AKP-MHP rejiminin şefi Tayyip Erdoğan, 8 Mayıs tarihinde “En uzun iftar sofrası” programı olarak lanse edilen canlı yayında 81 ilden 560 “seçilmiş genç” ile yan yana geldi. Sosyal medyada en çok iftar saati olmamasına rağmen masa da duran su ve Tayyip Erdoğan'ın ailesi ile fazla vakit geçirememesiyle ilgili anlattığı “dokunaklı” hikaye konuşuldu.
Oysa program boyunca aktarılanlar sermaye devletinin gerici ideolojisi doğrultusunda şekillendirmek istediği gençliğe yüklediği misyon ve gençliğe dönük politikalara ilişkin birçok fikir sunuyordu. Tayyip Erdoğan, gençliğin geleceği temsil ettiğini vurgulayarak yaptığı açılış konuşmasında pandeminin eğitime ve gençliğe olan yansımasına değinmeden geçemedi. Erdoğan, 8 milyon öğrencinin eğitim hakkından mahrum bırakıldığı, alt yapı eksikliğinden kaynaklı en köklü üniversitelerde dahi derslerin işlenemediği uzaktan eğitim sürecine tek cümle içerisinde şu şekilde değindi: “Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının ülkemizdeki gençlere ve eğitime, sosyal yaşama yansımaları maalesef ki oldu. Bugüne kadar oluşturduğumuz güçlü eğitim öğretim ve bilişim alt yapısı ile eğitimlerinizi uzaktan ama kesintisiz sürdürmenizi sağladık. Sosyal yaşam ile de bir süre daha hepinizin fedakarlık yapması gerekiyor...”
Saray rejiminin şefi Tayyip Erdoğan, bir süredir çeşitli programlar kapsamında gençler ile yan yana geliyor. Seçilmiş gençlerin seçilmiş soruları ile gerçekleşen programlarda liseli ve üniversiteli gençler ile ayrı ayrı programlar çekiliyor. Tayyip Erdoğan'ın gençlerle bu denli sık yan yana gelişleri elbette ki tesadüf değil. 2021 yılına Boğaziçi direnişi ile gençliğin eylemleri damgasını vurdu. Liseliler ile gerçekleştirdiği canlı yayın programına ise gençliğin “oy moy yok” çıkışı günlerce konuşulmuş “Z Kuşağı”na biçilen misyon üzerine tartışmalar yapılmıştı.
Adeta bir tiyatronun sergilendiği bu şovlar ile geleceğin işçi ve emekçileri olan gençliği kazanma çabası güdülüyor.