Denizlerin yolu devrim yoludur!

Deniz Gezmişlerin anısını yaşatmak ve ileriye taşımak için, onların yaktığı devrim ateşini harlayarak onu daha ileriye taşımak gerekir. Gençlik ancak bunu başardığında geleceği hakkıyla temsil edebilir.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 06 Mayıs 2020
  • 14:39

6 Mayıs 1972 yılında 3 yiğit devrimci, sermaye partilerinin onayıyla faşist diktatörlük tarafından idam edildi. Asıl hedefi devlet zoruyla devrimci hareketi ezmek ve işçileri, emekçileri, gençleri sindirmek olan bu katliamın sorumluluğu sermaye sahipleri ile onların parlamentodaki temsilcilerine aittir.

68 kuşağı, Türkiye devrimci hareketi tarihinde çok önemli bir yer tutuyor. “Düzene karşı devrim!” diyerek reformizmden devrimci kopuşu sağlayan, sosyalizm mücadelesi için gözlerini kırpmadan hayatını ortaya koyan, siper yoldaşlığının en görkemli örneklerini bize miras bırakan öncü bir kuşaktı.

O yıllar Türkiye’de ve dünyada devrimci bir fırtına vardı. Sosyalizm ve bağımsızlık şiarı bütün gençliği sarmış ve dalga dalga yayılmıştı. İşçi sınıfının grev, direniş, işyeri işgalleri yaygındı. O dönemde TİP reformizmi; mücadeleyi belli sınırlarda tutmuş, düzen için bir tehlike arz etmemişti. MDD çizgisindeki sol ise, ordudan “devrim” beklentisi içindeydi. Oysa devrimin düzen güçlerinden medet umarak ya da düzen icazetli bir mücadeleyle kazanılamayacağını anlayan, parlamentodan ve onun siyasi partilerinden devrimci kopuşu sağlayan gençlik, egemen sınıfları ağır bir şekilde sarsmıştı. Örgütlenme biçimi ya da seçilen mücadele yolundan bağımsız olarak, burada önemli olan düzen kurumlarından ve reformizmden devrimci kopuşun sağlanabilmiş olmasıdır.

***

Deniz Gezmiş ve mücadele yoldaşları, bugün -onların idamına onay verenler dahil- burjuva medyada ve reformist yayınlarda övülmekte ve sahiplenilmeye çalışılmakta. Bunun en büyük nedenlerinden birisi, Deniz Gezmiş’i örnek alan ve onun izinden gitmek isteyen, ona sempati besleyen bir gençlik kuşağının olmasıdır. Kapitalizmdeki çürümeye tepki olarak ‘başka bir dünya’ arayışı içinde olan bir gençlik kesimi var. Bu arayış onları mecburi olarak sosyalizme götürüyor. Çünkü kapitalizmin tek alternatifi sosyalizmdir. Gençliğin bu düzenden umudunu kesip arayışa girmesi eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ideallerine olan ilgiyi arttırıyor. Bu ise gençliğin arayış içindeki kesimini sosyalizme yaklaştırıyor.

Türkiyeli devrimci önderleri araştıran gençliğin örnek aldığı ilk isimler Deniz Gezmiş’le mücadele arkadaşları oluyor. Çünkü düzene baş eğmedikleri, idam sehpasında bile “Yaşasın Marksizm-Leninizm!” “Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği!” şiarlarını yükselttikleri, ölürken gülmeyi öğrettikleri için, sosyalizmi ve bağımsızlığı yeni kavramaya çalışan gençlik için birer idol haline geliyorlar. İbrahim Kaypakkaya’nın da dediği gibi “Çelik aldığı suyu unutmuyor!”

Bu durumun farkında olan düzen partileri ile reformistler, Deniz Gezmiş ve mücadele arkadaşlarını birer “ikon” gibi sunuyorlar. Onları düzene şiddetle karşı çıkmamış gibi gösterip düzenin içine hapsederek devrimci özlerini boşaltmaya çalışıyorlar. Bazıları ise Deniz Gezmiş’i Kemalist-parlamentarist olarak sunup kendi geri konumlarını meşrulaştırmaya çalışıyor.

Düzeni temsil eden ya da onun icazetine sığınanların amacı gençliği devrimcilikten uzaklaştırıp düzenin bataklığına hapsetmektir. Denizlerin Türkiye devrim mücadelesinde tuttukları yeri gençliğe doğru bir şekilde anlatmak samimi devrimcilerin görevidir. Denizler ne Kemalizm’e sığar ne de düzen hukukuna aykırı bir kararla idam edildikleri için “acınacak gençler”dir. Deniz Gezmiş ve arkadaşları devrimin safında yer alan devrimci militanlardır. Deniz Gezmişlerin anısını yaşatmak ve ileriye taşımak için, onların yaktığı devrim ateşini harlayarak onu daha ileriye taşımak gerekir. Gençlik ancak bunu başardığında geleceği hakkıyla temsil edebilir.

U. Umut