Erdal Eren; sıra arkadaşımız, mücadele yoldaşımız...
Erdal Eren Ankara Yapı Meslek Lisesi’nden Genç Komünistler Birliği üyesi genç bir devrimciydi. Daha 17 yaşında, MHP’li bir bakanın koruması tarafından katledilen yoldaşı Sinan Suner’i anmak için katıldığı bir eylemde gözaltına alınmış, 11 gün sonra göstermelik bir duruşmada hakkında idam kararı verilmişti. Faşist cunta tarafından kurulan mahkemelerde tanıklar dahi dinlenmemiş, deliller karartılmış, Erdal’ın yaşı 17’den 18’e çıkartılmıştı. 13 Aralık 1980’de Erdal Eren darağacında idam edildi.
’60 ve ‘70’li yıllar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal uyanışın hızlandığı, devrimci mücadelenin yükseldiği yıllardı. İşçiler hakları için grevler gerçekleştiriyor, yoksul köylüler mitingler örgütlüyor, öğrenciler meydanları boş bırakmıyordu. Sermaye devletinin buna yanıtı ise baskıyı arttırmak ve art arda gerçekleşen ABD emperyalizmi menşeili faşist darbeler oldu. 12 Mart 1971 darbesi ile Denizler, Mahirler, İbrahimler katledilmiş fakat devrimci yükselişin önüne geçilememişti. 12 Eylül 1980’de ise karanlığı bugünlere dek uzanan bir faşist darbe gerçekleştirilmiş; on binlerce insan tutuklanmış, sınır dışı edilmiş, yüzlercesi katledilmişti.
Karanlığı parçalamak, geleceğimizi ellerimize almak için örgütlenmeye, mücadeleye!
Dünya genelinde baskıcı politikaların, gerici-faşist uygulamaların yoğunlaştığı bir sürecin içindeyiz. Kapitalizmin krizi derinleştikçe daha fazla sömürü, şiddet ve gericilik üretiyor. Buna küresel salgının etkileri de eklenince tablo işçi ve emekçiler ve biz gençlik için daha da ağırlaşıyor. Sınıfsal ayrımlar daha net gün yüzüne çıkıyor; yoksullar sağlık ve eğitim gibi en temel hizmetlerden faydalanamıyor, adeta ölüme terk ediliyor.
Ancak buna karşı işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler seslerini yükseltmeye devam ediyorlar. ABD’de ırkçı polis cinayetlerine karşı yükselen “Nefes alamıyoruz!” seslerine Türkiye topraklarında hakları için mücadele eden maden işçilerinin “Korkmuyoruz!” haykırışları, kadınların yükselttiği “Yaşamak istiyoruz!” çığlıkları ekleniyor.
Şimdi yapılması gereken şey yükselen bu mücadelede Erdal’ın cüretini kuşanmak; baskıya, gericiliğe, sömürüye karşı devrim ve sosyalizm bayrağını en önde taşımaktır.
Liseliler birliğe, DLB’ye!
Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!
Devrimci Liseliler Birliği