Kayyım rektör atamalarına karşı “Özerk-demokratik üniversite” talebiyle başlayan eylemlere katıldığı için tutuklanan Berke Gök ve Perit Özen’in de yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. 22’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Berke Gök ve Perit Özen adli kontrol şartı ile tahliye edildi. Yargılanan 12 öğrencinin adli kontrol şartları kaldırıldı.
“Bizim haklı bir mücadelemiz var!”
Kimlik tespiti ile başlayan 14 kişinin yargılandığı duruşmada savunma yapan Berke Gök işkence ile gözaltına alındığını, hastanede ters kelepçe ile tutulduğunu anlattı. Ardından savunma yapan Perit Özen de iddianamenin 1 ay önce geldiğini belirterek şunları ifade etti:
“Özel güvenliklerle insanlara saldıran, hocalarımızın derslerini kapatan asıl vandal Naci İnci'dir. Özkan döneminden bu yana okula atananlar kendi özgür iradelerinden yoksun bir şekilde icraatlerini gerçekleştiriyorlar. Bizler yalnız eğitim hakkı yenen, dayak yiyen öğrenciler değiliz. Bizim haklı bir mücadelemiz var. Üzerime atılan tüm suçları reddediyorum, tahliyemi talep ediyorum.”
Ardından diğer öğrenciler savunma yaptı ve bir öğrenci şunları ifade etti:
“Üniversitelerin demokratik yönetilmesi gerekir. Bizler bir senedir üniversitelerin demokratik olarak yönetilmesi gerektiğini söylüyoruz. Adli kontrol yüzünden bir hafta sonra gideceğim yüksek lisans eğitimime gidemedim. Eğitim hakkımdan mağdur bırakılıyorum. Özgür düşünceyi savunan insanlar olarak Naci İnci'ye yaptıklarının yanlış olduğunu söylemek için oradaydık.”
Avukatlar yaptıkları savunmada güvenlik görevlilerinin sistematik şiddet ve taciz uyguladığını vurguladı.
Verilen aranın ardından izleyiciler salona alınmadı. Avukatlardan biri savunmasında 2911 suçlaması ile ilgili şu ifadelere yer verdi:
“Kanuna aykırı yürüyüşe silahsız katılıp dağılmama suçlamasına dair konuşacağım. Dosya kapsamında 2911 kapsamında bir toplantı ve gösteri yoktur. Olsa bile anayasa madde 34 ve Avrupa İnsan Hakları'nda yürüyüş ve toplantı hakları güvence altına alınmıştır. 2911 için, en az 3 kere ihtar edilmesi, sonrasında dağıtılması gerekir kolluk kuvvetleri tarafından. Kolluk görevlilerince hiçbir ihtar yapılmamıştır orada kolluk kuvveti ihtar etmeyi bırakın, yoktur. Zor kullanma ve kötü muamele özel güvenlikler tarafından işlenmiştir. Bu kişilerin bu tip yetkileri yoktur, fiziksel şiddet kötü muameleye dönüşmüştür güvenlikler tarafından.”
Berke ve Perit tahliye edildi!
94 gündür Silivri Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Berke Gök ve Perit Özen adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Diğer 12 öğrencinin de adli kontrol şartı kaldırıldı. Boğaziçi Öğrenci Meclisi kararı duyurarak şu paylaşımı yaptı:
“Berke ve Perit tahliye edilseler de içeride olan binlerce siyasi tutsak için mücadelemiz sürecek. Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!”
“Bu hepimizin davası”
Boğaziçi Öğrencileri adına yapılan konuşmada Ayliz Onaylı Berke ve Perit’le birlikte 12 öğrencinin duruşmasının görüleceğini belirterek şunları ifade etti:
“Bu dava yalnızca onların değil, hepimizin davasıdır. Çünkü kayyumlara karşı verdiğimiz mücadelede sadece onlar değil, onların şahsında Boğaziçi direnişinde verdiğimiz demokrasi mücadelesi de yargılanmak istenmektedir.”
Berke ve Perit’in “Özgür-özerk” bir üniversite için mücadele ettiğinin altını çizen Onaylı son olarak sözlerini “Mücadele umuttur, başka bir dünya mümkün” diyerek tamamladı ve mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.
Aileler: Direnişi destekliyoruz!
Ardından Boğaziçi Üniversitesi Aile Dayanışması adına konuşan Perit Özen’in annesi Canseli Özen aileler olarak çocuklarının mücadelesine sahip çıktıklarını belirterek şunları ifade etti:
“Bizler, çocuklarımızın haklı karşı duruşuna, yaratıcı fikirlerle dopdolu barışçıl eylemlerine sonuna kadar destek vereceğiz. Sadece kendi çocuklarımız için değil, bu ülkedeki tüm gençler layık oldukları nitelikli, demokratik, özgür ve özerk üniversite eğitimini alabilsinler diye ısrarla sesimizi yükseltiyoruz ve bundan da asla vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, sevgili Berke’nin de dediği gibi ‘Mücadele, umuttur’. Bizler öğrenci aileleri olarak, üniversitenin tüm bileşenlerinin, özellikle güzelim öğrencilerimizin kula kulluğu reddeden, vatandaşlıkta ısrar eden bu insanca direnişini en güçlü şekilde desteklediğimizi ve her şartta yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.”
“Boğaziçi’nde yaşananlar demokrasi sorununun parçası”
Boğaziçi Öğrencileri adına basın açıklamasını okuyan Mert Güneş 1 yılın sonunda direnişin kararlılıkla sürdüğüne vurgu yaparak şunları ifade etti:
“Boğaziçi’nde yaşananların, Türkiye’deki demokrasi sorunun bir yansımasından ibaret olduğunun farkındalığıyla; Boğaziçi’nden yükselen mücadelenin, ilerleyen zamanlarda Türkiye’de ortaya çıkabilecek bir halk hareketinin habercisi olabileceğini ümidiyle bugüne dek direndik. Siyasal bir kriz içerisinde olan Erdoğan iktidarına karşı dik durmaya, içeriden/dışarıdan tüm baskılara rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürmek için gayret ettik. Bugün geriye dönüp bakarken, yaşananların bu tespitleri doğruladığını görüyoruz.”
Güneş açıklamanın devamında tutsak HDP’lilere, ÇHD’li avukatlara, hasta tutsaklara, yaşamını yitiren tutsaklara da değinerek “Bugün burada Berke ve Perit için, Selahattin Demirtaş için, Figen Yüksekdağ için, Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik ve Aysel Tuğluk için, tüm siyasi tutsaklar için özgürlük talebimizi haykırıyoruz” dedi.
Güneş sözlerini “Berke’ye, Perit’e ve tüm siyasi tutsaklara özgürlük” diyerek tamamladı.
Akademisyenler: Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!
Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri adına açıklama yapan Ali Saysel “Öğrencilerimize 6 ila 32 yıl arası hapis cezası isteniyor” diyerek bugüne kadar yüzlerce öğrencinin gözaltına alındığını, yargılandığını, burslarından mahrum bırakıldığını, yurtdışı çıkış yasakları ile lisansüstü eğitim başvurularının durdurulduğunu ve 16 akademisyenin de rektörlüğün suç duyurusu üzerine ifadeye çağrıldığını belirtti. Saysel bir yıldır mücadelenin sürdüğünü ve susturulmaya çalışıldıklarını belirterek şunları ifade etti:
“Tabii maruz bırakıldığımız bu baskılar sadece bize ve öğrencilerimize değil, ülkedeki her tür muhalif düşünce ve sese de yöneltiliyor. Biz buna karşı şu gerçeği hatırlatıyoruz: Düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı, temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmeyen üniversite kampüslerinde bilim ve bilgi üretilemez. Üniversitelerinde bilim ve bilginin üretilemediği toplumlar ise refaha ulaşamazlar. Bizler bu gerçeğe dayanarak, hem demokratik özgür özerk üniversite idealinden hem de öğrencilerimizin, yani ülkemiz gençlerinin geleceklerinin ellerinden alınmasına karşı verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi ifade ediyoruz.”
Açıklamalardan sonra adliye önünde duruşma için mahkeme salonunun ayarlanması bekleniyor.
Kızıl Bayrak / İstanbul