim oluşturmaktadır. Eğitimde verilen ara dönem, üniversite yönetimlerinin kendi imkân ve olanaklarına bırakılmıştır. Bazı üniversitelerde eğitim verilirken birçok üniversitede eğitim verilememektedir. Tablo böyleyleyken yapılması planlanan yaz okullarının da niteliği tartışma konusudur. 

Tüm bu sorunların yanı sıra, açıklamalardaki belirsizlikler ve eksik bırakılan konular, alınan kararlara dair soru işaretleri yaratmaktadır. Yaz okulları normal koşullarda paralı bir eğitim uygulamasıdır. İçerisinden geçtiğimiz özgün koşullardan kaynaklı bu uygulamanın yaz döneminde paralı olup olmayacağı belirtilmemiştir.

Bizler biliyoruz ki, yaşanılan tüm felaketleri fırsata çeviren sermaye devleti bu koşulları da kendi lehine çevirmeye çalışacaktır. Ticarileşen eğitim uygulamaları sürecek, milyonlarca öğrenci eşitsiz koşullar altında bu dönemi tamamlamaya çalışacaktır. Salgın koşulları bizlere bir kez daha göstermiştir ki her geçen gün gericileştirilen, ticarileştirilen eğitim alanı gittikçe çürümektedir. Sermayenin ve AKP iktidarının kendi geleceklerini ve günü kurtarma telaşıyla aldığı kararlar, bizleri geleceksizliğe sürüklemektedir. Bizler geleceğimize sahip çıkarak aşağıda sıraladığımız acil talepler doğrultusunda mücadeleyi büyüteceğimizi bir kez daha vurguluyoruz:

-Tüm öğrencilere ve öğretim üyelerine ücretsiz ve sınırsız internet hakkı sağlansın!

-Tüm öğrencilere ve öğretim üyelerine online eğitim için bilgisayar temin edilsin!

-Yaz okulları parasız olsun!

-Yaz okulu sürecinde öğrencilerin barınma, ulaşım ve beslenme ihtiyaçları parasız karşılansın!

-Eğitimde kayıp zaman telafi edilene kadar bütün sınavlar iptal edilsin

 

Devrimci Gençlik Birliği

Nisan 2020