Eğitim Sen’den “YÖK Anadolu Projesi” raporu

Eğitim Sen “YÖK Anadolu Projesi” hakkında değerlendirme raporu yayınladı ve “YÖK Anadolu” isimli projesinin Türkiye gerçeklerine uymaya bir proje olduğu vurgulandı.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 11 Mart 2021
  • 09:45

Eğitim Sen “YÖK Anadolu Projesi” hakkında değerlendirme raporu yayımladı. Raporda, üniversiteler adına geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayanların, “Her şeyi cilalı kavramlarla süsleyip yenilikçilik, şeffaflık” olarak nitelediği belirtildi. Açıklamada “YÖK Anadolu” isimli projesinin Türkiye gerçeklerine uymaya bir proje olduğu vurgulanarak raporun amacı “Projenin üzerindeki cilayı kaldırarak gerçekleri görünür kılmak” şeklinde açıklandı.

Raporda, Anadolu üniversitelerindeki mevcut duruma ilişkin özetle şu değerlendirmelere yer verildi:

“Anadolu’da üniversiteler kurulurken yer seçimlerine ilişkin standart uygulanmadığı gibi, üniversiteler bünyesinde hangi fakülte ve programların açılması gerektiği konusunda da bir ölçüt uygulanmamıştır. Bu nedenle niteliği değil niceliği önceleyen politikalar aracılığıyla, ‘Her ile bir üniversite’ denilerek kurulan üniversitelerde açılan birçok bölüm kapanmış ya da kapanma aşamasına gelmiştir. Öğrencisiz kalan öğretim elemanları alanları dışında bölümlere görevlendirilirken genel kadrolaşmada liyakatin yerini siyasi referanslar veya kayırmacılık almıştır.

YÖK, bütün bu sorunları aşmak yerine, geliştirdiği ‘yenilikçi’ projelerle Anadolu üniversitelerine bölge ekonomisini canlandırmak, belirli bir ideolojik görüşün egemenliği altında bölgeleri dizayn etmek, kadrolaşma yoluyla siyasi bütünleşme sağlamak ve bölge halkı üzerinde ekonomik ve siyasi nüfuz oluşturmak gibi amaçlar taşıdığı açıkça belli olan misyonlar yüklemektedir.”

Raporda projeyle ilgili sorunlar şöyle sıralandı:

“Üniversitelerde ihtiyaç duyulan alanlara karar verilirken öğretim elemanlarının görüşleri alınmamış, çoğu öğretim elemanı proje duyurulduktan sonra basın yayın organları üzerinden projeden haberdar olmuştur.

Üniversiteler eşleştirilirken, kurumsal olarak sürdürdükleri öğretim dili tamamen göz ardı edilmiştir. Örneğin ODTÜ İngilizce öğretim yaptığı halde, eşleştirildiği Bartın Üniversitesi’nin dil altyapısının yeterli olup olmayacağı gözetilmemiştir.

Öğretim elemanı eksikliği hissedilen alanlarda, esnek ve güvencesiz yeni istihdam biçimleri yaratılabilir ve zaten Anadolu üniversitelerinde yetersiz olan kadrolar iyice küçülme riski ile karşı karşıya kalabilir.
Projenin yüz yüze eğitim yerine uzaktan öğretim sisteminin yerleşmesi için araçsallaştırılacağı, yeni kurulan üniversitelerin sorunlarını maskeleyebileceği görülmektedir.”